İngiltere’yi karanlık günler bekliyor

Güncelleme Tarihi:

İngiltere’yi karanlık günler bekliyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2015 00:00

İngiltere’de geçen haftaki genel seçimlerde beklenmedik bir zafer elde eden Muhafazakar Parti, seçimden önce halka verdiği sözleri yerine getirmek için hızla harekete geçti.

Haberin Devamı

Bu sözlerden belki de en önemlisi 1998 İnsan Hakları Yasası’nın iptali.

Bu yasa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni İngiliz yasama sisteminin bünyesine sokuyor.

Bu da Birleşik Krallık’ın tüm vatandaşlarının “insan haklarının ihlal edildiğini” düşünmeleri durumunda Strasbourg’taki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmak yerine kendi mahkemelerinde adalet bulabileceği anlamına geliyor.

Ayrıca bu yasa sayesinde sadece İngiltere hükümeti değil, yerel belediyeler, hastaneler, polis yani kısacası tüm kamu kurumları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne karşı doğrudan sorumlu hale geliyor.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin içinde neler mi var?

Yaşama hakkı, işkence yasağı, kölelik ve zorla çalıştırma yasağı…

Tabii İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İngiliz yargısına sokulmuş olmasının bazı yan etkileri de var.

Mesela, işkencenin yaygın olarak uygulandığı ülkelerin vatandaşları İngiltere’de suç işledikleri zaman “Ülkelerinde insan hakları ihlal edilebileceği için” sınır dışı edilemiyor.

Ve Muhafazakar Parti bu durumun “Birleşik Krallık’ın egemenliğini” tehdit ettiğini, İngiliz yargısının elini kolunu bağladığını söylüyor.

İngiliz (sağcı) basın organları bu konuda sürekli kışkırtıcı haberler yapıyor. halk da (beni gerçekten çok ama çok şaşırtan bir şekilde) bunları okuyup kendi yaşam tarzlarını korumak, onlara adalete kolay ulaşım imkanı sağlamak için hazırlanmış bu yasanın iptalini talep ediyor!

Ve bu değişikliğin sadece bir iki suçlunun kolayca sınırdışı edilmesini sağlamakla kalmayıp, kendi hayatlarını da bir gün derinden etkileyebileceğini hiç ama hiç düşünmüyor.

1998 İnsan Hakları Yasası eğer iptal edilirse (Ve Muhafazkar Parti’nin istediği üzere bu yasanın yerini İngiltere’ye özel bir İnsan Hakları Yasası alırsa) Birleşik Krallık vatandaşları bu temel haklarının çiğnendiğini düşünmeleri durumunda Strasbourg’a başvuru yapmak zorunda kalacak.

Bu da adaletin sağlanmasının çok daha uzun sürmesine ve bir çok vakada maddi ve teknik yetersizlikler nedeniyle insanların haklarını arayamaması ile sonuçlanacak.

Ah tabii Muhafazakar Parti İngiltere’nin İnsan Hakları Sözleşmesi’nden tamamen çıkmasının da söz konusu olduğunu söylemekten hiç kaçınmıyor.

“Eğer Avrupa Komisyonu, İngiliz mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden üstün hale gelmesine izin vermezse çeker gideriz” diyor.

Şu anda Türkiye’nin de imzaladığı sözleşmeye taraf olmayan Avrupa’daki tek ülke Belarus.

Evet… Muhafazakar Parti kendine eşitliğin, demokrasinin beşiği diyen Birleşik Krallık’ı Avrupa’nın son diktatörlüğü ile aynı konuma getirmekten çekinmeyeceğini açık açık söylüyor.

Peki umut var mı?

Şu anda tek umut vicdan sahibi Muhafazakar Parti milletvekillerinin “Bu yasa değişikliği ile sonuna kadar savaşacaklarını” söyleyen İskoçlar’la bir araya gelip Cameron’u durdurması.

Bekleyip göreceğiz…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!