İşte Bill farkı

BAŞKAN Bush, Başbakan Ecevit'i elmacık kemiğinde morluklarla karşıladı.

Oval Ofis'te gerçekleşen buluşmayı televizyondan izlediyseniz mutlaka morlukları görmüşsünüzdür.

Bush, boğazına kaçan ‘‘pretzel’’ yüzünden neredeyse boğuluyordu.

Nefessiz kalınca bayıldı ve oturduğu koltuktan yere düştü.

Yüzü yara bere içinde kaldı.

‘‘Pretzel’’ atıştırırken televizyonda futbol maçı seyrediyormuş.

Demek ki, maç seyretmeyi ve atıştırmayı aynı anda beceremedi.

Şu ‘‘pretzel’’ meselesi, bir kez daha ABD'nin eski ve yeni başkanları arasındaki farkı aklıma getirdi.

Tesadüf bu ya, Başkan Bush'un kaza sonrası sahte sevimliliğiyle basına poz verdiği gün Bill Clinton'un ‘‘21. Yüzyıla Ruh Vermek’’ başlıklı makalesi Le Monde Gazetesi'nde yayınlandı.

Clinton'a göre, bu yeni yüzyılın can alıcı sorusu şu: ‘‘Karşılıklı bağımlılık insanlığın yararına mı olacak, yoksa zararına mı?’’

Bu sorunun cevabı ise aşağıdaki üç faktöre bağlı:

Zenginler, modern dünyanın nimetlerini daha fazla paylaşmaya yanaşacak mı?

Yoksullar, değişimin yolunu açabilecek mi?

Karşılıklı sorumluluklarımızın bilincine varacak mıyız?

Görebildiğim kadarıyla Clinton uzun makalesinde, ABD gibi zengin ülkelere daha fazla görev düştüğünü savunuyor.

Global bir ekonomi politikasının yanısıra, global bir eğitim politikası, global bir sağlık politikası, global bir çevre politikası ve global bir güvenlik politikası olması gerektiğini söylüyor.

Bunları sağlayacak olanlar da elbet yoksul ülkeler değil, zenginler.

‘‘Yoksulların borçları kesinlikle silinmeli’’ diyor Clinton.

Geçtiğimiz yıl, ABD ve AB'nin 24 yoksul ülkenin borçlarını silmesinin müthiş sonuçlar doğurduğuna işaret ediyor.

Uganda örneğin, ilkokula giden çocukların sayısını ikiye katlamış.

Honduras, zorunlu eğitimi altı yıldan dokuz yıla çıkarmış.

Clinton, sorumluluk konusunda en fazla ülkesine yükleniyor.

Bakın ABD'nin neler yapmasını öneriyor:

‘‘Yoksul ülkelerde küçük yatırımcılara yaptığı yardımı 2 milyon drolardan 50 milyon dolara çıkartsın.’’

‘‘Birleşmiş Milletler'in bizden talep ettiği 10 milyon doları hemen ödeyelim.’’

‘‘Afganistan Savaşı ayda yaklaşık 1 milyar dolara maloluyor. Yılda 12 milyar dolarla ABD yoksul ülkelerde eğitim sorununu büyük oranda çözebilirdi.’’

Diyorum ki, iyi ki Başkan Bush, ‘‘pretzel’’ atıştırırken maç seyrediyordu.

Maazallah, o sırada Clinton'ın makalesini okuyor olsaydı kesin boğulurdu.


Ekonomik Forum'da neden dini liderlerimiz yok?


BİLİYORSUNUZ her yıl Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forum'u bu yıl 31 Ocak-4 Şubat tarihleri arasında New York'a taşınıyor.

Gerekçe, 11 Eylül felaketine uğrayan New York ile dayanışma.

Dünyanın önde gelen politikacılarını, işadamlarını, düşünürlerini biraraya getiren Ekonomik Forum'a bu yıl çeşitli ülkelerden kırka yakın dini lider de katılacakmış.

Amaç elbet dinlerarası diyalogu güçlendirmek.

E-postama düşen mesajdaki listeye bakıyorum. Marsilya Müftüsü'nden El Ezher Üniversitesi Başkan Yardımcısına, Vatikan temsilcisinden rahip Tutu'ya kadar sayısız isim var ama Türkiye'den kimse yok.

11 Eylül sonrası, demokratik ve laik bir İslam ülkesi kimliğimizin yeniden ön plana çıkartıldığı sırada din adamlarımızın da böylesine önemli bir toplantıda boy göstermeleri gerekmez miydi?


Fransızlar yemek yapmasını bir İngiliz’den öğrenecek


YUKARIDAKİ başlığa bakıp dünya tersine dönüyor diye düşünebilirsiniz.

Haksız da sayılmazsınız.

Mutfak kültürleri sıfır olan İngilizler, dünyanın bir numaralı mutfağına sahip olmakla övünen Fransızlara yemek yapmasını nasıl öğretebilir?

Mesele şu: İngiliz Televizyonu'nun yıldızlarından Delia Smith, ülkesinde ekmek peynir gibi satılan bir kitap yazmış: ‘‘Günümüzde basit mutfak’’...

Smith
'in kitaplarının dünyada 14 milyon satması üzerine Fransız Hachette yayınevi hemen son kitabının yayın haklarını satın alarak, Fransızca tercümesine girişmiş. Ancak Mayıs'ta piyasa çıkması beklenen kitapta yazarın hangi milliyetten olduğundan kesinlikle söz edilmiyor.

Peki Fransızlar bu duruma nasıl düştü?

İddialara bakılırsa, televizyona çıkan popüler şeflerinin olmaması, yemek kitaplarının son derece karmaşık yazılması genç Fransız kuşağını yemek pişirmekten soğutmuş.
Yazarın Tüm Yazıları