İşbirlikçi kadın oyu

İBRAHİM Tatlıses’in bir röportajını okudum önceki gün.

Seçimlerde aday ya.

Röportaj da "politik".

Kadından (’ve Aileden’ kısmı vurgulanmıyor) Sorumlu Devlet Bakanlığı’na talip olmuş.

Gerçi bu bakanlığın varlığını, ilk kez o röportaj sırasında öğrenmiş.

Ne gam, talip olmuş hemen:

"Kadın bakanlığı mı var?

Tam bana göre.

Oooo beni versinler. Beni versinler.

O zaman görsünler nasıl davranılır."

* * *

Aynı röportajda "en büyük oyu" kadınlardan alacağını da söylemiş.

Korkarım, haklı olmasından.

Aday olduğu parti barajı geçer-geçmez, bilemem.

Ama Tatlıses’e verilen oylar, ayırt edilip sayılabilse.

Korkarım...

Kadın oylarının erkeklerden fazla olmasından.

* * *

Televizyondaki "kadın programları" yeni ufuklar açmadı mı bir çok isme?

Haftanın üç-dört günü yerleştiler ekrana.

O sanatçı kadın mı dövmüş, dert değil.

Çünkü bazı kadınlar ne yazık ki "işbirlikçi".

Dayak yer, karakolda düştüğünü söyler.

"Sevdiği için dövmüştür, sever de döver de", der geçer.

Perihan Mağden örnek vermişti bir yazısında:

"Bir arkadaşımız bir gün Avcı Bir Adam’la çıkmaya başladı diye, avlanmaya başladı.

Resmen. Adamla ava çıkıyor; sülün, tavşan, geyik avlıyor, ya da avlar gibi yapıyor. Tam teçhizat.

Maksat, sevgiliyi bu muhteşem hobisinde yalnız bırakmamak.

* * *

Tatlıses
en fazla oyu kadınlardan alabilir.

Hem işbirlikçi kadınlar nedeniyle.

Hem de "öteki"lerden.

Mesela Dahi ve Güzel yarışmasından.

Ekrana Clinton’ın fotoğrafını koyuyorlar, güzelimiz Bush diyor.

Pavorotti’yi koyuyorlar Bill Gates sanıyor başkası. (Ne benzerlik bulduysa...)

Ağar’ın fotoğrafını görüyor Mehmet Arif diyor öteki.

Eh Tatlıses’i de, politikacı sanar birileri.
Yazarın Tüm Yazıları