‘İsmet hakkı’: Ayrıcalıklı kadına ayrıcalıklı boşanma

Cumhuriyet öncesinde sadece hanedan mensubu kadınlara tanınan ve eşlerini derhal boşamalarını sağlayan "ismet hakkı" denen bir hak vardı.

Medeni Kanun'daki son değişiklikler, bana eski zamanların bazı özel evlilik sözleşmelerinde geçen ve bugün pek bilinmeyen bir hukuki kavramı, ‘‘ismet hakkı’’nı hatırlattı: Bu, sadece hanedan mensubu olan kadınlara tanınan ve kocalarını istedikleri an boşayabilmelerini sağlayan bir haktı. Cumhuriyet öncesinde karısı tarafından ‘‘ismet hakkı’’ kullanılarak boşanan son erkek, Başbakan Bülent Ecevit'in büyük eniştesi İsmail Hakkı Bey'di. Sultan Vahideddin'in kızı Ulviye Sultan'la evli olan İsmail Hakkı Bey, karısı tarafından 1922'nin 22 Haziran'ında ‘‘ismet hakkı’’yla boşandı, sonra

Bülent Ecevit'in büyük teyzesi Ferhunde Hanım ile evlendi.

Medeni Kanun'da senelerdir tartışılan, beklenen ve hayal edilen değişikliği nihayet yapabildik. Erkek artık aileye reislik edemeyecek, kadınla erkek arasında hukuki üstünlük farkı kalmayacak, meselá kadın çalışmak için erkeğin iznine ihtiyaç hissetmeyecek ve en önemlisi bundan böyle uygulanacak olan yeni mal rejimiyle kadınla erkek birbirlerinin malına ortak oluverecek.

BU İŞ, CİNAYETE GİDER

Ben, bu kanunun son derece başarılı bir şekilde uygulanacağından eminim. Meselá Anadolu'nun bazı bölgelerinde, sokakta erkeğinin hálá üç adım gerisinden yürüyen kadınlarımız kalkıp ‘‘Gayrı kanun var... Altı öküzün üçünü ben alıyorum, bu tarlanın yarısına elkoyuyorum ve meydandaki kahvenin karşısında yarın bir birahane açıyorum’’ deyince kocaları boyun bükecekler: ‘‘Tabii garı, kanun var gayrı, buyur al!’’

Gazetelerde çıkacak olan ‘‘Medeni Kanun Cinayeti’’ haberlerinin başlıklarını şimdiden görür gibiyim...

Medeni Kanun'daki bu değişiklikler, bizde eski zamanlarda uygulanan ama şimdilerde pek kimselerin bilmediği bir hukuki kavramı hatırlattı: ‘‘İsmet hakkı’’nı.

Evlilikte dini nikáhın uygulandığı eski devirlerde boşanma hakkı kocaya aitti.

Gerçi evliliği ıstıraba dönmüş olan olan kadının kadıya gidip ‘‘Bu herif beni öldürecek kadı efendi, ayağını öpeyim boşa boşa beni’’ dediği zamanlar da vardı ama böyle bir talep o dönemin şartlarında pek kolay değildi, üstelik çok söz getirirdi ve daha da önemlisi kadının böyle bir işe kalkışması için mangal gibi yürek sahibi olması lázımdı.

SULTANSAN BOŞAYABİLİRSİN

Neticede, boşanmada ipleri gene erkek elinde tutmadaysa da bazı durumlarda kadının da kocasını boşamasına izin verilir ve buna ‘‘ismet hakkı’’ denirdi.

Ama her kadın ‘‘ismet hakkı’’nı öyle kolayca elde edemezdi. Bu hakkı alabilmesi için bazı şartları taşıması gerekirdi ve şartların başında kadının hanedan mensubu, yani ‘‘sultan’’ olması gelirdi. ‘‘İsmet hakkı’’ kavramı, hanedan mensubu olan sultan ve hanımsultanların kocaları tarafından birdenbire boşanmaları halinde ortaya hoş olmayan durumların çıkmasını önlemek maksadıyla icad edilmişti ve damada senet imzalatırcasına kabul ettirilirdi.

SENETLE YAPILAN EVLİLİK

O devirlerde, nikah sırasında hazırlanan evlilik mukavelelerinde ‘‘mihr’’ denilen unsurun yeralması şarttı. Mihr, basit bir ifadeyle ‘‘kadının kocası tarafından boşanması halinde alacağı tazminat’’ demekti.

Ama nikáhı kıyılan kadın sıradan biri değil de hanedan mensubuysa ‘‘mihr’’ hükümlerinin yanına mutlaka ‘‘ismet hakkı’’ da yazılır ve mukavele damad adına tasdik eden şahitlere de imzalatılırdı. Anlayacağınız, sultan efendi kocasını istediği zaman boşayabilme hakkını elinde tutuyor ve damad paşayı boşadığı anda üstüne üstlük bir de yüklü tazminat alıyordu. ‘‘İsmet hakkı’’, Osmanlı döneminde asırlar boyunca kullanıldı ve sahip olduğu bu hakka dayanarak kocasını boşayan hanedan mensubu son kadın ise, Osmanlılar'ın son hükümdarı Sultan Vahideddin'in kızı Ulviye Sultan oldu. Ulviye Sultan, kocası İsmail Hakkı Bey'i 1922 Haziran'ında ‘‘ismet hakkı’’nı kullanarak boşadı.

NAZLI HANIM’IN TEYZESİ

Tanımayanlar ve bilmeyenler için İsmail Hakkı Bey hakkında biraz bilgi vereyim: Sultan'la evliliğinden doğan kızı, Kuşadası'ndaki meşhur Kısmet Oteli'ni işleten ve geçen sene vefat eden Hümeyra Özbaş ‘‘Hanımsultan’’dı. İsmail Hakkı Bey, aynı zamanda Başbakan Bülent Ecevit'in büyük eniştesi olurdu. Vahideddin'in kızı Ulviye Sultan tarafından boşanmasından sonra ikinci defa evlenmişti ve yeni eşi Ferhunde Hanım, Bülent Ecevit'in annesi rahmetli ressam Nazlı Hanım'ın teyzesiydi. Dolayısıyla Sultan Vahideddin'in torunu Hümeyra Hanımsultan'la Bülent Ecevit arasında uzak bir ‘‘üvey kuzen’’ olma durumu vardı.

Boşandığını cephede öğrendi

Ulviye Sultan, Osmanlılar'ın son hükümdarı Sultan Vahideddin'in büyük kızıydı.

Vahideddin henüz tahta geçmediği sırada, kızı Ulviye'yi Dolmabahçe Sarayı'nda, 1914'ün 12 Kasım'ında, imparatorluğun Londra Büyükelçisi Tevfik Paşa'nın Alman askeri akademisinden mezun oğlu İsmail Hakkı Bey ile evlendirdi. Daha önceleri sadrazamlık yani başbakanlık yapmış olan Tevfik Paşa bu makama sonraki senelerde yeniden gelecek ve imparatorluğun son sadrazamı olacaktı.

Ulviye Sultan ile İsmail Hakkı Bey'in nikáhını Şeyhülislam Hayri Efendi kıydı. Damadın vekilliğini Sultan Reşad'ın başyaveri Salih Bey, Sultan'ınkini Başmabeynci Mehmed Tevfik Efendi yapmış, Mefruşat Müdürü Akif ve mabeyn kátibi Şevki Beyler erkek tarafının; mabeyn doktoru Ahmed Reşad Bey'le sarayın ikinci kahvecisi Abdülhadi Efendi de kız tarafının şahidi olmuştu. Gelinin ‘‘mihr’’i, 1001 kese altındı. Nikáh sözleşmesinde Ulviye Sultan'ın ‘‘ismet’’ yani kocasını boşama hakkına sahip olduğu açıkça yazılıydı.

Çiftin, 1917'de Hümeyra adını verdikleri bir kızları doğdu. O sırada Sultan Vahideddin tahta geçmiş, İsmail Hakkı Bey ‘‘dámád-ı şehriyari’’ yani hükümdar damadı olmuştu.

Ama evlilikleri pek iyi gitmedi. İsmail Hakkı Bey, İstiklál Harbi sırasında gizlice Anadolu'ya geçti ve karısı Ulviye Sultan'ı gidişinden haberdar etmedi. Bu arada bir de hata yaptı: Karısına bir ‘‘boş káğıdı’’ yolladı, yani ‘‘Boşandık’’ dedi ama bu hakkın Ulviye Sultan'da olduğunu unutmuştu ve gönderdiği ‘‘boş káğıdı’’ geçersizdi.

Ulviye Sultan, her nedense beş ay bekledi ve kocasını bu beş ayın sonunda, 22 Haziran 1922 sabahı ‘‘ismet hakkı’’nı kullanarak bu defa kendisi boşadı. Boşanmada şahitlerle beraber zamanın şeyhülislamı Mehmed Nuri Efendi de hazır bulunacak, karar gazetelerde de yayınlanacaktı.

İsmail Hakkı Bey, daha sonra yayınladığı hatıralarında karısı tarafından boşandığını haftalar sonra cephede, Gönen'in Yunan birliklerinden geri alınışı sırasında okuduğu eski bir gazeteden öğrendiğini ve arkadaşlarının ‘‘Hiç üzülme. Çok kızlarımız, güzel kızlarımız var, gene evlenirsin’’ dediklerini yazacaktı.

Evlendi, hayatını Bülent Ecevit'in annesinin teyzesi Ferhunde Hanım'la birleştirdi ve 1977'de vefat etti. Ama Ulviye Sultan eski kocasını hiçbir zaman affetmedi. Sonraki senelerde aynı yerlerde tesadüfen de olsa defalarca bulunmalarına rağmen yüzyüze gelmemek için çaba gösterdi. Hayata 1967'de veda eden Ulviye Sultan, kocasının ikinci hanımı Ferhunde Hanım'la dostluk bile etti ama İsmail Hakkı Bey hakkında ‘‘Onu asla affetmem. Ben yatağımda, kızım beşikte uyurken kaçar gibi gidişini asla affedemem’’ diyordu.
Yazarın Tüm Yazıları