İstanbul çok farklı bir şehir

Güncelleme Tarihi:

İstanbul çok farklı bir şehir
Oluşturulma Tarihi: Kasım 04, 2009 00:00

Satış rekorları kıran “Olasılıksız” kitabının yazarı Adam Fawer, İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali ve TÜYAP Kitap Fuarı’nın açılışına katılmak üzere Türkiye’ye geldi. Kaleme aldığı kitaplarla dünya çapında üne kavuşan Fewer, Kelebek’in sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı

Adam Fawer, gelecekten gelmiş biri değil, iki çocuk babası bir ekonomist aslında. ıstatistik master’ının yanı sıra internet sektöründe kendisine iyi para kazandıran bir işte çalışıyor. Asıl yapmak istediği iş kitap yazmak olmasına rağmen bunu sürekli erteleyen Fawer’ın hayatının dönüm noktası, bir arkadaşının kansere yakalanması oluyor. Arkadaşının hastalığını öğrenince işi gücü bırakıp ilk kitabı “Olasılıksız”ı kaleme almaya başlıyor. ışte ellerden düşmeyen ve bilimkurgu edebiyatının en ünlü eserlerinden biri haline gelen bu kitap, hayatımıza böyle dahil oluyor. Ona “gelecekten gelen adam” denmesine de neden olan “Olasılıksız”ın ardından, ikinci kitabı “Empati”yi okurların beğenisine sunan Adam Fawer ile Ortaköy’deki The House Cafe’de buluştuk, hakkında merak ettiklerimizi sorduk...
 
* Dün gece (pazar gecesi) Türk kahvesi içmişsiniz. Nasıl buldunuz tadını?        

- Dün gece Okan Bayülgen’in programına konuk oldum. 23.00 gibi planlamıştık ama yayına çıkmam gece 01.00’i buldu. Bu bekleme süresinde yorgun düştüm. Enerjimi toplamak için ne içebileceğimi düşünürken, “kahve içeyim” dedim. Normalde kahve seven biri değilim ama küçük bir fincanda içtiğim şekerli kahve çok güzeldi. Hatta bitirince, fal baktırmak için fincanı da kapattım.
    
* Türkiye’ye gelmeden önce burası hakkında neler düşünüyordunuz?      

- Dürüst olmak gerekirse, Türkiye ve İstanbul hakkında pek bilgim yoktu. Japonya, Fransa, ıspanya gibi yerlere gittim ama daha önce hiç Türkiye’ye gelmedim.

* Google’dan da mı bakmadınız?

- (Gülüyor) Maalesef çok meşguldüm, bakamadım. Bakmalıymışım ama... 

* Nereleri gezdiniz?
    
- Sultan-ahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı ve Ayasofya Müzesi’ni gördüm. En çok Ayasofya’yı beğendim. İstanbul, şimdiye kadar gittiğim yerlerden çok farklı bir şehir. Birçok kültür burada bir araya gelmiş ve hepsi de hâlâ özelliklerini koruyor. Bu çok güzel.

* İstanbul nasıl kokuyor, tanımlayabilir misiniz?

- Hâlâ birçok yer sigara kokuyor! (Gülüyor) Bundan yıllar önce ben de kafe ve barlarda sigara içerdim. Geçen yıl Amerika’da kamusal alanlarda sigara içilmesine yasak gelince bıraktım. Sanırım burada da iki ay önce yasaklanmış. Tüm bunların yanında Brooklyn’den daha temiz bir havası var. Boğaz’ı, arnavutkaldırımlı yolları çok güzel. Bu tür şeylere Amerika’da rastlamak pek mümkün değil.

BABABABAMIN ÖLDÜĞÜ GECE İLGİNÇ BİR RÜYA GÖRDÜM

* Yazdığınız kitaptan sonra sizin için “gelecekten gelen adam” dediler. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?


- (Gülüyor) Gelecekten gelmedim! Birçok insan benzer şeyler söylüyor, çünkü yazdıklarım onlara çok gerçekçi geliyor. Ben her zaman gerçek olandan yola çıkmayı seviyorum. “Olasılıksız”ın ilk yayınlandığı dönemlerde bir eleştirmen “Jurassic Park bile, milyonlarca yıl önce yaşayan bir sivrisineğin fosilinde keşfedilen dinozor DNA’sından sonra yaratılan dinozorlara dayanıyor” demişti. O ana kadar ben bunu hiç düşünmemiş ve inanmıştım. Her şey inanmakla başlıyor. İnandığınız zaman, hayal ile gerçeği birbirinden ayırmak pek kolay olmuyor. Ben bir gerçekten başlayıp, hayale doğru gidiyorum. Diğer popüler kitaplar da öyle. Örneğin Harry Potter...

* Harry Potter’ı sever misiniz?

- Tüm kitapları çok güzel, hepsini okudum. Harry Potter, sihirle dolu bir dünyada yaşıyor. Onu popüler yapan yanı ise, kitabın çıkış noktasının yaşadığımız dünya olması. Aslında tüm çocukların böyle bir hayal dünyası vardır. Hepimiz çocukken böyle değil miydik? Kimse bizi anlamazdı, ailemizle problemler yaşardık, kendimizi hiç özel hissetmezdik, “Kimse beni sevmiyor, herkes benden nefret ediyor” derdik... Harry de tam bu durumdayken biri çıkıyor ve aslında onun ne kadar önemli biri olduğunu ama öncelikle sihirli dünyaya gelmesi gerektiğini söylüyor. Bu yüzden çocuklar çok sevdi onu. Çünkü bir gün birinin onlara da “Aslında senin büyülü yeteneklerin var” diyebileceğine inandılar. Bu yüzden de neye inandığımız çok önemli.

* Sizin dünyanız nasıl?

- İmkansız gibi görünen dejavular yaşıyorum. Öyle garip deneyimlerim var ki, tam olarak ne yaşadığımı kendim bile anlatamam. Aynı şekilde, bilimin de bunları açıklayabileceğini sanmıyorum.

* Bu deneyimlerden birkaçını bizimle paylaşır mısınız?

- Babam ben 23 yaşındayken hayatını kaybetti. Öldüğü gece ilginç bir rüya gördüm. Rüyamda babam bana yaşadığını söylüyordu. Ertesi sabah ise öldüğünü öğrendim. Bunun nasıl olduğunu inanın bilmiyorum. Medyumluk, falcılık, gibi şeylere inanmıyorum. Bilime inanıyorum. Fakat, henüz bilimin de açıklayamadığı şeyler var tabii...

Haberin Devamı

HERŞEYİN BİR NEDENİ YOKTUR

Haberin Devamı

* Hayatta yaşadığımız her şeyin bir nedeni olduğunu düşünüyor musunuz?

- Bir neden olduğuna inanmıyorum. 6 yaşındayken görme yeteneğimi kaybettim. 6 yaşındaki bir çocuğun görme yeteneğini kaybetmesinin ardında ne gibi bir neden yatıyor olabilir ki? Geleceğin henüz hazırlandığına inanmıyorum. Biz kararlarımızla onu şekillendiriyoruz. Mesela şu anda yüzüne önümde duran sıcak çayı dökebilirim, böylece Türkiye’de çok ünlü olurum. Önümüzde seçenekler var ve kararımıza göre gelecek şekilleniyor.

* Peki bu kararları verirken ne kadar özgürüz?

- Kendimi ve hayatımda olan önemli olayları değiştiremem. Rastlantısal şeyler de hayatlarımızı etkiler. Bu röportajdan çıktıktan sonra bir arabanın altında kalabilirim, böyle bir olasılık da var. ışte bu, “rastlantı” olur. Yaşadığımız hayat, en büyük rastlantısal gerçeklik bana göre. Ve bu hayatta yaşamak için iyi kararlar vermeyi düşünmeliyiz.

Haberin Devamı

ALDIĞIM EN BÜYÜK KARAR EVLİLİKTİ

* Kendi kararlarınıza dönecek olursanız, hayatınızda almış olduğunuz en büyük karar neydi?

- Evlenmekti diyebilirim. Evlenmeye karar vermem ise çocuk istedikten sonra oldu.

* Kaç yaşınızdaydınız o zaman?

- 33... Aslında hep çocuk istiyordum, çünkü çocukları çok seviyorum ve iyi bir baba olacağımı biliyordum.

* Neden daha önce bu kararı vermediniz peki?

- Çünkü doğru kadını bulamamıştım.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!