İsteyen il endeksine dayalı kağıt satacak ayrı borsa çağrıları yanıt bulacak

YAŞAR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu’nun geleneksel buluşması için Çeşme’ye yolum düşmüşken, cumartesi akşamı Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.’nin (VOB) kuruluş yıldönümü davetine de katıldım.

Işınsu Kestelli’nin başkanlığını yürüttüğü VOB’un davetinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı Hüseyin Erkan’ı görünce ’İl Endeksleri’ olayını açmasını istedim:

- Bir kentte halka açık en az 5 şirket varsa, o il için bir özel endeks oluşturacağız.

 İstanbul’un da endeksi olacak mı?

- Elbette... İMKB’deki en az 100 şirketin merkezi İstanbul’da.

 İl endeksleri ne işe yarayacak?

- İl endekslerini oluşturduktan sonra, bu endekslere dayalı kağıtların da çıkarılmasına kapı açılacak. İsteyen kendi ilindeki şirketlerin toplam performansına dönük yatırım yapma şansı elde edecek.

 Bu, mevcut sisteme ne katkı yapacak?

- Birçok ilden gelen ’ayrı borsa istiyoruz’ taleplerine, "Bakın ayrı endeksiniz ve yatırım da yapabileceğiniz özel kağıtlar var" diyeceğiz. Ayrıca, borsaya yeni bireysel yatırımcıların gelmesini de sağlayabilir.

 Yüzde 70’inden fazlası yabancıların oyun alanına dönüşen İMKB’nin yerli bireysel yatırımcı sayısı oldukça düşmüş durumda. İl endekslerine dayalı kağıt, yerli bireysel yatırımcıyı çekebilir mi?

- Öyle olabileceğini düşünüyoruz.

 İl endeksleri oluşturmaya ne zaman başlıyorsunuz?

- Şu anda İstanbul başta olmak üzere 5 il için endeksi oluşturduk, denemeler yapıyoruz.

Hüseyin Erkan’la sohbetimiz sırasında araya başka sorular da girdi, konu VOB’un yapısına geldi. Erkan, VOB’un dünyada da öne çıkabilecek bir ’emtia borsası’na dönüşmesi gerektiğine dikkat çekti:

- Örneğin VOB gibi bir ortamda Türkiye güçlü olduğu fındığın dünya fiyatını belirleyecek noktaya gelebilir.

 Bunun için eksik olan ne?

- Uygulamaya dönük mevzuat alt yapısında bazı eksiklikler var. Bunlar tamamlanıp VOB’a bu özellik kazandırılsa, bambaşka bir derinlik ortaya çıkar.

Erkan, İMKB, İstanbul Altın Borsası, VOB gibi kurumların oluşturulacak ortak sinerjiyle yeni uluslararası finans kuruluşlarını çekebilecek ’yeni oyun alanları’ yaratabileceğini vurguladı:

- İşte o zaman İstanbul gerçek anlamda finans merkezine dönüşebilir.

 Bunu ’İstanbul finans merkezi olacak’ çabasındaki hükümete anlatmıyor musunuz?

- Anlatmak bir yana, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) da içinde olduğu bir ekip, bunlar üzerine çalışıyor. Önerilerimiz bir paket halinde sunulacak.

İstanbul’u bilmem ama Gaziantep’te, Bursa’da, Kayseri’de, Konya’da parasını hiç hisse senedine yatırmamış birileri takım tutar gibi, il endekslerine dayalı kağıtlardan alır mı?

Hemşeri kağıdı’ denebilecek bu araçlar, İMKB’de yeni ufuklar açar mı?

İstanbul Valiliği ’deprem reklamı’ yapmalı mı

APS Giyim’in Yönetim Kurulu Başkanı Osman Benzeş, arada beni arar, kafasına takılan, kendisine ters gelen bazı ayrıntıları paylaşr.

İstanbul’daki bazı billboard’ları görünce dayanamamış:

- İstanbul Valiliği, ’507 okulu depreme dayanıklı hale getirdik’ diye tanıtım yapıyor.

 Ne var bunda?

- Okulları depreme dayanıklı hale getirmek veya bunu sağlamak İstanbul Valiliği’nin görevleri arasında değil mi?

 Evet...

- Öyleyse bunu bir tanıtım unsuru olarak kullanmanın ne gereği var.

Belediyeler böyle dökümleri sıkça bulundukları kentlerde gözümüze sokacak her noktada anons ediyor. İstanbul Valiliği de onlardan esinlenmiş olabilir. Ayrıca, İstanbul’daki velilere, öğrencilere, ’okullarımız artık sağlam’ mesajı vermek istemiş olabilir.

- Belediye başkanları seçilmiş insanlar. Gerçi onların da gereksiz masraflarla aşırı tanıtım yapmaları doğru değil ama yine de bir nebze doğal sayılabilir. Oysa valinin gündeminde seçim yok ki?

Gerçekten ’İstanbul’da 507 okulu depreme dayanıklı hale getirdik’ tanıtımına gerek var mı?

Beyoğlu’nda mağaza açtım, babam ’bu çocuk bizim paraları batıracak’ dedi

POLİSAN’ın patronu Necmettin Bitlis’in ’ormanları özel sektör korumasına açın, koru-kullan yöntemini yaygınlaştırın’ çağrısını yinelediği buluşmadaki sohbetler sırasında Kiğılı Giyim’in patronu bir ara anılara daldı:

- 1969 yılında Beyoğlu’ndaki ilk mağazamızı babamdan habersiz açtım. Birgün "Baba sana bir şey göstereceğim" deyip, Beyoğlu mağazasına götürdüm. Mağazanın üzerine ’Kiğılı’ tabelasını görünce sinirlendi ama sessiz sedasız çıkıp gitti.

 Babanız neden Beyoğlu’nda mağaza açmanızı istemiyordu?

- Beyoğlu gibi bir ortamda eğlence hayatına kendimi kaptırıp, işleri batıracağımı düşünüyordu.

Kiğılı, bu kısa anıdan sonra iç geçirdi:

- Ah babam bugün Türkiye çapındaki Kiğılı mağazası sayısının 150’ye çıktığını görebilseydi...

Abdullah Kiğılı, en sıkıntılı anlarda bile sektörünün ’moral saçan duayen’i konumunda... Tekstil, konfeksiyon, deri sektörünün gözü, kulağı hükümetin bugün açıklaması olası kararlardayken, Kiğılı’nın morali yine yerinde:

- Allah’a şükür işlerimiz iyi...
Yazarın Tüm Yazıları