İran gazı söylendiği kadar kolay değil

İRAN’da gaz üretiminde benzer bir olayı yaşamıştık, şimdi çok daha zor bir süreçte ve daha zor koşullarda bir gaz arama ve satış anlaşması yapıldı. Önümüzdeki 1-2 ay içinde somut adımlar atılacak dense de, bence bu iş çok zor. Daha önce de aynı umutları yaşamış, boş çıkmıştı.

Haberin Devamı

Daha önce yapılan anlaşma uyarınca zaten gazı bulunmuş, yani araması yapılmış 3 sahadan gaz üretecektik şimdi ise sil baştan önce arama yapacağımız söyleniyor. Bu şekilde işin uzun sürüp maliyetin daha da artacağı kesin. Uzmanlara göre böyle bir sahada gaz araması yapıp, üretime hazır hale getirmek için gereken maliyet 3 ile 3.5 milyar dolar arasında. Gazı ürettik diyelim; boru hattını yapıp, satışa hazır hale getirmek için gereken yatırım miktarının ise 2.5 milyar ile 4 milyar dolar arasında değişebileceği söyleniyor.

Yani en iyi ihtimalle 6 milyar dolarlık bir yatırım gerekiyor. Diyelim ki 3 yıla yaydık, yılda gereken kaynak miktarı en az 2 milyar dolara ulaşıyor. İran’ın kaynağı yok, peki Türkiye bu kaynağı nereden bulacak? Bu ortamda acaba bu soru kimsenin aklına geliyor mu?

Haberin Devamı

İş kaynakla da bitmiyor. Bizim de gaz üreteceğimiz Pars sahasında 29 blok var ve Çin’inden Hindistan’ına birçok ülke, uluslararası dev petrol şirketleri bu sahalarda zaten arama yapıyor, bu kargaşa içinde bizim hangi alanda arama yapacağımız sıkıntı olmaz mı?

2 yıl önce anlaşma yaptığımızda da gündeme gelmişti, İran anayasasından kaynaklanan gazın üretilip satılmasına ilişkin birçok kısıt var, bu konuda belirsizlikler aşıldı mı?

Bu soruların yarattığı sıkıntıları çözseniz bile bu kez devasa bir uluslararası ilişkiler sorun yumağı var. Anlaşmaya ABD’den tepki gelmedi deniyor ama 2 yıl önce de öyle olmuştu; ABD açıktan tepki vermiyor, alttan alta epeyce tepki gösteriyor. Aynı şekilde Avrupa’nın İran’ı sisteme sokmaya nasıl bakacağı da, biraz ABD’ye bağlı olsa da hâlâ muğlak...

Keşke Türkiye İran’da kendi gazını çıkarıp, arz güvenliğini büyük ölçüde garantiye alsa, keşke Avrupa’ya Nabucco kanalıyla İran gazını da verse tam üyelik için elini kuvvetlendirse. Keşkeleri çoğaltabiliriz ama bunların gerçekleşmesi o kadar kolay değil. Belki 10 yıl sonra, uluslararası ilişkiler başka bir boyut kazanacak ve bunlar gerçek olabilecek ama şimdilik bu konuda kamuoyuna “yarın güllük gülistanlık” havası vermek, yarardan çok zarar verir.

Haberin Devamı

TPAO GÜVEN VERMİYOR

İran’da gaz arama ve çıkarma için anlaşma yapılırken dönemin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) yönetimi “Biz bu işi yapamayız” demişti. Şimdi yine TPAO’ya görev düşüyor ve aynı hükümet aynı yönetim dönemindeyiz, kuruluş bu işi nasıl yapacak?

Bu ülkeye büyük hizmetler etmiş TPAO’nun son yılarda iyi yönetilmediği, bunun da ötesinde bir giz perdesi altında hareket ettiği açık. Bu konuda siyasi kadrolaşma mı, teknik yetersizlik mi, başka şaibeler mi, yoksa hepsi birden mi söz konusu tam bilemiyorum ama bir şeyler olduğu kesin. Örneğin TPAO tarafından 2003-2009 arasında 5 milyar dolarlık bir harcamanın nasıl yapıldığını net olarak göremiyoruz. Bu dönemde birçok arama kuyusu açıldı kapatıldı, yanlış yerde aramalar yapıldığı söyleniyor ama TPAO’dan nerede nasıl arama yapıldığı, kaç para harcandığı, sonuçların ne olduğu konusunda herhangi bir açıklama duymadık.

Haberin Devamı

Yine bu dönemde TPAO’nun nasıl olup da akaryakıt dağıtım şirketi işine girdiğine, kaç para yatırdığına, özel sektörün alanı olan dağıtımcılıkta işinin ne olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamaya da rastlamadık. BOTAŞ, EÜAŞ gibi enerji kuruluşlarında bu dönemde beyaz enerji, mavi akım dosyaları çıktı, sanki hiç olmazsa ucu hiç değmemiş gibi, TPAO’da böyle bir araştırma yapıldığını duymadık. Bir şey mi yok, yoksa bir şeyler iyi mi saklandı?

Sözün kısası; TPAO’nun sağlıklı biçimde İran’da gaz arayıp çıkarması, teknik olarak yeterliliği, şaibesiz olarak bunu gerçekleştireceği konusunda tüm enerji çevrelerinde ciddi soru işaretleri var. Belki de diğer enerji kurumlarıyla birlikte TPAO’nun da şeffaf, hesap verebilir, teknik olarak güçlü bir kurum haline getirilmesi için yeni örgütlenme gerekiyor.

Haberin Devamı

Yani şimdi değil 10 yıl sonra da olsa, Türkiye’nin bu işleri yapabilmesi, enerjide cidden bir oyuncu olabilmesi için, kurumlarını da şimdiden çağdaş hale getirmesi gerekecek.

Yazarın Tüm Yazıları