İstanbul’a zengini de fakiri de acımamış

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Florya ve Ataköy sahillini gezmişti, erken saatlerde... ‘Plajları yaza hazırlıyoruz’ dedi.

Önce Yenikapı’daki İSKİ tesislerinde çay içtik. İstanbul’u helikopterle havadan göreceğiz ya... Pilotun yanına arkadaşımız Sefa Özkaya oturdu, rahat fotoğraf çekmek üzere... Biz de Başkan Topbaş’la arkadayız. Rotamız önce Anadolu yakası.

Boğaz’a doğru yönelirken, Balıkhali’ni göstererek, buradan taşıyacaklarını söyledi. ‘Bak’ dedi;

Sultanahmet’e gelen turist otobüsleri için sahilde yapılacak otopark alanını işaret etti. Ahırkapı Feneri ne kadar güzelmiş havadan... Haydarpaşa Limanı bir felaket; binlerce konteyner boşaltılmayı bekliyor. Yanındaki TMO’nun buğday silolarının büyüklüğü yerden farkedilmiyormuş. ‘Haydarpaşa Garı otel oluyor’ diyor. Tüpgeçin tamamlanmasıyla bölgenin İstanbul’a yeni bir kimlik kazandıracağı ortada; acaba kaç yılda biter? Kadıköy Meydanı’nda da yeni düzenleme yapacaklarmış... Fenerbahçe Stadyumunu görünce bir müjde veriyor: ‘Taraftarları, deniz yolu ile Kurbalıdere’den stadyuma indireceğiz.’ Fenerbahçe, Çiftehavuzlar ve Suadiye yöresi mimari bakımdan düzenli, İstanbul yakası gibi değil yüksek yapılar bir ‘modern kent’ görünümünde... Dalan döneminde açılan Kadıköy-Bostancı sahil yolunda yıkıntılar nedir diye soruyoruz. ‘Sahildeki bütün kaçakları yıkıyoruz ya...’ dedi. Mafyanın elinden kurtarılmış... Yeni park düzenlemesinden sonra buralara yapılacak şık çayhane ve büfeleri Büyükşehir’in işleteceğini söylüyor. Dileriz, bu yerler Çamlıca’daki gibi olmaz. Deniz, İstanbul yakası sahillerine göre biraz daha temiz. Ama girilir mi? Çok zor.

Maltepe üzerinden geçerken bir haber daha veriyor:

‘Bu yeşil alanlarda süslemeler yapacağız... Vatandaşın hoş göreceği şeyler, heykel gibi...

Maltepe ve Kartal’ın ön kısmındaki yapılar düzgün ama gerisi çirkin beton yığınları halinde.

- Gene de kötü değil, diyor.

Bir hazır beton fabrikasının üzerinden geçerken ‘Bunun burada ne işi var? Hele kum iskelesinin... Dilovası’na taşıyacağız’, eski Kartal Çimento Fabrikası’nın yeri için de ‘Aktivite, turizm merkezi olacak’ diye ekliyor.

KUŞ CENNETİ LAGÜN GÖLÜ

Tuzla
balık gölü diye biliriz... Ama bugünkü adı Kamil Akkuş (Lagün) gölü, bir deniz kulağı gibi; med-cezir olaylarından meydana gelen bir göl... Kumluk alanın içinde bir hareketlilik var; kanallar açılıyormuş. Belediye eskiden olduğu gibi burayı yeniden ‘kuş cenneti’ olarak hazırlıyormuş. Bu da ilginç bir proje. Geçmiş yıllarda buradaki kaplıcalardan insanlar sağlık için şifa arardı.

Tuzla Tersanesi gerçekten devasa bir bölge; tam faliyet halinde; tersaneler arı gibi çalışan işçilerle dolu... Ruslar en iyi müşteri sayılıyormuş. Gördüğümüz gemi ve tekneler hangi ünlü devlet adamları ve işadamları için yapılıyor acaba? Tersanenin kapasitesi 2007 sonuna kadar dolu...

Tuzla Piyade Okulu’nun çamları bölgeye nefes aldırırıyor. Ankara yolunun Kuzeyinde geniş bir atış alanı var; ‘göz nefesi’ni açıyor. Burada kimler yedeksubay eğitimini yapmadı ki.. Topbaş ‘Ben de burada askerlik yaptım, Erol Evgin, Tuna Durmaz ve Yavuz Kocamer’le geçirdiğimiz günleri unutamıyorum ‘ diyor.

Atatürk döneminden kalan Çayırova Ziraat Okulu’nun yerinde yeller esiyor; ağaçları yadigar kalmış. Ve Gebze Organize Sanayi Bölgesi... Türkiye’nin en önemli üretim; ihracat-ithalat merkezi. Doğuş Holding’in getirdiği markalar ile Honda ve Suziki’nin araç parklarında binlerce otomobil dikkati çekiyor; yaz sezonunda müşteri bekliyor. ASC sabun, Evyap fabrikaları ve biraz ilerde Ülker’in tesisleri...

‘Gebze, İstanbul’un eşiğidir; bu bölge göçü önlemekte en büyük seti oluşturuyor’
diye kaydediyor Topbaş...

Formula 1 alanına yönelirken; çirkin kaçak yapılar hemen dikkat çekiyor. Pist bitmiş; tribünlerde daha iş var; ağaçlandırma ve yeşillendirme için büyük bir faaliyet görülüyor.

KAÇAK-İMARSIZ YAPILAR

Ömerli Barajı’
nın kolları görülmeye başlıyor. Topbaş’ın yüzü bir anda geriliyor:

‘Çoğu imara aykırı, kaçak yapı. Kendi arazisi olsa bile bu kadar çirkin villa yapılır mı?

İstanbul pek yağışlı bir bölge değil; bu alanlar boş kalacak ki yağmur suları süzüle süzüle Ömerli’ye kirlenmeden aksın. Helikopterde sağımızda Akfırat, bir ara gazetelerde yer alan ‘Edeb Cumhuri Yapı Kooperatif’nin kurucusu ve ‘15 karılı sahte şeyh’in bulunduğu belde... Solda da Orhanlı beldesi ve Sabiha Gökçen Havalimanı.. Formula 1’in açılışını bekliyor. Orman içinde ‘Maden ruhsatı’ ile çalıştırılan iki taşocağı çürük diş ovuğu gibi sırıtıyor. Az ilerde Alemdağ; orman içine bu kadar villa nasıl yapıldı acaba? Başkan bile şaşırırken ilginç bir saptama yapıyor:

‘Zengini de, fakiri İstanbul’u yağmalamış, mahfetmiş...’

Topbaş’tan, kaçak 5 villaya yıkım emri

Beykoz Çayırbaşı’nda, 28 Şubat döneminin ünlü ismi ‘Cübbeli Ahmet Hoca’nın külliyesi; bugün ne olacak belli değil... Ne yapılacağı konusunda henüz karar verilmemiş... Beykoz yöresindeki konakları işaret ederken ‘İsmet Acar, Hazan Ekinci ve Atanur Oğuz’un hediyesidir İstanbul’a’ diyor gülerekten... Avrupa yakasına geçiyoruz; Koç Üniversitesi bir abide gibi; Kilyos sahilleri inanılmaz bakımsız ve kirli.. Boğaz çıkışında belki 50 tanker ve şilep var; Boğaz’dan güvenli radarlı geçiş için sıra bekliyorlar. Arıköy Sitesi’nin sahili geçmişte Yeşilçam’ın doğal platosu idi; ‘Arap’lı’ ‘çöllü’ sahneler az çekilmedi burada.

O ne, başkan eliyle aşağısını gösteriyor. Kemer Contray mi burası? Evet, beş villanın çatıları kapatılmak üzere... Kadir Topbaş ‘Ormanın içine hálá giriyorlar. Ormandan golf sahası olarak kiralıyorlar, sonra da villa bile yapıp satıyorlar. Karadeniz sahiline kadar gidecekler galiba... Ama yağma yok’ diyor. Ne tasadüf değil mi?

(Helikopterle Yenikapı’ya döndüğümüzde bir yerlere telefon ediyor, direktifler veriyor. Bize de ‘Şu an tespitleri yaptırdım, tarif ettim, ve yıkın emrini verdim. Bunlara göz yumamam’ diyor.)

Daha sonra 2. etap Trakya.


İmar Kanunu’nda düzeltilmesi gerekenler

YENİ İmar Kanunu Tasarısı’nın vatandaş yararına düzeltilmesi gerekmektedir. Meslekte 45 yılını tamamlamış bir inşaat yüksek mühendisi olarak aşağıdaki hususları özetleyerek kamuoyuna sunmak istiyorum:

1- Tasarının genel gerekçesinde (s:3) kurumlar arası yetki kargaşasının düzeltilmesinin amaçlandığı belirtilmektedir. Kentlerde yetki kargaşası ve gecikme Kültür Bakanlığı’na bağlı Koruma Kurullarıyla, Belediye İmar Müdürlükleri arasında olmaktadır. Bunun çözümü, her türlü tescilli yapıların ve SİT alanlarının tespiti işinin Koruma Kurullarına, buralardaki inşaat, tesisat, onarım, bakım ve tamir için gerekli ruhsat ve denetim işlerinin esas işi imar olan Belediye ve Bayındırlık Müdürlükleri’ne bırakılması ile sağlanır. Böylece vatandaş tek idare ile işini halledebilir.

2- Tasarının 14, 15 ve 26. maddelerinde belediyelere kiraların tespiti yetkisi verilmektedir. Serbest piyasa ekonomisine ters olan bu yetki karaborsayı teşvik edebilir, inşaatları durdurur kanaatindeyim.

3- Tasarının 16. ve 18. maddelerinde imar planında resmi yapılar için ayrılmış yerlerde inşaat yapılamaz denmektedir. Netice olarak bu kısıtlamanın bir süresi olması gerekir. Vatandaşın malının sonsuza kadar bağlanması adil olmayacaktır.

Ayrıca gene 16. maddede belediyelerin yol açarken veya bir yolu genişletirken yolun her iki yanında 40 m. daha fazladan istimlak edebileceğini yazmaktadır. Bu işlem her yönüyle İstimlak Kanunu’nun prensiplerine aykırıdır. Zira istimlak edilenin gayesine uygun kullanılması gerekmektedir.

4- Tasarının 36. maddesinde, ruhsatın müddeti içinde bir kısmı tamamlanıp iskana açılmış binalarda, imar planı değişmemiş dahi olsa ruhsat yenilenirken yeni mevzuat geçerli olur denmektedir. Statik hesap kabullerinin sık sık değiştiği malumdur. Bu hüküm parası olup inşaatını tamamlayan vatandaşla parasına göre inşaatını kat kat yapabilen vatandaş arasında eşitsizlik yaratacaktır. Ayrıca bu madde ile vatandaş binasının bir dairesinin kullanma tarzını değiştiremeyecek duruma da gelmektedir.

5- Bu tasarıda 10 yıl hapis cezaları ön görülmekte, hapis cezalarının paraya çevrilmesi veya tecili kaldırılmaktadır. Eski kanunda meslekten men ve para cezaları vardı. Böylesine cezalar konursa aklı başında insanlar inşaat mühendisliğini yapamaz hale gelebileceklerdir. Zira her vidası ileri teknoloji ile monte edilmiş uzay mekiği bile yükselirken havada infilak etmiştir. İmalat bir ekip işi olup, her zaman risk vardır ve cezası bu kadar ağır olmamalıdır.

Sunal ERDEM

İnşaat Y. Mühendisi


İtalya’nın kazığı

THY ile dün Milano’dan döndükten sonra Atatürk Havalimanı’ndan arayan bir okurumuz telefonda, ‘İtalyan Büyükelçiliği’ne sesleniyorum, diyerek şöyle devam ediyor:

‘Ülkenize yaptığımız turistik gezide Türkiye’ye karşı ayrımcılık yaptığınızı fark ettik.

Gelirken, aldığımız ufak-tefek şeyler için havaalanında taks denilen vergi iadesini alırken Euro yerine dolar ve paund cinsinden ödeme yapıldı. İtirazımız dikkate alınmadı. Siz AB üyesi olduğunuza göre niye Euro verilmiyor? Anlaşılan parite farkından kazanmak isteniyor.

Ülkenize alışverişe çok sayıda Türk’ün gittiği göz önüne alınırsa, bu uygulama dostluğa uygun bir davranış değil. Başbakanımız Erdoğan, Tunus gezisinde dostu Başbakan Berlusconi’ye laf ettirmezken, sizin bu ‘kazığınızı’ protesto ediyoruz. Ayrıca taks büroları önünde en az 15 ülkenin dillerinde levhalar varken, Türkçe niye yok?’

İki açıklama

EDİRNE ‘Halkeğitim Merkezi’nde Kuran ziyafeti’ (6.4.2005) başlıklı yazımız üzerine bir açıklama yapan Anadolu Gençlik Dergisi Yazı İşleri Müdürü Ali Özdemir bu organizasyonun Anadolu Gençlik Vakfı’nın değil kendileri tarafından ‘gerekli izinler alınarak’ yapıldığını belirtiyor: ‘Öyle anlaşılıyor ki, size bu haberi ulaştıranlar halkın örf, adet ve geleneklerini yetince tanımıyorlar. Çünkü Trakya halkının yerel giysisi çarşafa benzer bir örtüdür. Kaldı ki, bu programlara başı açık olan hanımefendiler de katılmaktadır. Bu hanımefendiler Kuran’a olan saygılarından dolayı Kuran-ı Kerim okunurken kendi istekleri ile başlarını örtmüşlerdir. Programa bayların dinleyici olarak katılmaması, bayan hafızların kendi talepleridir. Dergimiz, ülkesi ve bayrağına sevdalı bir gençlik yetiştirmeyi hedeflemektedir.’

Açıklama güzel de, bir sürü düğün salonu varken, Milli Eğitim’e bağlı bir salon özellikle neden seçiliyor. Savcılık niye adli soruşturma açtırıyor? Valilikten izin alınırken, neden Kuran okuma dışında yasaklı bir siyasi liderin konuşma yapacağı belirtilmiyor? Niye TBMM’ye soru önergesi veriliyor?

DUMLUPINAR Üniversitesi Rektörü Prof. Güner Önce ‘Hürriyet’e tahammül edemeyen o kafa’ (6.4.2005) başlıklı yazımıza şu açıklamayı yaptı: ‘Üniversitemiz Emet Meslek Yüksekokulu ile ilgili haber üzerine Rektörlüğümüzce derhal gerekli inceleme ve araştırma yapılmıştır. Emet Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre Bilal Şen’in eşinin okula ve derslere kesinlikle türbanlı olarak girmediği anlaşılmıştır.’

Vekil 8 bin muhtar 115 lira

GÖNEN
(Balıkesir) Çınarlı Köyü muhtarı Necati Özyürt maaşlarından şikayet ediyor:

‘115.50 YTL (115 milyon lira) net maaş alan, hiçbir sosyal güvencesi olmayan ve Bağkur’unu bile ödeyemeyecek durumda olan biz muhtarlar 8 bin YTL (8 milyar TL) maaşı beğenmeyen milletvekillerimizin yanında ne yapalım?

Ülkemizde 34.992 köy muhtarı ve 17.405 mahalle muhtarı bulunuyor. Bunlardan 52.397 muhtar üyesi bulunan Türkiye Muhtarlar Federasyonu’nun da ne iş yaptığını bilemiyorum?’

İskandinav ülkelerinde böyle meslekler için 8-12 misli maaş aralığı olurken, bizde bu fark 50-60 misli oluyor. El insaf!

Mesaj panosu

SSK’
nın yeni ilaç uygulamasını şiddetle kınıyorum. Artık SSK emeklisinin de rahat etmesi gerektiğini, kaynakların, bu işçinin primleriyle satın alınmış SSK gayrimenkulleri olabileceğini, her şeyin özelleştirildiği gibi bunların da satılıp, SSK’nın borçlarının ödenebileceğini ve bu şekilde SSK emeklisinin de rahat yüzü görebileceğini ifade etmek istiyorum. Dinlenme ve sosyal tesis namı altındaki her türlü saltanat aracının bir an önce satılıp, bu ülkenin asli unsuru olan emekçilere döndürülmesini istiyorum. Cengiz ÇETİNER

GÜNÜN SÖZÜ

‘Yaşam ölümü tanıyabilmek için verilen izindir.’

(Djuno Barnes)
Yazarın Tüm Yazıları