İşte Fener’i eleyen takım

Güncelleme Tarihi:

İşte Fener’i eleyen takım
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 1999 00:00

Haberin Devamı

Pendikspor Teknik Direktörü Kamil Erdem'in sözlerinde, Türkiye Kupası'nda eledikleri Fenerbahçe için ders olabilecek birçok nokta var. Pendik'in başarısı, günlük çözümlerin değil, kulüpte 10 yıldır görev yapan bir teknik direktörün beş yıldır aynı kadroyla çalışmasının ürünü. Genç bir kadro birlikte deneyim kazanarak bugünlere gelmiş. Bu uyum nedeniyle Pendik'te sistem sorunu yok. Rakibe ve maçın gidişine göre sistem değiştirilebiliyor. Futbolcular çok yönlü, her mevkide görev yapabiliyor. Kimse ‘‘Bu sistem bana uymaz, burası benim yerim değil,’’ demiyor. Herkes görev ve sorumluluğunun bilincinde. Tüm çalışmalar bilimsel verilerin ışığında sistemli olarak yürütülüyor. Ancak maddi sıkıntılar takımın hayallerini bile kısıtlıyor. Birinci lige çıkma umutları, parasal olanakları iyi olan takımların oynadığı yükselme grubu için değil, klasman grubu birincisi olarak yapılacak terfi maçları için besleniyor. Kamil Erdem kuradan önce FB ile kendi sahalarında karşılaşmak istiyor. Kendinden emin olduğu için değil, kulübe televizyon yayınından para gelsin diye. Transfer edilebilen birkaç futbolcu, daha 17 yaşında ‘‘ucuzken’’ transfer ediliyor. Altyapıdan gelen gençlere şans tanınıyor. Ama iyi futbolcular elde tutulamıyor. İyi para veren birinci lig kulüplerine transfer oluyorlar.

ÖĞRETMEN VE

ÖĞRENCİLERİN TAKIMI

Pendikspor'da oynucuların çoğu Kamil Erdem'in üniversitedeki öğrencileri. Antrenör kadrosunda da stajer öğrencileri var. Fenerbahçe'ye ikinci golü atan Mustafa Ateş takımın başöğretmeni. Sezon başında istifa etmeyi düşünürken ödemelerde aksaklık olunca beden öğretmeni olarak mesleğini sürdürmeye karar vermiş. Sezon başında iki öğretmen de istifa etmiş. Ancak takımda çok sayıda stajyer öğretmen, yani öğretmen adayı var. Pendikspor'da 6 kişi evli. Diğerleri anne babalarını yanında kalan en fazla 26 yaşındaki gençler. Pendiksporlu oyuncular 4 aydır maaş alamıyor. Buna rağmen, hiçbir futbolcu, hiçbir idareciye gidip para istemiyor. Bütün istekler Kamil Erdem aracılığıyla takım adına yapılıyor. Herkes birbirinin ne kadar para aldığını biliyor. Maaş verilmeyen dönemde primler ödenmiş. Bu da futbolcuların zar zor idare etmesini sağlamış. Kimi birikmlerini harcamış, kimi arkadaşlarına borç vermiş. Yönetim daha önceki yıllarda para konusunda verdiği sözleri yerine getirmiş. Bu yılki aksaklıkları ülke gidişindeki kötü gidişe bağlıyor Kamil Erdem. Kaptan Şenol da ekonomik sıkıntıların zaman zaman idmanlara bile yansıdığını söylüyor: ‘‘Acaba taksidi, kredi kartı borcunu ödeyebilecek miyim düşüncesi hoşgörüsüzlüğe neden oluyor, zaman zaman tartışmalar çıkıyor.’’

ESKİ TOPÇU

Mersinliyim. 5-6 yaşında oradan ayrılmışız. Öğrenimimi İstanbul'da tamamladım. Marmara Üniversitesi Spor Yüksek Okulu'nu 89'da bitirdim. Biraz geç girdim üniversiteye. Çünkü bir yandan futbol oynuyordum. Futbola Göztepe'de amatör Hilalspor'da başladım. Birkaç sene sonra profesyonel oldum ve Beykoz'a transfer oldum. Daha sonra Hatay ve Alibeyköy'de oynadım, Alibeyköy'deyken Üniversiteye başladım. Sakatlanınca futbolu bıraktım ve okula ağırlık verdim. Okul bitince yüksek lisans yaptım. Şu sıralar doktoram bitmek üzere.

FUTBOLCULAR DENEK OLDU

Marmara Üniversitesi Spor Yüksek Okulu Antrenörlük Bölümü futbol hocasıyım. Bazı yerlerde jimnastik hocası diye yazdılar. Antrenör yetiştiriyoruz aslında. Master tezimde görmenin öğrenme üzerindeki etkilerini inceledim. Futbolcuları iki gruba ayırdım. Bir kısımına taktikleri video ve televizyonda gösterdim, diğer gruba sadece anlattım. İki grup da zamanla aynı seviyeye geldi, fakat gören grup daha çabuk öğrendi.

Doktora çalışmamın konusu Türkiye'de birinci ve ikinci ligde oynayan futbolcuların mevkilerine göre fiziksel farklılıkları. Örneğin, savunmanın sağında oynayan futbolcuların dayanıklılık, sürat gibi özellikleri. Çalışmayı sürdürüyorum. Futbolcularla yapacağım bir kaç test daha var.

GENÇLEŞTİRME OPERASYONU

1989'da Pendik altyapıda minik takımın antrenörlüğüne başladım. Sonra sırasıyla bütün yaş gruplarını çalıştırdım. Altyapı sorumluluğunu aldım. 1994'te A takım üçüncü lige çıkınca başına getirildim. İlk yaptığım iş takımın şeklini değiştirmek oldu. Kadroyu baştan yeniden kurdum.

YARISI OKULDAN ÖĞRENCİM

Bunların hemen hemen yarısı okuldan benim öğrencimdi. Üniversite takımı olarak Türkiye Şampiyonası'nda finallere kalmıştık. O takımın iskeletini getirdim. Çocukların çoğu Kırklareli, Bolu ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinden buraya okumaya gelmişlerdi. Çok düşük ücretler verdik. Altyapıda daha önce çalıştırdığım için 5-6 oyuncuyu da A takımına aldım. Bu kadroyla üçüncü ligdeki ilk sezonumuzda beşinci olduk.

ŞAMPİYONLUK BAŞKASINA

İkinci yıl şampiyonluğu bir puanla kaybettik. Üçüncü sene de şampiyonluğu kıl payı kaçırdık. Bu süre içinde kadro aynı kaldı ve tecrübe kazandı. Ondan sonraki yıl benim için kötü gitti. Ağabeyimi kaybettim. Kanser olduğu için ağır bir ameliyat geçirdi. 5-6 ay Antalya'da yanında kaldım. O dönemde Bahattin Hoca takımla çalıştı ve 97-98 sezonundaki şampiyonluk ona kısmet oldu. Ertesi yılın başında İsmet Sevim göreve geldi. Çok transfer yaptı takımı bozdu. Takım çok kötü gitti. İki üç ay sonra yönetim kurulu kararıyla tekrar göreve geldim. Takım sonuncuydu. O sezon ligi dördüncü bitirdik. Ben yine kendi futbolcularımı getirdim.

PENDİK HAYATIM OLDU

10 yıldır bu kulüpteyim. 1994'ten bu yana da kısa bir ara hariç A takımın başındayım. Pendik, artık hayatım oldu. Buraya yerleştim.

KURAL YOK SEVGİ VAR

Altyapı sorumlusuyum aynı zamanda. Altyapıda 300'e yakın futbolcumuz var. Buradan çıkar altyapının antrenmanına gider, orada çocuklarla gençlerle muhabbet ederim. Minikleri kucağıma alır severim. Hepsini tanıyorum ve gelişimlerini yakından izliyorum. Benim kurallarım yoktur. Ben futbolcularımı seviyorum. O zaman da onlar beni seviyor. Ceza veya tehdit gibi yöntemler kullanmıyorum.

ANNEMİN DEDİĞİ GİBİ

Biz 7 kardeşiz. Anneme ‘‘bu kadar çocuğu nasıl terbiye ediyorsun’’ diye sorduklarında, ‘‘Ben birini terbiye ederim. Ondan sonra gelenlere o öğretir’’ derdi. Takımda disiplin, düzen her şey oturmuş durumda. Ben futbolcuya bir şey söylemem. O arkadaşlarının arasında öğrenir. Eğitim seviyesi yüksek olduğu için herkes görev ve sorumluluklarını biliyor. Bize uymayan bizle olamaz zaten. Doğal olarak uzaklaşır. O yüzden takımda hiç sorunlu futbolcum yok.

FUTBOLCUYU UCUZKEN AL

Altyapı dışından futbolcuları bir kaç kişinin iyi demesiyle almıyorum. İzliyorum, tanışıyorum ve eğitimciliğin verdiği avantajla kısa sürede kişilik yapılarını anlıyorum. Transferdeki prensibim şudur: Futbolcuyu, 50-100 milyar değere gelmeden 17 yaşındayken 500 milyona al. Zaten belli bir yaşta kendini gösterenler gidiyor, elimizde tutamıyoruz. Transfer piyasasında rekabet edecek maddi gücümüz yok. Ama bazen kritik mevkilere tecrübeli isimleri transfer ediyoruz. Ama bunu takımı bozmadan yapıyoruz.

BİLİMSEL ÇALIŞIYORUZ

FB maçı için özel bir hazırlık yapmadık. Biz iyi çalışıyoruz, bilimsel çalışıyoruz. Taktik, teknik ve fizik gücü antrenmanları çok sistemlidir. Uzun yıllar beraber çalışmanın avantajlarını kullanıyoruz. Ben takımı çok değişik sistemlerde oynatabiliyorum. Rakibe ve maçın gidişine göre sistem değiştirebiliyoruz. Bu takımla beraber yaklaşık 200 maç yaptık! Bu önemli bir avantaj. Beş yıldır alan markajı ve liberosuz oyunu benimsiyoruz. Şu anda Galatasaray'ın oynadığı gibi, Zeman'ın oynatmak istediği oyun gibi. Fenerbahçe karşısında liberosuz, 4-4-2 oynadık. İkinci yarı orta sahayı beşledik. 4-2-3-1'e döndük. Oyunculardan hiçbiri de ‘‘Ben bunu oynayamam, bu benim yerim değil,’’ demiyor. Benim böyle oynamam gerekiyor diyor ve görevini yapıyor.

FENER'İ ÇEK

Kura çekimine giderken futbol şube sorumlumuz Yunus Bey kimi istersin dedi. Ben de ‘‘Fenerbahçe olsun ama maç bizim sahamızda oynansın,’’ dedim. O zaman Fenerbahçe'yi yeneceğimizi düşündüğümden falan değil, ‘‘Televizyon yayınından kulübe gelir sağlanır, iyi oynarsak Pendikspor'un popülaritesi artar’’ diye düşünmüştüm.

KLASMANDA BİRİNCİ OLURUZ

Şu an ikinci lig dördüncü sondan üçüncü durumdayız. Grubumuzda Kayseri ve Konya Yükselme Grubu'na çıkmayı garantiledi. Bizim o gruba çıkma şansımız yok. Çıksak bile Kayseri, Konya gibi futbola çok büyük paralar harcayan takımlar arasında şansımız olmaz. Ama klasman grubu birincisi olarak birinci lige çıkma şansımız var. Üç maçımız kaldı. Üç puanımız Darıca'nın ligden çekilmesi nedeniyle garanti. İki maçı da kendi sahamızda oynayacağız. Futbolcular Fenerbahçe maçının havasından kurtulabilir. Bugünkü Kasımpaşa maçını kazanırsak iyi duruma geliriz. Çünkü klasman grubu birinciliğinin en büyük adayı şu anda grup üçüncüsü olan Gaziosmapaşa'nın 23, bizim 19 puanımız var. Son maçımızı da kazanarak birinci olabiliriz.

Soyunma odasının duvarın da prim sistemi

PRİM

Galibiyet:

İç saha: 125.000.000 TL.

Dış saha: 250.000.000 TL.

Beraberlik:

Dış saha: 125.000.000 TL.(Rakibe ve maçın önemine göre değerlendirilecektir.)

CEZA

İç saha mağlubiyet: 125.000.000 TL.

Gereksiz sarı kart: 60.000.000 TL.

Kırmızı kart: 125.000.000 TL.

İki maç: 175.000.000 TL.

Üç maç: 250.000.000 TL.

Dört maç: 300.000.000 TL.

Soyunma odasındaki sesler:

Beyler Mustafa borç para veriyor!

Birader, Tülay'ı çok sevdiğimi yazar mısın?

Koro: Evet, yaz çok seviyor, acayip aşık!

Fener'i yendik. Hahaha, hihihi... Paraya gelince yok. Aman ne güzel!

Maç günü minibüsle stada geliyorum. Millet bizim maçı konuşuyor. ‘‘Ben Pendik'te oynuyorum, maça gidiyorum’’ diyemedim. Desem, adam ‘‘Hadi lan! Senin minibüste ayakta işin ne?’’ diyecek

İftar yemeği bu saatte mi haber verilir ya?

Saç kurutma makinaları çalışmıyor. Bunu da yazın

Çarkıfelek'te kimler yarışacak?

Pendikspor öğretmen ve öğrencileri

Soldan Sağa: Arif, Mustafa (ikinci golün kahramanı ve başöğretmen), Cenk, Büyük Atakan, Zafer, Ayhan, Küçük Atakan, Şenol, Aydın, Öner.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!