İstanbul’da genç Türkiye yaşlı Avrupa’ya karşı

DÜNYA Ekonomik Forumu, Davos’un karlı tepelerinden Boğaz’ın kıvrımlı kıyılarına indi.

İstanbul zirvesinin teması "Bölgeleri Birbirine Bağlamak-Yeni Fırsatlar Yaratmak".

Zirveyi ağırlayan Çırağan Oteli, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan Boğaz’ın kucağına konmuş.

Belki tarihinde ilk kez Dünya Ekonomik Forumu, temasıyla mekanı bu kadar bağdaştıran bir yerde.

Forumun kurucusu ve CEO’su Klaus Schwab uzun yıllar sonra zirveyi yeniden İstanbul’da toplamaktan memnun.

1970’li yılların başında işadamı Şarık Tara’nın Türkiye’nin önemi konusunda kendisini ikna ettiğini söylüyor.

"Türkiye daima yakından izlediğimiz bir ülke olmuştur" diyor.

KÜRESEL REFAH

Dün zirvenin açılış oturumu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasıyla başlıyor.

Oturum başlığı şöyle: Türkiye ve Avrupa Birliği, Karşılıklı Çıkarlar.

Başbakan Erdoğan konuşmasında, küreselleşmeyle birlikte ülkelerin birbirlerine ekonomik bağımlılıklarını arttırdığını söylüyor.

Diğer yandan yoksulluk, göç, terör, değişik kültürlere önyargı da artıyor.

"İşte bu noktada Türkiye küreselleşmenin ortaya çıkarttığı sorunların çözümü için her türlü katkıya hazır" diyor.

"Barışı kürselleştirelim ki küresel refaha zemin hazırlayalım" diye ekliyor.

İstanbul’da İspanya Başbakanı Zapatero ile yaptıkları "Medeniyetler İttifakı" toplantısına değinerek "Bu bir küresel barış projesidir" diyor.

Daha sonra Başbakan Erdoğan, foruma katılan yabancı işadamlarına "sağlıklı ekonomi" mesajı veriyor.

Büyümenin yüzde 7.6 olduğunu, milli gelirin arttığını söylüyor.

Doğrudan yatırımın dokuzuncu ayda 12.8 milyar dolara ulaştığını belirtiyor.

2007 yılının seçim yılı olmasına rağmen kazanımları korumaya gayret edeceklerini belirten Erdoğan ülke menfaatini parti menfaatinin önünde tuttuklarını da sözlerine ekliyor.

"Türkiye bir yandan da hızla dünyaya açılıyor. Türk işadamları dünyada 77 milyar dolarlık proje üstlendi. Risk oranı yüksek Afrika ülkelerinde dahi yatırım yaptılar" diyor.

Türkiye’nin doğuyu batıya, kuzeyi güneye bağlayan bir enerji arteri olduğunu vurguluyor.

Sözlerine, Türkiye’nin Avrupa’ya gerçek anlamda küresel bir güç olmanın yolunu açacağını belirterek son veriyor.

TÜRKİYE AVRUPALIDIR

Başbakan Erdoğan
’ın konuşmasından sonra Avrupa Türkiye ilişkilerini tartışacak olan panelistlere kulak veriyoruz.

Kimler var panelistler arasında?

Litvanya Başkanı Valdas Adamkus, Avrupa Komisyonu Ekonomi Komiseri Joaquim Almunia, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Doğan Gazete ve Yayıncılık CEO’su Hanzade Doğan, Doğuş Holding Başkanı Ferit Şahenk.

İşte bu panelin katılımcıları başlı başına önemli bir tablo koyuyor ortaya.

Bir yanda Babacan, Doğan, Şahenk’in temsil ettiği genç dinamik Türkiye, diğer yanda yaşlı Avrupa.

Komiser Almunia, AB’ye yeni katılan Litvanya Başkanı Adamkus ve hatta moderotör Victor Halbersdat yaşlı kıtanın temsilcileri.

Zaten bilinen şeyleri tekrarlıyorlar. Reformların başarısına, Kıbrıs sorununa değiniyorlar.

Hem İspanyol komiser Almunia, hem Adamkus kendi ülkelerinin üyelik sürecinde karşılaştıkları zorluklara değiniyorlar.

Bir noktada anlaşıyorlar:

Türkiye Avrupalı’dır.

GLOBAL OYUNCU OLMAK İSTİYORSA

Daha sonra söz alan Şahenk, Doğan ve Babacan’ın konuşmaları hem daha anlamlı, hem daha etkileyici.

Biraz da sokaktaki adamın AB’ye karşı güvensizliğini, öfkesini yansıtıyorlar.

Özellikle Hanzade Doğan, kamuoyunda desteğin giderek azaldığına dikkat çekiyor.

Birkaç yıl önce yüzde 70’lerde olan destek yüzde 30’lara düşmüş.

Doğan, "Bugün konuştuğumuz şeyler ileride önemsiz olacak. Avrupa’nın uzun vadeli düşünmesi, cesur kararlar alması gerek. Global oyuncu olmak istiyor mu? İstemiyor mu? İstiyorsa Türkiye ile olacak bu" diyor.

Babacan ise tüm reformları Türkiye’nin kendisi için yaptığını vurguluyor.

Kıbrıs meselesinde net konuşuyor: "Avrupa’nın bu konudaki hatalarını taşımayacağız."

Sonuçta hem Türkiye, hem yaşlı Avrupa bir değişim sürecinde.

Panelin genç Türklerine bakarsak Türkiye’nin değişim süreci çok daha hızlı.

Türkiye Avrupa’nın Viagrası

DÜNYA Ekonomik Forumu İstanbul Zirvesi’nde "Avrupa Riskte" diye bir rapor dağıtıyor.

Raporun yazarları arasında Türkiye’den üç kişi var.

AR-GE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Argüden, Sabancı Üniversitesi’nden Ahmet Evin ve İstanbul’daki Ekonomi ve Dış Politika Merkezi başkanı Sinan Ülgen.

Argüden ile raporu konuşuyoruz.

Avrupa’nın en büyük eksikliğinin vizyon ve liderlik olduğunu söylüyor.

"Sadece savunmada oynayan takım kaybetmeye mahkumdur" diyor.

Avrupa’nın değerlerini ihraç etmek zorunda olduğunu, dolayısıyla genişlemek zorunda olduğunu da belirtiyor.

Argüden özetle, "Avrupa kendi geleceği için Türkiye’yle işbirliği yapmak zorunda. Çünkü Türkiye onun Viagara’sıdır" diyor.
Yazarın Tüm Yazıları