İncitmeden yolma sanatı...

BU sırada sözü çok edildi ama nedense üstünde durulmadı... Oysa Türkiye'de büyük bir kamu kurumu vakıfları olayı var. Hani polis karakoluna gidip de bir dilekçe verdiğiniz takdirde burnunuza bir makbuz dayayıp;

‘‘Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı'na şu kadar bağışta bulunacaksınız’’ dedikleri yahut;

‘‘Türk İdarecileri Vakfı'na yapacağınız şu kadar bağışın makbuzu burada’’ diyerek beklemediğiniz bir fatura ödemeye mecbur ettikleri zaman varlığını öğrendiğiniz vakıflar var ya... Onlardan söz ediyoruz.

Türkiye'de şimdi öyle bir noktaya geldik ki, hangi kamu kurumuna başvursanız devletin usulünce tayin ettiği harç, resim vb. paraya ek olarak bir de bu tür vakıflara haraç vermek zorunda kalıyorsunuz.

Dün bir gazetede, bu şekilde bağış görüntüsü altında zorla alınan haraçlar sayesinde Nüfus İdaresini Güçlendirme Vakfı'nın 2000 yılında halktan 6 trilyon 900 milyar lira topladığı bildiriliyordu.

Emniyeti Güçlendirme Vakfı; Jandarma Asayiş Vakfı; Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı; Türk Sağlık Eğitim Vakfı... Ve pek çok eğitim vakfı dahil bugün Türkiye'de tam 630 adet kamu kurumu vakfı olduğu biliniyor.

Hadi diyelim ki ‘‘Ne de olsa bir kamu kurumunun güçlenmesi için çalışıyorlar’’.

İyi de... Toplanan bu paraların kime harcandığı, nasıl harcandığı biliniyor mu?

Yetkililere sorduk. Çok açık şekilde ‘‘Kesinlikle bilinmiyor; çünkü denetlenemiyor’’ yanıtını aldık. Sebep... Vakıflar Genel Müdürlüğü denetleme elemanlarının sayısı ihtiyaca yetmiyormuş.

Gerçi geçen yılki Bütçe Yasası'na konan bir hüküm ve ona dayalı olarak Başbakan Bülent Ecevit'in yayınladığı bir genelge gereğince her vakfın, ait olduğu kurum (örneğin bakanlık) tarafından denetlenmesi gerekiyor, ama o da işlemiyor. Yani tam bir başıbozukluk sürüp gidiyor.

Araştırınca öğrendik ki, aralarında Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı; Bezm-i Alem Hastanesini Geliştirme Vakfı; Milli Eğitim Vakfı; İtfaiye Vakfı; Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma, Değerlendirme ve Geliştirme Vakfı; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, Pamukkale Üniversitesi Vakfı'nın da bulunduğu 15 kamu kurumu vakfının yöneticileri, ‘‘yasalara aykırı işlemleri’’ nedeniyle yargıya verilmişler. Nitekim Ankara 30. Asliye Hukuk Mahkemesi, aynen Osman Durmuş gibi, kendisi Sağlık Bakanı olduğu sırada, kamu kurumu kaynaklarıyla çok sayıda vakıf kuran H.Ş. ile öteki yöneticilerin görevden azledilmelerine (kovulmalarına) 15 Mart 2001 tarihinde karar vermiş.

Bir başka bakanın, yine kamu kaynaklarını kullanarak kurduğu vakfın göstermelik olarak birkaç öğrenciye burs verdiği ama aslında Ankara'da otopark işletmeciliği yaptığı bildiriliyor.

Gördüğünüz gibi vakıf işinin suyu çıkmış durumda... Kimi vatandaşı soyuyor, kimi de soyanı kral ilan ediyor. Biz de merak ediyoruz; ilgililer uyuyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları