İsmet Solak: Küsenler... Yücelenler...

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Siyaset hata kabul etmiyor. Bir dönem olumlu puan toplayanlar, son anda öyle yanlışa saplanıyorlar ki, kıpırdadıkça batıyorlar... Şu büyük isimlere bakın! Dostları kahroluyor:

‘‘Bizim Hüsamettin Cindoruk, Yalım Erez ve İsmet Sezgin başları göğe değen devlet adamlarımızdı. Ne hallere düştüler böyle? Değer miydi?’’

Küskünleri izlerken içim yanıyordu. Esat Kıratlıoğlu... Tanıştığımızda kulislerin en genç muhabiriydim. Baba'nın has adamıydı. Çok genç bakan oldu. Enerji Bakanlığı'nın yazgısında ‘gençlik’ iksiri vardı.

İsmet Paşa, bu bakanlığı kurarken çok genç birini atadı: Hüdai Oral... O kabinede başka gençler de vardı: Turan Şahin Tarım, Aliihsan Göğüş Turizm, Bülent Ecevit Çalışma Bakanı olmuştu. Kemal Demir Sağlık Bakanı olacaktı. Ama kendi istemedi. Kıratlıoğlu, bu geleneğin Demirel versiyonuydu.

Son dönemde, eski dostları bana sık sık, ‘‘Hâlâ Meclis'i izliyorsun. Esat Kıratlıoğlu, Nahit Menteşe ve Ali Şevki Erek nasıl olur da Demirel'e karşı Çiller'in yanında yer alır?’’ diye soruyorlardı. Yanıt yoktu, üzülüyordum. Esat Bey, şimdi konuşuyor:

‘‘Daha önceleri yanlış yaptık. Şimdi biz, eşekten düştük. Bu düşüş nasıl can yakar, ancak düşen anlar ve çeken bilir.’’

Yılların yorgunu Kıratlıoğlu... Anılar, film şeridi gibi geçiyor önümden.

* * *

Bugün gensoru oylanacak. Gensoru hükümet düşüren bir mekanizma. Bizim küskünlerin verdiği gensoru ise dillere destan... Ecevit, onlar için nasıl, ‘sivil darbe’ dermiş! Demişse demiş... Kime ne olmuş?

Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu ile sohbet ediyorduk:

‘‘Bu Meclis'e demir kazık çakılmaz. Giden hoş bir seda bırakmalı. Buradan bazıları kızıp küserek ayrılacak, bazıları büyüyüp yücelerek...’’

Görüşmelere geçildi. Kürsüde, CHP'li Altan Öymen konuşuyordu:

‘‘Bu gensoru mantıklı değil, gereksiz, yersiz ve anlamsız bir gensoru.’’

Bostancıoğlu haklıydı: ‘‘Bazıları küserek gidiyor, bazıları yüceliyor.’’

Öymen'in sözlerinde kendi tepkilerimi de alt alta koyuyordum:

‘‘Bu dönemin sırtında, yolsuzluklar için açılan soruşturma komisyonları ve karşılıklı aklamalar vardır. Önce RP, Çiller hakkında çok ağır ithamlar yaptı. Sonra ortak olunca akladı. Aynı önergeleri ANAP, Çiller için verdi. DYP de Mesut Yılmaz için aynı doğrultuda suçlamalar yaptı. Sonra iki taraf birbirini akladılar. Bunun altından kalkamazsınız, halka anlatamazsınız.’’

DSP'li Necati Albay ile ANAP'lı Şükrü Yürür'ün başkanlığını yaptıkları iki komisyonda Yılmaz ve Topçu için Yüce Divan'a sevk kararları alındı. Raporlar üç aydan beri ortada yok. Kim küçüldü? Kim yüceldi?

Dün Meclis'teki kavgayı izlediniz mi? Seçimin ertelenmesi için düşülen bu yanlışlık, kime ne getirecek? İki gün sonra gümrüklerde oy verme işlemleri başlıyor. Bunu Fazilet de biliyor, Cindoruk da... Peki, bu kavga ne? Halkın gözünde Meclis'i küçültmenin anlamı var mı?

Bu dönem bitecek... Ama Büyük Meclis ilelebet orada açık kalacak. Hikmet Çetin, baştan yanlış yaptı. En başından. Mümtaz Hoca'yı da anlayamıyorum. Gördüklerime inanamıyorum. Biz bu insanları yanlış mı tanıyıp bağlandık?

* * *

Dün, NTV'de Esen Ünür ile sohbet ettik. Dört yıl sonunda ABD'den döndü. Star Gazetesi'nde köşe yazarlığına başladı:

‘‘İran'ın Şah dönemini de gördüm, Humeyni'nin dönüşü ve sonrasını da. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet yıkılmaz ve bu ülkeye asla şerait gelmez.’’

Aynen katılıyorum. Ama, FP çırpınıyor. Başsavcı Vural Savaş'ı yok etmek için her yolu deniyorlar. Yekta Güngör Özden'e de böyle saldırıyorlardı.

Bir okurum arayıp, ‘‘Başsavcı'ya yapılan saldırıyı lanetliyorum’’ dedi. Özden ve Savaş için ‘kahramanlarımız’ diye bahsetti. İşte olay buydu.

Bu ülkeyi bölemediler. Laik cumhuriyeti de asla deviremeyecekler.



Yazarın Tüm Yazıları