İsmet Solak: Karadayı Paşa'nın telefonu

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Eski MHP Yozgat Senatörü Servet Bora ile NTV'de yaptığımız söyleşinin hemen ardından, eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın aradığını öğrendim. O an, bağlantı kuramadık.

Pamukkale dönüşünde görüşebildik:

- Sayın Bora ile yapılan Ankara Kulisi'nden son derece mutlu oldum. Çok aklı başında bir insan. Sizin de yönetiminiz gayet iyi. Önemli noktalara parmak basıyorsunuz. O bakımdan tebrik edeyim, dedim.

Büyük onur; bana dünyayı bahşetseler, bu övgünün yerini alamazdı:

- Bugünkü Türkiye'nin geldiği nokta nereden başlamıştır? Onu gayet iyi gösterdiniz. Ben de böyle bir söyleşiden sonra ilk defa telefon açıyorum. Tebriklerimi, teşekkürlerimi sunuyorum. Son derece mutlu oldum.

Servet Bey'i tanımıyordu. Ama konuşmasını, 'çok iyi bulduğunu' vurguladı:

- Bu konuşmalara ülkenin ihtiyacı var. Çünkü, bazı konular kayboluyor. Bu memleket bizim. Üzerinde durmamız lazım. Tabii bazı şeyler söylenmiyor, gözü kapalı aktivite ve gölge boksu sürüyor. Ama gerçekleri bilmek halkın da hakkı. O bakımdan çok duygulandım.

Servet Bora ile Merve Kavakçı'nın yarattığı yemin krizinden sonra, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yazdığı tarihi mektubu konuştuk.

Bora, bu mektubu gelecek nesillere aktarmak amacıyla TBMM Kütüphanesi'ne vermişti. Bir eski parlamanter kuliste beni uyarmıştı:

- Mektubu mutlaka okuyun. Çok ilginizi çekecektir, buna inanıyorum!

Okuyunca etkilendim. Ekleriyle 20 sayfadan fazlaydı.

Servet Bora'yı arayıp buldum. Programa çıkması için ikna ettim. Yayından sonra çok arayan oldu. Ama, Karadayı Paşa'nın telefonu müstesnaydı:

- Sayın Bora'dan mektubun bir nüshasını rica etmiştim. Biraz önce geldi. Henüz zarfı açıp okumadım, ama kendisine yeniden teşekkür ettim.

Karadayı Paşa, diplomatik bir üslupla uyarıyordu:

- Ülkenin bazı konuları, siyasi arenada konuşulmuyor. Ama bu gerçekleri halkın bilmesi lazım. Türkiye nereden nereye gelmiş. Bazı sıkıntılar var. Bu sıkıntıların kaynağı nedir? Onu bulmak lazım. Kaynağa inmedikten sonra, her şey bu sıkıntıların devam edeceği anlamına gelir. O bakımdan gerçekten mutlu oldum. Sayın Bora'ya teşekkür ettim, size de teşekkür ediyorum.

Karadayı, başarı dileklerini birkaç kez yineledikten sonra, ‘‘Bundan sonra sizi sık sık dinleme ihtiyacını duyuyorum. Bir-iki sefer izlemiştim. Ancak, o konuşmadan sonra daha ağırlıklı şeylere temas edeceğinizi tahmin ediyorum’’ dedi.

Karadayı Paşa'nın, ‘‘Sizin kökeniniz de asker galiba?’’ diye sormasıyla heyecanım daha da arttı:

- Evet Paşam, ben eski Harbiyeliyim. 20-21 Mayıs 1963 tarihli olaydan sonra Harbiye'den ayrılan 1459 öğrenciden biriyim.

O günleri andığımızda bizler çabuk etkileniriz ve duygulanırız. Dolup dolup taşarız. Genelkurmay Başkanlığı yapan bir komutandan gelecek bir söz, bir anda bizleri bulutlara taşır. Gururla coşarız:

- O devreler çok başarılıydı. Sivil hayatta karşılaşıyorum. Geçenlerde kokteylde yine bir arkadaşınızla karşılaştım. O devrenin gençleri gerçekten son derece başarılı oldular.

Bu cümleler, aynı anda can defterimize yazılır:

- Büyük kaybımız olmuş ordu olarak, silahlı kuvvetler olarak.

Teşekkür edecektim. Sesim çıkmadı. Boğazıma yumruk gibi bir şey tıkandı. Ben değil, 1459 eski Harbiyeli'den kim olsa, benim gibi tutulur kalırdı:

- Başarılarınızın devamını diliyorum.

Tüm eski Harbiyeliler adına, ‘‘Sağolun Paşam’’ diyebildim.

Yazarın Tüm Yazıları