İstediğimi vermezsen ananı ağlatırım

CHP Genel Başkanı Kılıçtaroğlu, inisiyatifi ele aldı. Kendi değişiyle “terör” sorununun çözümünde işbirliği yapmak üzere Başbakan Erdoğan’la görüştü.

Kılıçtaroğlu’nu ekranlardan izledim. “Ben analara (onların ağlamasını durdurma) sözü verdim” bu gerekçeyle Başbakana çağrı yaptım dedi. Bu cümle, AKP’nin açılım gerekçesi olarak kamuoyuna sunulan “analar ağlamasın” ile yüzde yüz örtüşmektedir. Demek ki; daha görüşme başlamadan AKP-CHP işbirliğinin amacı üzerinde taraflar arasında mutabakat sağlanmıştır. Hayırlısı olsun. CHP’nin bu çıkışı aslında ileri gidiş değil, geriye dönüştür. Hatırlanacağı üzere, CHP’nin tarihi başkanı İsmet İnönü’nün oğlu fizik profesörü Erdal İnönü, 1991’de başında bulunduğu SHP (aslında CHP) listesinden 22 Kürtçü milletvekilini meclise taşımıştı. Kürt davasının ikonu Leyla Zana’nın yıldızı o dönemde parlamıştı.  Esasen, Sosyalist Enternasyonal üyesi CHP’nin siyasi ideolojisinin, federatif yapılanmalara AKP’den daha yatkın olması gerekir.
ESAS OĞLAN HENÜZ ORTADA YOK
Türkiye’yi son derece üzen ve geren terör, kendi başına bir mesele değildir. Bu, Kürt meselesinin türevidir.  Kürt meselesi ise AKP ile CHP arasında görüşülerek çözülemez. Çünkü kurulan bu çözüm masasında terörü yaratan “karşı taraf” yoktur. Yani daha önce Oslo’da boy gösteren “esas oğlan” henüz sahneye davet edilmemiştir. Bunu herkes görmektedir. Türkiye’yi tek başına yöneten koskoca Tayyip Erdoğan bunu bilmiyor da, ben mi biliyorum?  Pekiyi, o zaman bu görüşmelerin amacı ne olabilir? Çok açık ki amaç, çözüm için verilecek tavizleri, kendini Türk olarak tanımlayan çoğunluğa kabul ettirmede ortaya çıkması kesin zorlukları aşıp, çatlamaları önlemektir. Bunun için MHP olmazsa olmaz denmektedir.
BASK MODELİ
Kürt meselesi, ne zaman tartışılmaya başlansa TV’lerde ortaya hemen İspanya BASK terörünü (sorununu) veya İngiltere, Kuzey İrlanda terörünü nasıl çözdü oturumları başlar. Bu oturumlara katılan değerli uzmanlar, bir türlü neticede ortaya çıkan “son resmi” anlatmazlar. Hep, şöyle konuşuldu, böyle görüşüldü diye hikâyeler anlatıp bir cümlede en az iki defa “demokratik” kelimesi geçirirler.
Ben kendilerinden rica ediyorum. Bizi aşağıdaki hususlarda bilgilendirsinler:
1. Bask bölgesinde yaşayanların yüzde kaçı Basklı değil?
2. İspanyanın diğer bölgelerinde yaşayanların yüzde kaçı Basklı?
3. İspanya’nın Bask bölgesinde, yargıçları kim atıyor, temyiz makamı nerededir?
4. Bask bölgesinde vergileri kim koyuyor, kim topluyor, kim harcıyor?
5. Bask bölgesinde kolluk kuvvetleri kimlerden teşekkül ediyor?
6. Basklılar, İspanyol silahlı kuvvetlerinde yüzde kaç oranında bulunuyor?
6. Bask bölgesinde ilkokuldan, üniversiteye kadar eğitim hangi dilde yapılıyor?
7. İspanya’nın diğer bölgelerinde aynı şekilde Baskça eğitim var mı?
Son Söz:  Süreci bırak, sonucu anlat.
Yazarın Tüm Yazıları