İşte Beyoğlu’nun yaz geceleri

İki hafta önce Yunan kanalı ERT’yle yaptığımız çekimlerden bahsetmiştim, hatırlarsınız.

Yine de özet geçeyim: Ekim ayında yayınlanacak “Değişen Türkiye” adlı belgesellerinde ıstanbul’un gece hayatına da yer veriyorlardı.
Ve benim rehberliğimde ilk turu yapmıştık Boğaz mekanlarında.
Geriye bir tek Beyoğlu kalmıştı çekim yapmak için.
Onu da işte çarşamba gecesi gerçekleştirdik.
Hemen söylemeli; uzun süredir eğlenmediğim kadar eğlendim bu turda. Peki neler yaşandı? Buyrunuz, spot spot...

TİPİM ÇOK MU YUNAN

Asmalımescit’teki Badehane’de buluştuk ERT ekibiyle. Türk yönetmen Seyfettin Tokmak’la önceki çekimleri yâd ettik hemen. Badehane’de her zamanki gibi sokaktaki masalar tıklım tıklım. Az ötedeki meyhaneler de aynı şekilde. Hafta ortası böyleyse hafta sonunu hayal bile edemiyorum. Kalabalıklardan geçip Nar Pera’daki Popvirüs gecesine götürdüm ERT ekibini. Nostaljik Türkçe şarkılar eşliğinde eğleniyor insanlar Popvirüs gecelerinde. Hem cool hem de arkadaş canlısı bir yer.

Nar Pera sonrası Nevizade’ye yollandık. şöyle güzel bir fasıl çekelim derken dakika bir gol bir, Degüstasyon’da fasıl sokağa taşmış.
Bir sarışın kadın çakkıdı çakkıdı oynamakta. Kamera çekmeye başlayınca yüzünü saklayıp kaçıyor. Yanına gidip “Merak etme Yunan televizyonu için çekim yapılıyor” diyorum. Rahatlayıp yeniden aynı çakkıdılıkta oynamaya başlıyor!
Valla bunu da anlamıyorum. Türk televizyonu sanıp oynamaktan kaç, Yunan televizyonu deyince hemen kucak aç!
Ayrıca ne malum Belçika ya da Fransız televizyonu olmadığımız? Kimse bize kimlik sormuyor ki? Bu yüzden birkaç mekanda, bu durumla dalga geçmek için “Merhaba, biz Belçika televizyonundanız” diyorum! Çok fenayım.

Ama hâlâ kafam karışık. Yoksa tipim çok mu Yunanlı, halkım o yüzden mi hemen inanıyor Yunan televizyonu için geldiğime?
Ya da: şak diye güven veriyorum galiba karşı tarafa. Bakınız bunu hiç düşünmemiştim.

SMALL’DA HER ÇEşıT ıNSAN

Uzatmayalım... Nevizade’den sonra Balo Sokak’tayız. Small diye bir yere giriyoruz. Hakikaten ilginç bir yer. ıçeride travesti de var, sert bir şekilde dans eden çakma punk’çı kız da... Ayrıca olmazsa olmaz, ağır abi bozması, daha yolun başındaki delikanlı da...

Small’dan çıkar çıkmaz yolda birtakım siyahi arkadaşlara rastlıyoruz. “Nereye gidiyorsanız gelelim, orayı çekelim” diyorum. Okeyleşiliyor. Bu arada arkadaşlar ısveç’ten geldiklerini söylüyorlar tatil için. Ama bence bu kuyruklu yalan. Tarlabaşı’ndaki evlerinden çıkıp gelmişler, bu kadar açık! Jukebox diye bir yere getiriyorlar bizi. Fakat Jukebox’çılar içeride çekim yapmamızı istemiyor. Kös kös geri dönüyoruz.

BıZ DAHA SOSYALıST TÜRKÜ BARCIYIZ!

ERT’ciler bir de gay mekanda çekim yapmak istiyorlar. Hemen aklıma Galatasaray’daki Sugar Cafe geliyor. ıstanbul’un gökkuşağı bayraklı tek gay mekanı. Mekanın çalışanlarından biriyle röportaj yapıyorum. Mekandaki müşterileri ancak uzaktan çekebiliyoruz.

Ve türkü barlar! Malum, bizim türkü barlar fraksiyon fraksiyon ayrılmıştır. Ya da en azından benim kafamdaki son bilgi buydu türkü barlarla ilgili. Ama yok, bir değişiklik olmamış. Bir türkü barın işletmecisi, “Biz daha sosyalist soluz, diğerleri daha liberaldir, poptur” diyerek olaya son noktayı koydu mesela.

NEVıZADE’NıN ROCK’ÇISI: KÜÇÜK BEYOğLU

Beyoğlu turunun son noktası Küçük Beyoğlu oldu. Buraya uzun zamandır gelmek istiyordum aslında. Bu çekim de vesile oldu.
Çok değil, üç-dört yıl önce filan Küçük Beyoğlu denen sokağın başında sadece Pendor adlı rock bar vardı.
Başka da mekan yoktu. Pendor hâlâ var. Ama şimdi sokak tamamen dolu. ırili ufaklı rock barlarla.
Bir tür rock Nevizade’si gibi olmuş Küçük Beyoğlu. Girişte özel güvenlik görevlisi bile var. Sokağın sonunda Pendor 2 açılmış, orada oturan gençlerle konuştum. “şu EMO’cular geliyor mu buraya?” dedim. Hayır, gelmiyormuş. Ama lise öğrencileri sık sık takılıyormuş buraya. 16’lara kadar düşüyormuş yaş ortalaması.
Yazarın Tüm Yazıları