İniş başlayınca

İNSANOĞLU her şey iyi iken keyifli ve neşelidir. Ancak işler kötüye gitmeye başlayınca sinirlenir, suratı asılır, huysuzlaşmaya ve tepki göstermeye başlar. Ama gücünün yettiğine! Adam sıradan biridir, tepesi atınca karısını veya çocuklarını döver, hırsını onlardan alır. İnsanoğlu iktidar sahibidir, güçlü biridir, her gün kamuoyunun önündedir. O takdirde karısını, çocuğunu dövemez, sokakta kavga edemez. O zaman hırsını, örneğin gazetecilerden ve medyadan almaya kalkışır. Durup dururken medyayı, gazetecileri azarlamaya, suçlamaya başlar.Hemen anlarsınız ki işler kötüye gitmektedir. Bu yüzden sinirleri bozulmuştur. Türkiye’de şimdi bu süreci yaşıyoruz. * * *İşler kötüye gidiyor. İktidar yorgunluğu başladı. Dolayısıyla iniş başladı. İniş bir kez başlayınca bunu durdurmak Türkiye’de mümkün değildir. Başbakan da bunun farkında. O yüzden şimdi medya kuruluşlarını suçluyor, gazetecilere kızıyor. Polisle göstericiler arasında olay olmuş. Polis izinsiz gösteri yapanları coplamış. AB hemen devreye girip Türkiye’yi kınamış. Başbakan Erdoğan konuşuyor: ‘Medya ülkemizi ispiyonladı.’ Çağımız iletişim çağı. Olaylar olmuş, medya bunları vermeyecek! Herhalde bunu bekliyor. Sonra ekliyor: ‘Zaten gazeteleri okumuyorum!’Niye okumuyor? Okuyunca siniri mi bozuluyor? Yooo! Ben onun yerinde olsam her gün okurum. Tam tersine neşemi bulurum, keyfim yerine gelir. Onun iktidarının ve hükümetinin arkasında bir İslamcı basın var ki, ne yapılsa sayfalarında ve ekranlarında AKP’yi aslanlar gibi savunuyor. Örneğin, İslamcı olmayan bir Sabah Gazetesi ve aynı patrona bağlı atv televizyonu var ki, onlarda köşe yazıları dahil bir tek eleştiri bile çıkmıyor. Her şey güllük gülistanlık, toz pembe gösteriliyor!Star Gazetesi ve televizyonu öyle. Onların sahibi zaten devlet. Yani TMSF. Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi’ni Sabah’ın patronu ‘şu bizim Nazlı’dan aldı. O gazete zaten hep aynı övgü düzme kulvarının baş aktörü. TRT derseniz her şeyi ile iktidarın emrinde. Yeni kadrolarıyla görevini sürdürüyor. Örneğin, Bayan İkbal bir yanda Bay Fethullah’ın kanalında program yaparken aynı zamanda TRT’nin hemen her programında karşımıza çıkıyor. Recep Tayyip Erdoğan kendini hiç üzmesin. Gazete okumaya, televizyon izlemeye devam etsin. Böyle gazeteleri okudukça, bu kanalları izledikçe keyfi yerine gelir, düzülen övgüler nedeniyle morali yükselir! Ben şahsen başbakan olsam böyle yapardım.* * *Haaa, iktidar sahibi kimselerin bu iniş süreci ve sinir bozukluğu aşamasında uyguladığı başka yöntemler de oluyor. Kendilerine soru soran gazetecileri sindirmek, yüreklerine korku salmak ve gerekirse şikáyet etmek! Bakınız koskoca Başbakan önceki gün kendisine soru sormak isteyen gazetecilere ne diyor:‘Soru soracaklar önce hangi gazeteden olduğunu söylesin, ondan sonra sorsun.’ Bunun anlamı çok net bir biçimde şudur: ‘Hoşuma gitmeyecek soru sormayın, gazete yöneticilerinize şikáyet ederim.’Biz bunları çok gördük, çok yaşadık.Nice gazeteciler ve yazarlar, sordukları sorular, yazdıkları haberler ve köşe yazıları nedeniyle medya kuruluşlarının sahip ve yöneticilerine şikáyet edildi. Nice gazeteci arkadaşımız sırf bu yüzden, soru sormaktan ürker duruma getirildi. Muhabirler, köşe yazarları ve yöneticiler, çalıştığı medya kuruluşunun eğilimini, iktidardan nasıl korktuğunu zaten bilir. Manşetler ona göre atılır, haberler ve köşe yazıları o doğrultuda hazırlanır. İslamcı medya, Star grubu, TRT, Sabah ve atv grubu bunun somut örnekleridir. Recep Tayyip Erdoğan bu konuda yanlış yöntem izliyor. Yatsın kalksın Allah’a bin defa şükretsin. Türkiye’de şimdiye kadar hiçbir iktidar, arkasında böyle bir medya desteği görmemişti. O gazeteleri her gün iyice okusun, televizyon kanallarını izlesin, morali ve keyfi yerine gelir! Böyle yapmak sinir, depresyon, yorgunluk ilacı almaktan bin kat iyidir! İniş sürecini durdurmasa bile insana geçici rahatlık sağlar.
Yazarın Tüm Yazıları