İslam hoşgürü dini

Güncelleme Tarihi:

İslam hoşgürü dini
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2016 23:48

KOÇ Holding ile 1846 yılında kurulmuş olan dünyanın en büyük müze ve araştırma enstitüsü Smithsonian Vakfı arasında 2005 yılında imzalanan ve Türk kültürünü dünyaya tanıtmak için işbirliğini içeren anlaşma kapsamında ‘Kuran-ı Kerim Sanatı: Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nden Hazineler’ adıyla düzenlenen serginin açılış galası, önceki akşam Washington’daki Smithsonian Castle’da gerçekleşti.

Haberin Devamı

Doğan Grubu ve THY’nin de sponsorları arasında bulunduğu serginin galasına Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, Yönetim Kurulu Üyesi Caroline Koç, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt, Washington Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Tugay Tuncer, TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin, Smithsonian Genel Sekreteri David Skorton, serginin Baş Küratörü ve Smithsonian’ın İslam Sanatı Küratörü Massumeh Farhad, Johns Hopkins Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler Dekanı Vali Nasr ve dünyanın dört bir yanından çok sayıda davetli katıldı. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, gala yemeğinde yaptığı konuşmada İslamofobinin tüm dünyada yaygınlaştığına, ABD’deki başkanlık seçimlerinde dahi bu retoriğin kullanıldığına dikkat çekti. Koç, bu tavrın yabancılaştırmayı, nefreti ve sığ milliyetçiliği körüklerken, zaten bunu hedefleyen aktörlerin emellerine de hizmet ettiğini söyledi.

ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK VE DEMOKRASİ
İslam’ın hoşgörü dini olduğunun ve tüm semavi dinler gibi insani değerleri, sevgiyi, birliği yücelttiğinin altını çizen Ali Koç, “Maalesef bugün Müslümanlığın Batı’daki algılanışı bu hümanizm ve hoşgörü anlayışından çok uzak. İslam dininin ve 1.7 milyar Müslüman’ın terörle ve şiddetle bağdaştırılmaya çalışılması elbette bizleri hem üzüyor hem de kaygılandırıyor. Hayatımıza ayrımcılığı, çağdışılığı ve şiddeti getiren dinler değil; dinlerin bilerek ya da bilmeyerek yanlış referanslarla yorumlanması ve politik emeller için kullanılmasıdır. Dinin siyasileştirilmesi, dinlerin birleştirici özünün kaybolmasına neden olmaktadır. Küresel barışı, istikrarı ve refahı korumak istiyorsak çokkültürlülük, çoğulculuk, demokrasi, kapsayıcılık ve temel insan hakları tüm toplumlar için tartışmasız değerler olmalıdır.”

Ali Koç konuşmasında, “Artan gelir adaletsizliği, çözüm bulunamayan işsizlik, toplumlarda bazı kesimlerin kendilerini arkada bırakılmış ve kaybetmiş hissetmeleri, Ortadoğu’da yayılmaya devam eden ateş, mültecilerin yaşadığı insanlık dramı, masum insanları hedef alan büyük terör saldırıları” gibi uzun süredir gündemde olan konuların tüm dünyanın ortak sorunu olduğuna dikkat çekti. Ali Koç sözlerini şöyle sürdürdü: “Çözüm yabancılaştırma değil, birleştiriciliktir. Politikacılar tarihin doğru tarafında olmak istiyorlar, ancak bu taraf her zaman bilgeliğin, sağduyunun, hümanizmin ya da barışın tarafı olmuyor. Hepimiz Orta Amerika, Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Afrika ve Güneydoğu Asya’da rejim değiştirme amacıyla yapılan yıkıcı girişimlerin uzun tarihini biliyoruz. Tabii ki bir bölgenin çöküşü dış güçlere atfedilemez.”

Ali Koç, Batı’nın da bugün karşılaştığımız düğümlerde bir suç payı olduğunu söyledi: “Batı dünyası realpolitik adı altında sıklıkla ‘kötünün iyisini’ seçmeyi tercih ediyor. Ancak bu kısa vadeli bakış açısıyla elde edilen geçici kazanımlar, açılan uzun vadeli yaraların yanında çok küçük kalıyor.”

Geçen yıl, “Gerçek sorun kapitalizm” diyen ve bu sözleri tartışılan Ali Koç, bu kez de Komünist Parti kurucularından Antonio Gramsci’ye atıfta bulundu. “İçinden geçtiğimiz dönemi tek bir cümleyle ifade etmek istersek; en uygunu ünlü İtalyan siyasetçi ve düşünür Antonio Gramsci’ye ait şu sözler olacak: ‘Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor; şimdi canavarlar zamanı.”

Ali Koç, Mustafa Kemal Atatürk’ün İslam kültürü açısından önemine de değinerek, “Bu büyük lider, çağdaş evrensel değerlere dayanan, barışı ve adaleti temel alan bir vizyon ile İslam kültürünü, laik ve demokratik bir potada bütünleştirerek, güçlü bir ekonomik ve toplumsal kalkınma modeli inşa etmeyi başarmıştır” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!