Ä°nönü'ye gömdü!

BEŞİKTAŞ 11’ini baştan aşağı bir nefeste okudum. Sonra bir daha... Neresinden okursan ve bakarsan bak tek mesaj veriyordu.

Hücum ve kayıtsız şartsız galibiyet!

Sağıma soluma kulak kabarttım, ilk 11’de herkes hemfikirdi. Bobo ile Nobre’yi forvette görenler... Tello’yu ilk 11’de okuyanlar Denizli’nin 11’ine bastılar okeyi.
Sadece bir ismin tartışıldığını duydum. Savunmanın sağındaki İbrahim Kaş polemiğe açıktı.
Tribünlerin okeyini alan bu kadro sahada neler yaptı bir bakalım...
Oynadığı oyun inandırıcı değildi. Ceza sahasına kadar taşıdıkları topları pozisyon ile tamamlama becerisini gösteremediler.
İlk 45 dakikada Kayserispor kalecisi Souleymanou’nun bir kez yere yattığını gördüm. Diğer şutların hepsi karavana...
Bobo ile Nobre’nin isimlerini okurken, onları çift santrfor gibi düşündüm. Oyun başladıktan sonra Bobo’nun, Nobre’den uzaklaşmasına ve sol çizgiye kaçmasına bir anlam veremedim.
Bu bir sistem gereği miydi... Zannetmiyorum, solda Tello oynuyordu. Bobo’nunki belki de işgüzarlıktı!
Beşiktaş, genelde ayağa ve çok pasla oynamayı denedi. Ancak, gereğinden fazlası bir farklılık getirmedi Beşiktaş’a.
Bunu daha çabuk yapsalar ve rakip ceza alanına daha çabuk gelselerdi yararını görürlerdi.
* * *
TABATA’yı bir kez daha dikkatle izledim. Kesinlikle 10 numaranın özelliklerini taşımıyor.
Kaç numara diye sorarsanız, bir numara da söyleyemem. Çıkarken ıslıklandığını hatırlatayım, numarayı siz verin.
Beşiktaş’ın yediği gol, ağır çekim bir film gibiydi. Makukula golü attı, Beşiktaş savunması topluca seyretti. Sanki, Makukula bir aktör savunma ailesi de sinemadaki seyirciydi.
Golden sonra oyuna Nihat Kahveci ve Fink girdi. Bu değişikliğin neler getireceğini merakla bekledim. Gol sancıları ile kıvranan ve ceza sahasına girmekte zorlanan Beşiktaş’ın takınacağı tavır kaderini belirleyecekti. Belki de kepenk indirecek, zirve ile bağlarını koparacaktı.
Bu dakikalarda seyircinin takımına sarılışını... Şarkılarla ve coşkuyla Beşiktaş’ı nasıl ateşlediğini gördüm. Ve tribünlerden yükselen bu sesin bir süre sonra nasıl umutsuzluğa kapılıp kısıldığına tanık oldum.
* * *
BŞİKTAŞ, sezonun en kötü oyunlarından birini oynadı. Yapmak istediğini hiç anlamadım. Uyuşuk temposunu, farklı ve etkili çizgiye taşıyamadı.
Hadi, Beşiktaş uyur-gezer gibiydi... Bünyamin Gezer, bu tempoya neden uydu. Bunu da çözemedim. O da Kayserispor’un zaman geçirmek için oynadığı oyunu uykulu gözlerle seyretti!
Lafı boÅŸuna uzatıyorum BeÅŸiktaÅŸ dün geceki yenilgisi ile zirveyle baÄŸlarını koparttı. Daha da acısını söyleyeceÄŸim... Åžampiyonluk umutlarını ve hevesini dün gece Ä°nönü’ye gömdü.     Â
Yazarın Tüm Yazıları