İşsizlik edebiyatı

YEREL yönetimler ilk günün heyecanını atlattı.

Belediye başkanları işlere soyundu. İlk günlerdeki ziyaretçi akını yerini artık yavaş yavaş plan ve projelere bırakıyor.

Bırakıyor da...

Başta büyük bir dert var. Hem de çok büyük. Aslında sadece yerel yönetimlerin sorunu değil. Türkiye’nin de sorunu. Hatta dünyanın da sorunu:

İşsizlik.

Her gün boyutlarını artıran istihdam sancısı. Yerel yönetimlerin, belediye başkanlarının karşılarında buldukları acı tablo.

Belediye başkanlarının çoğu her gün karşılarında onlarca iş bekleyen insan, onlarca özgeçmiş içeren cv buluyor.

Hatır, gönül, eş, dost.

Bazen "hamili kart yakinimdir" yaklaşımı.

Ama kolay değil.

Binlerce işsize yerel yönetimlerde koltuk bulmak kolay değil.

Belediye başkanlarının birçoğu ile konuştum. Hepsinin dilinde aşağı yukarı aynı sözcükler:

"Çok büyük işsizlik sancısı var. Şu anda özellikle işsizlere iş istemiyle karşılaşıyoruz. Ancak yerel yönetimlerin bu konuda fazla bir şey yapma şansı yok. Üzülüyoruz..."

Gerçek bu.

Sorun yerel yönetimlerin sağa, sola yerleştireceği üç-beş kişiyle çözülecek gibi değil. Olayın devlet boyutu, ekonomi boyutu, tasarruf boyutu var.

Aslında yanlış biraz da, galiba sistemde. Belediye başkanlarının yakınmalarına bu gözle bakmakta yarar var.

Yıllarca "balık veren" bir anlayış egemen olmuş. Oysa çağdaş demokrasilerin yaptığı, "balık tutmayı öğretmek".

Bizde de o günler gelecek mi? Biz de o güzel tabloyu görebilecek miyiz?

Kim bilir!

Ancak siyasi partilere de bu anlamda bir görev düştüğü kesin.

O görev; ekonomik gelişmelere koşut, yerel yönetim projelerine öncülük yapmak.

Galiba geleceğin Türkiye’nin yıldızları da yerel yönetimlerden yetişecek.

Olaya siyasi değil, ekonomik ve politik bakan çağdaş bakış açısı ile.

Türkiye’nin geleceğinde de o tür sinyaller var.

Siyasi parti liderlerinin de çağdaş bir Türkiye için geleceği bu pencereden şekillendirmesinde yarar görülüyor.

EXPO’da Antalya çalımı

İZMİRiçin EXPO rüyası tatsız bitti. Büyük heyecan vardı, istek vardı, ama olmadı. Sen, ben çatışmaları koordinasyonsuzluk, biraz işbilmezlik bir büyük fırsatı elimizden uçurdu.

Aslında İzmir kamuoyunda hala EXPO hayali var. Ama ben şimdiden söyleyeyim; bu iş bitti.

Biz 2015 için hayaller kurarken, o hayaller uçup giderken Antalya 2014 EXPO’sunu alacak gibi. Evet yanlış okumadınız 2014 küçük EXPO’su son dakika golü olmazsa Antalya’nın.

İzmir için bir yeni hayal kırıklığı.

Antalya’nın 2014 için rakibi Zaragoza, teması ise "Çiçek ve çocuk"

Antalya özellikle turizm, tarım ve botanik olgularını işleyecek.

Şu anda devlet kademesi, valilik, sivil inisiyatif 2014 için düğmeye bastı.

Hazırlıklar tam gaz.

Öyle sanıyorum ki 2014 EXPO’suyla Antalya zaten var olan gücünü daha da artıracak.

Antalya Milletvekili Sadık Badak, "En büyük şansımız halkın istemi ve birlik beraberlik" diyor... Bu sözler yoksa İzmir’e taş mı?

Bugün ah, vah demenin anlamı yok.

EXPO İzmir’den kaçtı, Antalya şimdiden yakalamış gibi seviniyor 2014 için.

Eğri oturup doğru düşünecek olan bizleriz galiba!
Yazarın Tüm Yazıları