Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

İstanbul’da sis neden bu kadar kalın ve yanmadan uzun süre kalabiliyor?

Geçen hafta İstanbul’da sisten göz gözü görmüyordu. Normalde yüz metre kalınlığında olan ve “yer sisi” denilen sis, bu sefer neden bu kadar yoğun, kalın ve uzun ömürlü oldu? Bence bunda kalitesiz kömür gibi yakıtların da parmağı var.

İzmir Çeşme’de düzenlenecek toplantıda doktorlara Küresel İklim Değişimi’ni anlatacaktım. Önceki hafta sonu güzellik uykumdan fedakârlık edip Atatürk Havalimanı’na gittim. 11.00 uçağım 13.30’da iptal oldu. 15 uçağına geçtik, bu sefer de uçuş 17’ye ertelendi. “Eh artık İzmir’e gitmemize gerek kalmadı” deyip eve döndük. Ama zihnimi kurcalayan soru, sis neden bu kadar kalın ve uzun sürüyor?

NORMALİN YEDİ KATI

Meteoroloji mühendisliği öğrencilerine bu sisi özetle şöyle anlatırız: “Havanın açık olduğu (ayazlı) bir gecede eğer havanın çiy noktası sıcaklığı çok düşük değilse, yere yakın ince bir tabakada sis oluşabilr. Bu tip sis, ‘ışınım sisi’ olarak tanımlanır, çünkü yer yüzeyi geceleri ışınım kaybıyla soğur. Bu sis tabakasının kalınlığı nadiren 100 metrenin üstüne çıkar. Sabah görünen bu sisin açık bir günün geleceğine yönelik bir işaret olduğu söylenebilir. Güneş ortaya çıkınca sis, yerden yukarıya doğru “yanmaya” veya yok olmaya başlar. Bu sis daha çok vadilerde ve sahile yakın havaalanları gibi alçak yerlerde görülür...”

Bugün hava basıncı 1030 milibar ki bizim için çok yüksek. Rüzgâr ise neredeyse sıfır. Üzerimizde etkili olan yüksek basınç merkezinden dolayı sürekli olarak aşağı doğru hava çöktüğü için havada hiç bulut yok. Bulut olmadığı için de geceleri ayaz var. Bu durumda yer yüzeyi aşırı ölçüde soğuyor ve soğuk yüzeye temas eden hava içinde yoğuşan su buharı da havadaki kirleticileri ile birlikte sis (veya smog) dediğimiz kirli ama çok küçük olan damlacıkları oluşturuyor. Ve bu günkü sisin kalılığı ise 700 metre!

LONDRA’DA ÜÇ GÜNDE 12 BİN KİŞİ ÖLMÜŞTÜ

Dünyada en yoğun sisler Londra’da meydana gelir. Londra sislerinin en ölümcülü ve unutulmazı Aralık 1952’de meydana geldi. 5 Aralık’ta rüzgârların dinmesiyle sis oluşmaya başladı. Bundan sonraki 3 gün boyunca sis yoğunlaştı, o dereceye kadar ki belli bir zaman sonra görüş mesafesi birkaç metreye kadar indi. Trafik tamamen durdu ve birçok kaza meydana geldi. Halk, soğukla mücadele etmek için gerekenden, daha çok miktarda evlerini ısıttı. Bu da daha çok kömür tozu ve sülfürdioksit üretti, havayı daha fazla zehirledi ve çok yoğun bir sise sebep oldu. Şimdi ben de bu örnekten hareket ederek İstanbul’da halkın kalitesiz kömür gibi eline geçirdiği her şeyi yakmasının da yaşadığımız bu sisin yoğun, kalın ve uzun ömürlü olmasına nasıl katkıda bulunduğun açıklayabilirim.

Buna rağmen, (ben nasıl havalimanına kadar gidip eve geri döndümse) Londra’da insanlar, ağızlarında maskelerle, kaldırım boyunca binaların duvarlarına dayanarak yollarını bulup işlerine gitmişti. Her şey kurumla kaplanmış, maskelerle bile nefes almak acı verir hale gelmişti. Bütün bunlara bir de kaybolma hissi eklendi. Bu sisi hatırlayanlardan birisi şöyle anlatıyor: “Sisin kötülüklerinden biri de evinizin yanında olabiliyordunuz fakat bunu bilemiyordunuz, önünüzde elinizi görmeniz bile sizin için çok zor oluyordu.” Bu sis ve hava kirliliği yüzünden yalnız Londra bölgesinde toplam 12 bin kişi öldü ve bu olay İngiltere’de Temiz Hava Hareketi’nin başlamasına sebep oldu.

Ülkemizde gerçek anlamda “temiz hava hareketi” ne zaman başlar bilemem. Sis ve dumanın oluşturduğu “smog” denilen zehirli karışım KOAH, astım, alerjik rinit gibi solumun yolu hastalıklarında da patlamalara neden oluyor. Doğalgaz yerine daha ucuz fakat kalitesiz yakıtları yakanlar ve yakmayanlar sağlığını kaybedip tedavi olmak için çok ama çok daha fazla para harcıyor...

Yıllar önce de köşede “Kurtlar sisli havayı sever” başlıklı bir sis yazısı yazmıştım. O yazı nedeniyle hakkımda 505 milyon TL’lik hakaret davaları açılmıştı. Umarım yukarıda yazdıklarımdan kimse alınıp darılmaz. Benim buradaki görevim bilimsel gerçekleri yalın bir şekilde açıklamak yani halkı aydınlatmak. Yine de sürçülisan ettiysek affola!
Yazarın Tüm Yazıları