İşaret fişekleri atıyoruz

İlhan Kesici, bu dönemde Türkiye için kafasını nasıl yoruyor?

- Türkiye'nin ekonomik durumunu çok zorda görüyorum. Her kim ne düşünüyorsa, ondan daha da ciddiye alınması lazımdır.

Çözümünüz...

- İlk yeni dünya düzeni; 1. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulmuştu. Şimdi yeniden oluşuyor. 11 Eylül olsa da olmasa da bu olacaktı. Bunun üst merkezlerinden birisi de bizim içinde bulunduğumuz coğrafya dahil olmak üzere Orta Kuzey Afrika (adına İslam coğrafyası da denilebilir), Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Kafkasya, Hazar ve Batı Orta Asya... Yani Türk cumhuriyetlerinin bulunduğu bölge; buna bölgesel bir güç olarak Hindistan'ı da katabiliriz. Bu coğrafya yeniden şekilleniyor. Hem bütün dünyayla ilgili, hem de coğrafyayla ilgili yeni bir düzen kuruluyor.

Türkiye'nin hali ne oluyor?

- Bizim durumumuz hem dünyanın geneli, hem de coğrafyamızın özeli bakımından çok ciddi... Kıbrıs ile Ege (karasuları, kıta sahanlığı ve FIR hattı). Bunların tamamı Türkiye'nin aortudur, atardamarıdır. Bunlar Türkiye'nin en üst düzeyde vaziyet etmesi gereken konulardır.

TÜRKİYE ÇÖZÜMÜ

Siz ne diyorsunuz?

- Ekonomideki büyük göçük ve dış politikada yaşadığımız pozisyonun daha da ciddileşeceğini düşünüyorum. Daha da baskı altına gireceğiz. Ben bunu 'Türkiye krizi' diye tanımlıyorum. Bunu da çözecek siyaset kurumu... Ne yazık ki, her ikisi de çok yetersiz ve saygınlığını yitirdiği ortada. Türkiye, bu sorunlar karşısında hep bocalayacak mı? Bu büyüklükteki sorunun altına girecek bir siyaset yapılanması gerekiyor. Ben şahsen bu konuda kafa yoruyorum.

Çözüm yeni parti mi?

- Gelişmeler bu çapta görülemezse parti kurmak vızıltı haline gelir. Madem ki kriz 'Türkiye krizi' mahiyetindedir, o zaman çözüm de 'Türkiye çözümü' mahiyetinde ve çapında ele alınmalıdır. Yukarıda söylediğim gibi şekillenecek yeni dünya düzeni, dört yıl içinde tamamlanacaktır. Onun için 2002 ve 2006 seçimlerini kazanıp Türkiye'yi 2010 yılına taşıyacak bir siyaset projesinin hazırlanması gerekiyor. Ben bunda varım. İki seçim dönemi çıkacak siyasi kadro ve kamu yönetiminin şimdiden hazırlanması gerekiyor. Bir parti bunlar düşünülerek şekillendirilir.

Göreve hazırım

Siyasi olarak nerede duruyorsunuz...

- Liberal soldan muhafazakár sağa kadar bir büyük spektruma geniş yürekli bir bakış... Küreselleşmeye teslim olan değil, aynı zamanda küreselleşmeye itiraz eden de değil, küreselleşmenin içine oturan bir ulusal proje... Bu herkese bir görev düşürür; bana da... Ben üstüme düşeni yapmaya hazırım. Öyle bir pozisyondayım. Bununla ilgili olarak da, işaret fişekleri atıyoruz. İşte bu işaret fişekleri görülecek, biz de görenleri göreceğiz.

(Kesici, köşemizde yer aldığı gibi DP'yi ziyaret programının bulunmadığını, bu arada Gökçek'e 'çocuk' değil, 'insan' deyimini kullandığını açıkladı.)

RTÜK kandı mı kandırıldı mı?

TRT
tarihinde ilk defa denetimden geçmeden bir filmi oynattı. TRT'den sorumlu Devlet Bakanı ve eser sahibi Yılmaz Karakoyunlu, filmin Kültür Bakanlığı 'Devlet Sansür Kurulu'ndan geçtiğini söyledi. Kültür Bakanlığı ise böyle bir kurum olmadığını bildirdi.

RTÜK filmi, 'Ermeni propagandası yapıldığı' şikáyetleri üzerine izledi ve herhangi bir yaptırım uygulanmasına gerek olmadığına karar verdi. Ama aynı kurulun başkanı bu filmi bir özel kanal gösterirse bir gün kapatma cezası vereceklerini söyledi.

RTÜK tarihinde ilk defa bir film için iki karar alabiliyor; siyaset dahil her taraf sus pus...

‘‘Salkım Hanım'ın Taneleri' bir ayna oldu TRT'deki uygulamalara... Aysberin küçük bir yüzü ortaya çıktı. Fırtınalar kopunca TRT Genel Müdürü Yücel Yener, RTÜK Başkanı Nuri Kayış ve üyelere önceki salı günü iftar verdi; sıcak ilişkiler yaşandı... (Ali Baransel'le Tayfun Akgüner'i anımsayın.) Önceki gün de RTÜK toplanarak filmi izledi. RTÜK, TRT'nin ‘‘filmin sosyal dokusu ile tarihi gerçeklerle bağdaşmayan bölümlerini yayınlamadığını ve yayın ilkelerine açık bir biçimde aykırılık taşımadığını' belirterek yaptırıma yol açacak bir karara gerek görmedi.

RTÜK'ün asli görevi tüm TV-radyo yayınlarını izlemek ve denetlemek... Nedense 9 Ekim'deki filmin gösterisini banda almamışlar! Bak sen garipliğe... Toplantı için film TRT'den istenmiş, onlar da 'olumsuz' yanları ayıklayarak RTÜK'e göndermişler. RÜTK üyeleri hiçbir şeyin farkına varmadan (!) yukardaki kararı vermişler.

TRT'den telefonlar aldık; anlatanların güldükleri gibi bizi de kahkahaya boğdular.

‘‘İsterseniz size, TRT'den oynanan filmin videosunu göndeririz/gösteririz’’ dediler. ‘‘RTÜK'e gönderseydiniz’’ dedik, ‘‘Hayır onlar da biliyorlar ama siyasetten korktukları için bir şey yapamazlar’’ dediler.

Ahbap-çavuş ilişkileri nedeniyle neden bir yaptırım kararı alsınlar? Her üye birbirlerinin ilişkilerini biliyor; çünkü herkes birbirine 'torpil' borçulusu. Hangi siyasetçinin yakını nereye sınavsız alınmış; hangi kurum üyesi kime karşı gebe durumda... Dudaklarınız uçuklar; bakalım hangi meslekdaşımız 'ahbap çavuş' listesini daha önce yayınlayacak?

Hakeme itiraz edilmez

ABD'de Türk TV'lerini izleyebiliyoruz. En garibime giden her futbol maçından sonra hakem kararlarının saatlerce TV ekranlarında tartışılması ve daima yenilen tarafın feryat ve ağlamaları. Ben 25 yıldır Amerika'da yaşayan ve spora olan merakım nedeniyle basketbol, Amerikan futbolu, beyzbol ve futbolu izleyen bir kişiyim. Bugüne kadar bir defa olsun hakem kararlarının maç sırasında ve sonra tartışıldığına sahit olmadım. Hakemler de insan elbette hata yapacaklar. Bu da sporun bir gerçeği.

Acaba biz gerçekleri ne zaman kabul etmeyi öğreneceğiz?

İsmail GÜLSOY-AMERİKA



EMEKLİLERİN maaşlarından ilaç katkı payı kesilecekmiş. Bu ne biçim iştir? Hasta ol veya olma senden % 10 alacağız mı demektir. Zaten verdikleri nedir ki, kesinti üstüne kesinti çıkarıyorlar. Bu haksızlıktır, adaletsizliktir. Ben üç yıldır hastaneden ilaç almadım. Şimdi ben ceza mı ödeyeceğim?

Necip KOCATÜRK-AYDIN


GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Bunlar yapıyorlar, ne yaptıklarını biliyorlar, ama yine de yapmaya devam ediyorlar.’’

(Peter Sloterdijk)
Yazarın Tüm Yazıları