İnsan ile kedi birleştirilebilseydi

HÜRRİYET'te hep şöyle bir köşe hayal ettim. Gerçek hayvan hikáyeleri yayınlayabileceğimiz bir köşe.

Ne yazık ki bunu hiçbir zaman gerçekleştiremedik.

Ama Hürriyet'te gerçek hayvan hikáyeleri okuyabileceğiniz köşeler var.

Mesela Bekir Coşkun'un köşesi.

Zaman zaman benim köşem.

İşte size bir küçük kedi hikáyesi daha.

* * *

Tanıdığım biri anlattı.

Komşuları geçtiğimiz aylarda Kemer'e gitmiş.

Orada küçük bir kedi yavrusu görmüşler. Sokakta koşup duruyormuş.

Gözlerinin kenarı çapak doluymuş. Yemek bulamadığı için bir deri bir kemik kalmış.

Alıp Ankara'ya getirmişler.

Ancak veterinere götürdüklerinde hiç beklemedikleri bir gerçek önlerine çıkmış.

Küçük kedinin iki gözü de körmüş.

Hayvan seven bir insan, aldığı hayvanı sokağa bırakamaz.

Kör veya sakat bir hayvanı ise asla bırakamaz.

Evde üç kedi daha varmış.

Küçük kör kedi onlarla birlikte yaşamaya başlamış.

Ancak günler geçtikçe yine hiç beklemedikleri bir durumla karşılaşmışlar.

Kör kedinin hiç beklemedikleri taraflarını keşfetmişler.

Evlerinde ameliyatlı bir köpekleri varmış. Kör kedi, ameliyatlı köpeğin en iyi arkadaşı olmuş.

Görmeyen gözleriyle onu bulup, boynunu yalayarak ona destek oluyormuş.

Öteki üç kedi yürürken evdeki küçük eşyalara çarpıp onları deviriyormuş. Kör kedi ise bugüne kadar hiçbir eşyaya çarpmamış.

Üstelik çok temizmiş.

Öteki kedilerden biri yaptığı pisliğin üzerini örtmüyormuş.

Ama küçük kör kedi gidip onun pisliğini bile örtüyormuş.

Kör kedi, ne sahiplerine, ne de evin öteki hayvanlarına yük olmadan, tam aksine onların yüklerini alarak hayatını sürdürüyormuş.

* * *

Bu ayki National Geographic kapak konusunu kedilere ayırmış.

Dergi bundan üç dört yıl önce İngilizce baskısında çok güzel bir kedi sayısı yapmıştı.

Şimdi o araştırmalar daha da geliştirilmiş.

Orada kedilerin görme duyusunun ne kadar önemli olduğunu okudum.

Mesela gece görüş kabiliyetleri insana göre altı kat fazlaymış.

Demek ki bir kedi için görme duygusunu kaybetmek, insana göre çok daha ağır.

Ama bizim küçük kedimiz, gören bir kediden çok daha dikkatli biçimde hayatını sürdürüyor.

* * *

Bunu geçmişte bir kere daha yazmıştım.

Kedilerle ilgili buluşlardan beni en çok etkileyeni, genlerimiz arasındaki benzerlikler.

İnsanlarda her hücrede 23 çift kromozom var. Kedilerde ise 19 kromozom bulunuyor.

Bunun anlamı şu.

Kedinin birkaç kromozomunda oynama yaparsanız, insanın kromozom dizilişini elde edebilirsiniz.

Oysa bir farede insan dizilişini elde etmek için 100 kromozomla oynamanız gerekiyor.

Kedilere düşkünlüğümüzün arkasında acaba bu gen benzerliğinin etkisi var mıdır, merak ediyorum.

Yabancı ülkelere ne zaman gitsem çok merak ettiğim bir şey vardır.

Acaba o ülkede kedi mi yoksa köpek sayısı mı daha fazladır?..

Gelişmiş ülkelerde, sokak hayvanı az olduğu için, insan bir tahminde bulunamıyor.

Ama sokağın hákimiyetinin köpeklerde olduğu bir gerçek. Oysa durum böyle değilmiş.

Mesela, ABD'de 55 milyon köpeğe karşılık 66 milyon kedi varmış.

İngiltere ve İsviçre'de durum böyleymiş.

Avrupa'da köpek sayısının daha fazla olduğu tek ülke Fransa'ymış.

Yazıdan öğrendiğim çok eğlenceli bir şey de, evcil kedinin doğduğu yer olan Eski Mısır'da kediye ne dendiği.

Eski Mısır dilinde kedinin karşılığı ‘‘Miu’’ymuş.

Ne güzel bir kelime değil mi?

Ve kedilerle ilgili son buluş.

Huysuz kediler, ‘‘New age’’ tarzı müzik dinleyince sakinleşiyormuş.

* * *

Dedim ya, genlerimiz birbirine benziyor.

Yani bir tür akrabalık var.

Ama bu akrabalıkta kim daha iyidir derseniz, cevabı ben değil Mark Twain versin.

Aynen şöyle:

‘‘İnsan kediyle birleştirilebilseydi, bu, insanı mükemmelleştirir, kediyi ise yozlaştırırdı.’’
Yazarın Tüm Yazıları