İnternette aldatmak sayılır mı?

Bu internet pek iyi, pek hoş da, ilişkilerin dinamiklerini değiştirdi, sevgili Habitus okurları!

Haberin Devamı

Hazırsanız biz kadınları pek bir kaşıyacak, rahatsız edecek bir konuya gireceğim bugün. Kimleri mi rahatsız edecek? Erkeklerin “dürtüsel” durumlarını bilen, bilmeyen, bilip de görmezden gelen; o da olmadı, bilip de kabullenen, ilişki veya bir evlilik içinde olan tüm kadınları!

Şimdi mühim sorumuzu soralım: Bir erkek aşık olduğunu, sevdiğini, onsuz yapamayacağını söylediği bir kadına uzun süre sadık kalabilir mi?
Peki kadın, erkekle geçirdiği-geçireceği uzun yıllar esnasında başrole sadece kendinin oturabileceğini düşünebilir mi?

Bunu sorarken “Nisan-mayıs ayları gevşer gönül yayları” konsepti içinde, kalpleri yeni yeni pır pır etmekte olan nice kadının, bu soruyu o titreyen uzuvları içinde bir yanma hissiyle okuduğunu hissedebiliyorum... “Ya benim sevgilim?” diye düşünerek...

“Ya benim kocam??” diyenlerinse işleri elbette daha zor. Adamın erkeklik dürtülerini kabullenmiyorsan kapıyı iki günlük sevgili kadar kolay çarpıp gidemezsin... Ortak bir hayat var... Belki çocuk var... Sırtını adama yaslamışların durumunu hayal bile edemiyorum.
Zaten öyleyse eğer, bırakın erkeklik dürtüsünü, olayın kendisinde bir arıza var.

Neyse, esas meselemiz kendi ayakları üstünde duran, durmaya çalışan kadınlar.

Uzun ilişkiler için de aynı durum söz konusu elbette. Kadın gider aslında, gitmekte bir şey yok ama şöyle oturur bir düşünür önce. Erkeğin doğasını anlamakla kadınlık hallerini çarpıştırır bunu kafayı yemeden becerebiliyorsa eğer...

Haberin Devamı

Eskiden neydi, şimdi ne oldu?

Diyeceğim o ki sevgili kadın, hiç yanmasın göğsünün sol tarafı.

Çünkü erkek dediğin türün uzvuyla ilişkisi belli. Çözüm, bunu kavrayıp kavrayamamakta gizli. Öte yandan kimi erkekler “Hayır, ben ilişkim varken, üstelik de seviyorsam kılımı kıpırdatmam” diyor, ancak çoğunluk tam aksini söylüyor.

Erkek dediğimiz türün büyük bir kısmı, pamuk dede olana kadar kadınlarla her türlü “temas” halinde olacak... Issız Adam’lar fiziksel temasla; vicdanı elvermeyenler ise basit flörtle ya da sanal ortamlar aracılığıyla... Bunu baştan kabul edelim.

Hal böyleyken bunun bir kadının hayatında yeri nedir, ondan bahsedelim.

Bir 15 yıl öncesine gidecek olursak, analog hayatta başka türlü sirayet ediyordu bu işler.

Ne cep telefonu, ne e-mail, ne msn, ne sosyal kaynaşma ortamları elçilik eder...

Yenen haltların tümü gerçek hayat içinde... Çaktırmadan işyerinde kırıştırmak, sonradan tehlike unsuru oluşturmayacak bir one night stand edinmek, ara sıra aradığında bacaklarını açarak gelecek kadınlardan oluşan bir “acil arama rehberi” derlemek... Ha, şimdi bunlar yok mu? Elbette var, fakat artık erkeklerin elinin altında bunlara ek olarak nefis bir mecra daha var. Evet, bildiniz, internet.

Peki neler oluyor bu internet ortamlarında? Neler oluyor neler... Sevgili-eş sahibi erkeklere düzenli olarak pornografik resimlerini yollayan kadınlar, eski sevgililer, eski “takıldıydık bir gece”ler mi dersiniz, inceden oynaşmalı msn konuşmaları mı dersiniz...

Şimdi tüm bu bilgiler ışığında gelelim sonuca... Erkek dediğin türün büyük bir çoğunluğu severken de sevmezken de, ilişkisi varken de yokken de, aşıkken de, değilken de pek bir oynaşır. “Varlığını”, fiziksel olmasa da sanal ortamlarda ya da hayal düzeyinde sperm dağıtmakla sürdürdüğünü hisseder. Eğer o spermler “Fikren ya da bedenen” dağılmazsa, erkek kişi, vücuduna “Ölüyorsun bak oğlum, tek kadın ölüm demektir” demiş bulunur. Ha, sevgiliniz sizden başka kadınlarla alakasını sadece hayal kurmakla (veya porno) ya da sanal ortamlarla sınırlıyorsa, bunun sebebi de sevgiliye olan aşk, sevgi ve saygı.

İmiş! Bunu yapan erkekler öyle söylüyor. Peki kadın tarafında ne oluyor?

Sevgili-eş tarafı ya bunu biliyor ve susuyor, biliyor da bilmezlikten geliyor veya hiç keşfedemiyor, mutlu bir zevce olarak bunu keşfedeceği güne kadar dünyanın en neşeli insanı olarak yaşıyor...

Soruyu da tam şimdi sormak lazım: Erkeklerin flört ve aksiyon ihtiyacını kabul ederek kalp cozurtusuyla mı hayatınıza devam edeceksiniz, yoksa onların bu “erkeklik hali” diye normal gördükleri durumla mı yaşamınızı sürdüreceksiniz? Soru zor, üstüne biraz düşünün, bakalım neler çıkacak...

Yazarın Tüm Yazıları