İnsanoğlu üstün güce âşıktır!

“BAŞKANLIK Sistemi” için düğmeye basıldı mı?

Bu sistem, ülkemizin yapısına, Türkiye’nin gerçeklerine uygun mu?

Tartışmalar, Başbakan Erdoğan’ın bir televizyon programında “Türkiye ‘Başkanlık Sistemi’ne geçebilir. Ama ‘olmazsa olmaz’ımız değil!” sözleriyle başladı.
Demek ki, Başbakan’ın gönlünde yatan aslan bu! Daha güçlü olmak istiyor!
Aslında, onun şimdiki siyasi gücü, başkandan daha ileri...
-  Ülkede Cumhurbaşkanı’nı o belirliyor.
-  Meclis Başkanı’nın kim olacağına o karar veriyor.
-  İktidar partisinin tüm milletvekillerini o seçiyor.
-  Bütün Bakanları o tayin ediyor.
-  Belediye Başkanları, Valiler, Kaymakamlar, Büyükelçiler, Emniyet Müdürleri, Genel Müdürler, hatta üst düzey komutanlar onun onayıyla işbaşına geliyor.
İki dudağının arasından çıkan söz “Padişah fermanı gibi” güçlü!
Eee... Ne demeye “Başkanlık Sistemi” isteniyor? Zaten fiili olarak Başkan!
Anlaşılan “Başkanlık Sistemi” denilerek, durumun adını koyup resmileştirmek istiyorlar!
* * *
“Başkanlık Sistemi” konusu, Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde dekonuşulmuş, tartışılmış, lehte ve aleyhte görüşler öne sürülmüştü.
Demokraside “Kuvvetler ayrılığı” prensibi esastır. Bütün güçler tek elde toplanırsa buna “Demokrasi” denilemez!
Ülkemizdeki durum ne? Yasama ve yürütme gücü zaten Başbakan Erdoğan’ın elindeydi. Referandumla, yüksek yargı gücü de onun emrine ve denetimine bırakıldı!
Kendimizi hiç aldatmayalım. Bütün güçlerin tek elde toplandığı rejimin adı demokrasi değildir. Böyle bir sistemde, bağımsız yargı olmazsa, Başkan’ın “Kanun benim!” diyerek diktatörlüğe yönelmesini hangi güç engelleyecek?
* * *
Başkanlık Sistemi’nin uygulandığı 39 ülkeden, ABD dışında, hangisi başarılı? Hiçbiri!
Bunlar, başarılı olamamanın ötesinde diktatörlüğe hevesli başkanlarla idare ediliyor.
Amerika’da, federal yapı içinde yüksek yargıyı da kapsayan sağlam bir denge var. Bu dengelerin olmadığı ülkelerde “Başkanlık Sistemi”ne kadar iyi niyetle başlarsa başlasın sonunda diktatörlüğe dönüşüyor!
Sadece Amerika’ya bakarak “Başkanlık Sistemi iyidir” demek yanlıştır, tehlikelidir, ülkeyi bir çıkmaza götürür. Amerika’da Anayasa Mahkemesi tam bağımsızdır. Başkan’ın da, Parlamento’nun da yargı üzerinde hiçbir yetkisi ve etkisi yoktur. Anayasa Mahkemesi üyeleri, ömür boyu bu görevi yaparlar, ancak kendileri isterse emekli olurlar!
Eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: “ABD Başkanı’na tanınan yetkiden bizdeki Başkan’a verin, sistem kısa sürede ‘Anayasal Padişahlığa’ dönüşür. Bizde ‘Başkanlık Sistemi uygulansın’ diyenler, her nedense sistemin ana dayanağı olan güçlü yargıdan söz etmiyorlar, tam tersine yargı bağımsızlığını yok ediyorlar!” diyor.
* * *
Dediğimiz gibi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan zaten fiilen Başkan... Her dilediğini yapabiliyor! Onun isteğine karşı çıkacak güç kimde var? Kim engelleyebilir ki onu?
Sadece yüksek yargı direniyor ve Başbakan Erdoğan da “İnanın ayağımızda pranga var. Çöz diyorlar! Neyi çözüyorsan? Yargı gücü seni engelliyor!” diye şikâyet ediyordu.
O yargı gücü de referandumla yok olma aşamasına getirildi.
Başbakan Erdoğan, 23 Nisan Bayramı’nda, sembolik olarak Başbakanlık Koltuğu’na oturan yavruya “Artık mühür sende, ister asarsın, ister kesersin!” demişti. Bütün güçler onun eline geçtiğine göre, durumun böyle olup olmayacağını yakında görmeye başlarız!
Yazarın Tüm Yazıları