İslamcı düşünce

MISIR’da Minya kentindeki darbe mahkemesi birkaç saatlik iki duruşmada İhvan yanlısı 529 sanığa idam cezası verdi! Korkunç...

Haberin Devamı

Yargılamalar devam ediyor. Seçilmiş ve darbeyle devrilmiş Cumhurbaşkanı Mursi ve arkadaşları Kahire’de yargılanıyorlar.
Bütün duruşmalardan vahşi kararlar çıkması bekleniyor.
Mısır’daki bu yargı rezaletinden hareketle, İslamcı düşüncedeki hukuk sorunsalı üzerinde duracağım.

HUKUK VE FACEBOOK

İhvan ileri gelenlerinden Sayyaf Cemal’in Reuters’e yaptığı açıklama şöyle:
“İki duruşmada 529 kişinin idama mahkûm edilmesinin uluslararası standartlara uygun olduğunu hiçbir mantık kabul edemez!”
Dikkat, “uluslararası standartlar”dan, yani modern, evrensel hukuktan bahsediyor. Bu noktada İslamcıların “fıkıh”la çağımızda herkesin ihtiyacı olan “uluslararası hukuk standartları” üzerine derin derin düşünmesi, tartışması, yeni görüşler geliştirmesi gerekmiyor mu?!
İkincisi, Mursi’nin bakanlarından Muhammed Mahsub, kendisine ait Facebook hesabından, “Bu karar adaletin idam edilmesidir” diye dünyaya mesaj gönderdi; çok haklı.
Dikkat, Facebook’tan mesaj veriyor. Twitter da olabilirdi! Öyle bir çağdayız ki, sosyal medya olacaksa, “hürriyet” kavramının da “uluslararası standartlarda” olması kaçınılmazdır. Öyleyse, İslamcı düşüncede devlet “hürriyet” kavramının tanımını fıkıhtan mı alacak, evrensel standartlardan mı?

KARAMAN HOCA

Bu konularda akla gelen ilk isimlerden biri Prof. Hayrettin Karaman’dır. Bütün kitaplarını okudum. Fıkıhta bulunmayan bazı kavramları Roma hukukundan ve modern hukuktan alarak fıkıh doktrinine eklemiştir; kamu ve özel hukuk ayrımı gibi, tüzel kişilik gibi... Sayın Karaman’ın bu “içtihadi”, yenilikçi yönü son derece değerlidir.
Fakat son yıllarda “savunmacı” bir duyguyla hareket ediyor. Zamanımız için “İslam devleti, İslami demokrasi, Tek İslam” gibi kavramları savunuyor; hukuki ve sosyolojik içeriği doldurulmamış kavramlar... Kişiler elbette fıkıh ilkelerine göre hayat tarzını seçebilirler, fakat devletin dayanağı “fıkıh” mı, “evrensel standartlar” mı olacak, temel mesele budur!
Mısır ve Tunus anayasaları çok değerli iki tecrübedir: Tunus’ta İslami Nahda hareketi laiklerle uzlaştı, modern hukuk ve hürriyet kavramlarını içeren bir anayasa yaptılar. Mısır’da ise İhvan “uzlaşmaz” davrandı... Sonuç feci oldu.
Bu büyük tecrübeden alınacak dersleri Sayın Karaman’ın kaleminden okumak isterdim, ilgilenmedi. Keşke siyasi konulara değil, bu temel hukuki konulara daha çok önem verseydi. Şunu kabul edecektir sanırım: Bu konular çağımızda İslam düşüncesinin önündeki çok büyük sorunlardır; modernleşmeye kapıyı kapatarak eski kalıplarla çözülemez.

POLİTİKAYA SAPLANMAK

Yine de ‘değişim’ kanunu işliyor. Muhterem Prof. Ali Bardakoğlu’nun hukuk ve demokrasi hakkındaki fikirleri fevkalade aydınlatıcıdır. Basında Ali Bulaç her zaman bu sorunları düşündü, yazdı, tartıştı. Hukukçu Sibel Eraslan İslam düşüncesinin önündeki bu sorunları akademik ve edebi bir dille analiz ediyor. Akif Emre’nin yazılarını da örnek gösterebilirim. Başka bazı isimler de var.
Fakat genelde İslamcı kalemler siyasi kavgaya odaklanmış görünüyor; her şeye siyasi gözle bakıyorlar. Halbuki mesela “kuvvetler ayrılığı” gibi evrensel bir hukuk kuralı, 2010 referandumunda iyi, şimdi kötü olabilir mi?!
Şu bir gerçektir; fazla politizasyon düşünceyi kısırlaştırır. On beş asırlık tarihinde İslam’ın ilk defa kentli orta sınıfla, kadın hareketiyle, seküler eğitimle, yoğun piyasa ekonomisiyle karşılaştığı çağımızda, büyük düşünceler gerekirken, çatışmacı politizasyona saplanmak İslam düşüncesi için bir talihsizliktir.

Yazarın Tüm Yazıları