Irak'ta sivil-asker dengesi

TÜRK askerinin Irak'ta görev alması, Saddam rejiminin yıkılması sırasında işgal ordusunu baş tacı eden Kürtleri herkesden fazla endileşendirdi. Bunu anlıyorum. Kuzey Iraklı iki Kürt aşiretinden birinin lideri olan Mesut Barzani, ‘‘Komşuların kendi gündemleri olduğunu, bu nedenle istikrardan çok istikrarsızlık getireceklerini’’ söylüyor Irak'a ve Türk askerinin bölgeye gidişine bu nedenle karşı çıkıyor.Ancak anlamadığım bir şey var. O da, Irak Kürtlerinin ayakları üzerinde durabilecekleri ekonomik ve sosyal alt yapıya kavuşmalarını sağlayan ‘‘36'ıncı paralel’’ kararının, Kuzey Irak açısından gerçek bir güvenli bölge yaratmasında Türkiye'nin desteğinin bir çırpıda göz ardı edilmiş olması. Daha önce de belirtmiştim. Saddam Yönetimi'nin baskı ve zulüm rejimi olmasına rağmen, onun Irak halkının kendi gücüne dayanarak devrilmesinden yanaydım. Ben, Fransa Dışişleri Bakanı De Villepin'in, Irak'a çok sayıda barış gücü göndererek Saddam'ı çember altına alma önerisini tercih ederdim. Savaşa karşıydım. Amerikan askerlerinin Türkiye toprakları üzerinden Irak'a savaş açmasına da karşıydım. Ama şimdi durum farklı. Saddam düzeni savaşla yıkıldı. Ve de yerine yeni bir düzen kurulamıyor. Tam bir karmaşa ortamı var. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bölgede güvenlik sağlanmadan istikrara kavuşmak, istikrara kavuşmadan ise sivil yardım faaliyetlerinin sonuç vermesi, halkın acılarının biraz olsun dindirilebilmesi mümkün değil.* * *BİRLEŞMİŞ Milletler ve sivil toplum örgütleri, gönderdikleri elemanlarını geri çekiyorlar. Irak'ta öncelik güvenlik. Bu nedenle, Türk askerinin Irak'ın güvenliği için koalisyon güçleri ile işbirliği yapmasını kaçınılmaz görüyorum. Nasıl ve hangi koşullarda? Bunun ayrıntıları masaya yatırılıyor. Ama bu noktada dikkat edilmesi gereken bir konu var. O da, Türkiye'nin ne para ne de kendi iç güvenlik sorunu olan PKK-KADEK ile mücadeleyi bu mesele ile ilişkilendirmemesi.Türkiye, liderliği ağır darbe yediğinde kendi kendine ateşkes ilan eden, Kürt kimliğiyle ilgili sorunları çözmeye yardım edecek olan uyum yasalarının hayata geçirileceği bir dönemde, terör tehdidi savuran bir örgütle mücadelesinde tabii ki destek arayacak.Washington'un terörizme karşı mücadelede ‘‘önleyici vuruş’’ kavramı yaygınlık kazanıyor. Bu nedenle Türkiye'nin mücadele edebilmesi için ille de asker gönderme ‘‘fırsatı’’nı beklemesi gerekmiyor. Dolayısıyla, terörizmle mücadelenin, Irak'ta istikrara katkı ile aynı kefede ele alınması doğru değil. * * *ŞİMDİ, Türkiye'yle ilgili yanlış anlamaları ve yersiz beklentileri ortadan kaldırmak için atılacak önemli bir adım var önümüzde. Bugüne kadar askere terk edilmiş olan Kuzey Irak politikalarının, Irak'ın bütününü kapsayacak biçimde sivil iradeye devri. Tabii, devri demek yerine sivil irade tarafından sahip çıkılması demek daha doğru olur. Irak'ta yaşayan tüm etnik ve dini gruplara eşit mesafede duran ve demokratik Irak'ın kuruluşunu öngören politikaların hayata geçirilmesi komşuda, Türkiye ile ilgili endişelerin gerçek temeli olmadığını herkese gösterecek.
Yazarın Tüm Yazıları