Islak siyasetin ıslık sesleri

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

DSP Kurultayı'na gecikmeli de olsa gidecektim. NTV'de canlı yayından çıkınca hemen hareket ettim. Esenboğa yakınındaki büyük salona ulaşmak pazar günleri en çok yarım saat çekerdi. Ne mümkün! Salona on kilometre kala yola dizilen otobüslerle karşılaştık. Trafik felç. Git geçebilirsen. Yol açılır sanırken, ön haber için gazeteye dönen bizim ekiple karşılaştık:

‘‘Abi vazgeç... Salona ulaşsan bile Ecevit'in konuşması bitmiş olur.’’

DSP Kurultayı'nda Ecevit'i dinleyemedikten sonra geriye ne kalır ki! Birkaç tanıdık yüz, eski dostlarla sohbet. İstifa edenlere tepki, Baykal'a öfke; biraz sitem, biraz da özlem. Ecevit'in yazılı konuşma metnini okuya okuya geri döndüm. Bülent Bey, merak ettiğim bazı konulara değinmiş:

‘‘Şimdi iktidardayız, iktidarın temel direğiyiz...’’

Yıllardır, ‘‘Elini taşın altına sokmuyor, korkuyor’’ yolundaki eleştiri ve suçlamalara yanıt. ‘‘Meclis'te azalsak da toplumda çoğalıyoruz’’ diyor. Bu da, ‘‘Siyasette dağıtmak değil, tutmak ve toplayıcı olmak önemlidir’’ diyenlerin kısmeti! Bülent Bey, iki gün önceki kısa sohbetimizde, ‘‘Sorunlu kurultay olacağını sanmıyorum’’ demişti. Üstelik gergin değil, çok sakindi. Kendilerine, ‘Çile Çiçekleri’ adını veren Erdal Kesebir ve arkadaşlarını da çözmüştü: ‘‘Tek başına kaldı. Yürütme Komitesi'ndekiler ayrıldı.’’

1992 yılını hatırladım. Meclis'e giren yedi DSP'linin dördü, CHP yeniden açılırken ayrılmıştı. Edirne Milletvekili Hasan Basri Eler, Keşan örgütünün Erdal Kesebir yüzünden alınmasıyla Ecevit'ten kopmuştu. Hem Bülent Bey'e, hem Rahşan Hanım'a, ‘‘Yapmayın, etmeyin’’ diye yalvarıp ricalarda bulunmuştu. O Kesebir, şimdi DSP örgütlerinden alınanlara öncülük yapıyor. Edirne merkez, Lüleburgaz, Tekirdağ, Meriç örgütlerini de silip süpürmüştü. Şimdi, DSP'yi bilmiyor, tanımıyor gibi davranmasını kendi yöresi bile benimsemiyor.

DSP, Ecevit'in partisi... Ecevit, sevin sevmeyin, yüzde 10 oy. Örgüt sorunu her zaman vardı. Kesebir'den önce de, Kesebir döneminde de... Bundan sonra da olacak. Çünkü, bu uygulama yerleşti. Rahşan Hanım karar verdi mi, o iş biter. Ve bu, böyle geldi böyle gider. Çok sabırlı bir DSP kurucusu, ‘‘Buna kafayı takan, kafayı yer’’ demişti. Takmadı ama, o da gitti. Dostça yapılan bir öğüdü hiç unutmadım: ‘‘Örgüt işine girme, üzülürsün!’’

Ecevit, Ankara'nın ıslak ortamında gövde gösterisi yaptı. Liste çıkardı, belli bir denge kurdu. Konuşmasına, 'Veda hutbesiydi' diyenler oldu. Ama o rahattı. Bunun nedenini ise eski CHP'li bir il başkanı açıkladı:

‘‘Bir haftadan beri Ecevit konuşmadı, susuyor. Konuşmasına gerek de yok! Sağolsun bizim Deniz Bey, topladığı puanları eliyle saçıyor. Durduk yerde, Moon tarikatına gitti, sonra Karadeniz Otoyolu'na karşı çıktı. Bu olur mu?’’

Karadeniz'de çıkan yerel gazeteleri önüme atıp, ‘‘Şunlara bak, ne demek isteğimi anlarsın’’ dedi. Trabzon, Rize, Ordu ve Giresun gazeteleri:

‘‘Yolumuza dokunmayın. CHP, Karadeniz'de tükendi. Baykal'a tepkiler büyüyor. Ankara'ya faks yağmuru. Sessiz kalamayız, birlik olalım. Sahil yoluna eylem çağrısı..’’

CHP'de çok ünlü olan politikacı, derin bir 'Of' çekti:

‘‘Ecevit'in konuşmasına, kendini anlatmasına gerek yok. Ecevit ne zaman sıkışsa, Deniz Bey mutlaka imdadına yetişir. Otoyol Yaşar Topçu'nun değil, Karadenizlinin büyük rüyasıdır. Ama gel de bizimkine anlat!’’

Bugün gensoru, çarşamba oylama var. Sonra da dokunulmazlık dosyaları ele alınacak. Ankara'daki ıslak siyasetin ıslık sesleri tüm yurtta duyulacak.

Yazarın Tüm Yazıları