İşte biz böyleyiz

‘‘Please stop!..’’

Dehşet içinde manzarayı izleyen ABD Dışişleri Bakanı Schultz, bu sözlerle, kendisi için düzenlenen showa itiraz ediyor, ‘‘Lütfen durdurun!..’’

Dönemin ABD Bakanı için Ankara Palas'ta kılıç-kalkan ekibi bir gösteri sunuyor. Kılıçlar havada sallanırken, ekipten biri aşka geliyor, kazayla arkadaşını yaralıyor. Kanlar akıyor!.. Schultz daha fazla dayanamıyor ve gösteri sona eriyor.

Konuklarımızı eğlendirelim derken, onları dehşet içinde bırakan bir ulusun evlatlarıyız biz!.

KIRMIZI KART

Maçta yedek kulübesi. Hakem birine göre, yanlış düdük çalıyor. Yedek kulübesinde oturan futbolculardan biri itiraz ediyor.

Takım arkadaşları sakinleştirmeye çalışıyor, ama nafile!.. Çünkü, itiraz eden futbolcu haklı olduğu inancında. Sonuçta, yedek kulübesinde oturarak kırmızı kart görüyor!..

Biz böyle farklı örnekler sunan bir ulusun evlatlarıyız!..

Bundan beş, altı yıl önce bir araştırma yapılıyor. Türkler ortalama sekiz günde bir yıkanıyor. Dünyada en az yıkanan, en az sabun tüketen ülkelerden biri Türkiye.

Neden?.. Çünkü atalarımız bize rehber oluyor. Oğuzlar'a göre, su kutsal. Yıkanırsa, suyu kirleteceğine inanıyor!.. En iyisi yıkanmamak!..

Biz, yıkanmakla suyu kirleteceğimize inanan bir ulusun evlatlarıyız!..

EKONOMİ NE DEMEK

Balkanlar kopuyor. Trakya elden gidiyor. İsyanların arkası kesilmiyor. Ülke perişan. 1912 sonları, 1913 başları.

İttihat Terakki ileri gelenleri Sultan Reşat'a gidiyor. Ekonomi kötü, dedikleri anda Sultan Reşat yerinde doğruluyor: ‘‘Ekonomi de ne demek?’’

Oysa, kendisinden yüz yıl önce II.Mahmut'la başlıyor ekonomi dersleri. Kaldı ki, 1856 Kırım Savaşı ile birlikte ilk dış borçlanma ve Dûyun-u Umumiye.

Bir padişah efendimiz ekonomi kelimesi ne demek, diye soruyor. Bir diğer padişahımız II.Abdülhamit Osmanlı Donanması'nı Haliç'te kilitliyor. Çünkü, kendisinden önce Sultan Abdülaziz'i tahttan indiren darbeyi denizciler başlatıyor. Abdülaziz ‘‘Benim güçlendirdiğim donanma beni ablukaya aldı’’ diyor.

Abdülhamit bunu unutmuyor!.. Ya aynı donanma onu da tahttan indirirse?.. Haliç'te gemiler çürümeye terkediliyor!.. Acısı, Birinci Dünya Savaşı'nda fena çıkıyor.

Sarayda yetişirken ya padişah olacak ya da tahta çıkan kardeşi tarafından boğdurulacak. Onun için Osmanlı sultanlarının çoğu normal değil. Çoğu, dünyadan habersiz.

İşte, biz böyle bir ulusun evlatlarıyız!.. İşimiz bunun için pek kolay değil!..

Her basit olayı, ciddi bir soruna dönüştürmekte, üstümüze yok.

Ama, işte biz böyleyiz!.. Biz, bize bu halimizle dayanıyoruz. Kendimizi böyle aşmaya çalışıyoruz.

Ulusal kimlik!.. Bu yöndeki çalışmalar, ilgimi çok çekiyor.

Duman keyifli değil

SOKAKLARDA
içki ve sigara satışı yeniden artıyor. Bu basit olay aslında çok ciddi bir sorunun uzantısı.

Neden sokaklarda?.. Çünkü arka arkaya içki ve sigaraya vergi biniyor. Vergiden kurtulmak için, bir çare sokakta satmak, bir çare daha büyük boyutlarda sigara kaçakçılığı.

Dünya Gümrük Birliği verilerine göre, dünyada sigaranın üçte biri kaçak yollardan satılıyor. Bu haliyle, sigara kaçakçılığı, neredeyse uyuşturucu kaçakçılığı ile yarışma halinde. Bunun çok ciddi sonuçları var.

Savaşları ve terörü sigara kaçakçılığı finanse ediyor. Kaçakçılık uluslararası. Başında bir İspanyol, bir İsviçreli, bir Alman, bir Lichtenstein'lı, bir de Türk var. 120 ayrı hayali şirket eliyle bu şebeke özellikle Avrupa'da cirit atıyor. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da mafya içinde mafya kuruyor.

Asıl nokta, kaçakçılığın neye hizmet ettiği. Örneğin Sırplar'ın Bosnalılar'ı katliamında Sırplar savaştaki parayı bu kaçakçılıkla elde ediyor.

Tüttürdüğümüz duman o kadar da keyifle değil! Sigarada hálá ısrarlı mısınız?
Yazarın Tüm Yazıları