İnanılmaz bir hukuk mücadelesinin öyküsü

‘BEYEFENDİ ben Paris’te oturan bir emekliyim. Adım; Fazlı Cemil Akmansoy’dur. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Sanayi Mühendisliği okudum.

Daha sonra şimdiki Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’la aynı dönemde ‘Sciences Politigues’te okudum. Fransız Milli Bankası’nda müşavir-mühendis olarak; ondan sonra da Amerika’da da 11 yıl süreyle ‘Industrial Appraiser’ olarak çalıştım.

Yazları da Pendik Güzelyalı’daki evimde geçirirdim. Ta ki, buralarda 1990’larda yasadışı olarak sanayi faaliyetlerinin başlamasına kadar. Artık Marmaris’i tercih ediyorum.

Bunları neden yazıyorum. Köşenizde ‘Pendik’te bir liman’ (31.3.2005) başlıklı yazıyı görünce bazı gerçeklerin bilinmesini istedim. Çünkü, İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu’nun dediği gibi önce bir emrivaki yaratıldı; sonra da yolsuzluklara yasal kılıf bulundu. Ama bu gene de yasadışıdır. RODER Başkanı Saffet Ulusoy ve Un Ro-Ro İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cüneyt Solakoğlu size bazı şeyleri eksik olduğu kadar yanlış da söylüyorlar.

Güzelyalı’da Un Ro-Ro ve bitişiğindeki Proteksan yat ve gemi tesislerinin nasıl kurulduğu bir ‘yılan hikayesi’ kadar uzundur. Hatta evime ve haklarına tecavüz edilmiş, yolum kapatılmış, hatta arabam bahçede ‘hapis’ bırakılmıştır. Usulsüz işlemleri anlatmak istiyorum.

İHALE NEREDE

1- Güzelyalı Mahallesi’nde 60 dönümlük deniz alanı kaçak olarak dolduruldu. Kartal Milli Emlak Müdürlüğü, kadastroda var olmayan bu parselleri, denizi ruhsatsız doldurmuş (Kumcular Kooperatifi, STFA ve (Topal Yaşar) Yavuz Yaşar Yamak) olan kişilere, yani suç işlemiş olanlara ihale açmadan kiraya verdi. Bu kişiler de kanunen geçersiz bu kira sözleşmelerini UN Ro-Ro ve Proteksan’a satmak suretiyle yollarını buldular. Ve bütün bu kira ve devir işlemleri, gene ihale açılmadan yapıldı.

2- Kaçak dolgu işlemi senelerce sürdü ama Güzelyalı sakinlerinin şikayetlerine rağmen, Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya, Pendik Kaymakamı Haluk Tunçsu ve Pendik C. Başsavcısı ses çıkarmadı. Erol Kaya bu ruhsatsız dolguları durduracağı yerde, tuttu şikayet edenlerin evlerini de yıktırıp ahaliyi susturmak yolunu seçti. (Örneğin bana gözdağı vermek için evimin yarısını yıktı, ancak mahkeme sonucunda bana tazminat ödemek zorunda kaldı.)

3- Benim ve bölge halkının şikayetleri daha üst makamlarda da örtbas edildi. İstanbul Valiliği’ne intikal eden şikayet dilekçelerim hasıraltı edildi. İçişleri Bakanlığı (R. K. Yücelen dönemi) gerekçe göstermeden şikayetimi reddetti ve soruşturma açılması engellendi.

AKP’nin Başbakanları Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan da bu dolgulara göz yumdular.

4- Bazı tuhaf şeyler de oldu; dolgulara karşı çıkanlardan biri, Proteksan Müdürü’nü ayağından vurdu. Bu dönemde 4 kaymakam gelip geçti, hepsi sustu.

DOLDURULAN DENİZ

5- İdari makamlar dolgulara göz yumdu ama yargı gücü (İstanbul İdare Mahkemesi) 31.3.2003 tarihli kararıyla bunların yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle o kira sözleşmelerinin iptaline ve ‘deniz doldurulduktan sonra kiraya verilmesi’ adı altında yapılan işlemlerin durdurulmasına karar verdi; ‘yürütmeyi durdurma’... Bu tür kararları içeren dosyalara öncelik verilir ama... Türk milleti adına verilen bu kararı icra ettirmek hálá kabil olmadı. Çünkü bazı ‘gizli kuvvetler’in baskısıyla bu karar tam 6 ay kalemde bekletildikten sonra taraflara tebliğ edilebildi. Ve hakkı yokken Proteksan firması müdahil olarak Danıştay’a gitti. Yasalar, ‘Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır’ ve ‘tekemmül tarihinden itibaren en geç 6 ay içinde sonuçlandırılır’ diyor. 18 ayı geçmesine rağmen hálá karar için bekliyoruz. Fransa’dan konsolosluk kanalıyla Danıştay Başkanı Sayın Ender Çetinkaya’ya başvurarak ‘zamanaşımını’ bilgisine sundum. Hálá cevap bekliyorum. Ama dolgular devam ediyor.

DENİZ KAMUNUN MALIDIR

6- Evet, deniz kamunun malıdır. Anayasa’nın 43. maddesi ve bundan doğan 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na bağlıdır. UN Ro-Ro Genel Müdürü Cüneyt Solakoğlu’nun açıklamasında, liman için devletin ‘bilgisi, izni ve onayı var’ diyor... Ama kamu yararı gerekçesi gösterilmezse, bu onay geçerli sayılmaz. 58.368 metrekare deniz alanı, kamu yararı için mi kullanılacak? Yasalar denizin mülkiyetinin özel kişilere devredilmesine katiyen izin vermiyor. Mülkiyet değil kiralıyoruz deseler dahi deniz, kamu yararı olmadan doldurulamaz, etrafına duvar çevrilemez.

Bu arada ne yazık ki, UN Ro-Ro’nun, o yeri almak için STFA’ya ödediği 25 milyon dolar için Defterdarlık’a ne kadar vergi ödediğini öğrenemedik.

Dilerim, Başbakan’ın bu ayın 29’unda açacağı bu gayrimenkulü ileride yabancı bir şirkete satmazlar; çünkü böyle bir bedelin %80’i kamu parasıyla yapılmış yol ve köprülerdir.

Yargıtay’dan onay geldiğinde bu yerin bir çocuk parkı olmasını isteyeceğim.’

Evet, ilk kadın milletvekili Nazlı Tlabar’ın ve Merkez Bankası Dinlenme Kampı’nın da bulunduğu şirin bölgede her şeyi ‘kıldan yağ çeker gibi çözümlendiğini’ söyleyen Akmansoy’un 10 yıldır sürdürdüğü mücadelesinin kısa özeti böyle...

Bardakçı’ya tebrikler

SAYIN Murat Bardakçı’yı tebrik ederim. Ermenilerin tehcir palavrası için dünyanın her yerinde sayısız kitap, dergi, gazete yayınlanırken üniversitelerimiz hocalarından hiçbir tepki yok. İlmi olarak arşivleri araştırarak ‘Ben düşmanla boğuşurken, kendi vatandaşım beni arkamdan vurursa, ona, yasamız ne diyorsa onu yaptık’ diyemediler.

Murat Bey’in tarih dergisindeki ‘Zaptiye’de ondan bundan çalıp kitap yapan mollaların intihallerini nasıl yakalıyorsa, Talat Paşa dizisiyle sözde Ermeni soykırımını gün ışığına çıkardığı için kalemine sağlık, tebrikler.

Kazım ERBİL-Deniz Albay

Tunceli’de yakınma dönemi bitti, artık iş var ‘Umudun Türküsü’

TUNCELİ’
den Taşkın Su yazıyor: Sinan Samat, Tunceli Bedensel Engelliler Derneği’nin onursal başkanı... ‘Umudun Türküsü’ projesi kapsamında gerçekleştirilecek Tunceli Eğitim Rehabilitasyon ve Buluşma Merkezi inşaatının öncülerinden... Samat, ‘Bir toplum kendi engellisine olan mevcut bakış açısını yeniden ve bu defa doğru, yani çağdaş değerler ve insan haklarına dayalı bir biçimde inşa etmeye çalışıyor’ diyor.

Tunceli’de bu nedenle anlamlı bir temel atma töreni vardı dün... CHP Milletvekili Sinan Yerlikaya ve Hasan Güyüldar; Pülümür, Nazimiye, Hozat, Pertek, Çemişgezek, Ovacık, Mazgirt belediye başkanları ile SHÇEK Genel Müdürü İsmail Bar, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Genel Başkanı Faruk Timuçin, 4. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Süha Tanyeli, Vali Mustafa Erkal, Emniyet Müdürü Osman Öztürk’ün katıldığı törene Başbakan Erdoğan da bir kutlama mesajı gönderdi.

Milli Emlak’tan kiralanan 5.5 dönümlük alanda inşa edilecek 1500 metrekarelik tesisi, ilgili dernek ile valilik ve SHÇEK ortaklaşa yönetecek ve burada 25 kişi çalışacak. Projenin mimarlığını Cengiz Kırmızıtaş’ın üstlendiği merkezin iç donanımlarını da Milli Eğitim Bakanlığı karşılayacak.

HAYIRLI BİR İŞ Merkezin yapım maliyetini karşılamak için şimdiye kadar Avrupa ülkelerinin çeşitli kentlerinde 17 yardım konseri yapılmış. Yine bu şehirlerde yapılan Tuncelili ailelerin düğünlerinde ‘1 Euro da sen ver’ kampanyaları düzenlenmiş. Konser ve yardım kampanyalarından şimdiye kadar 570 bin YTL toplanmış... Üçü Türkiye’de olmak üzere 17 yardım konseri daha yapılacak. Törende CHP Milletvekili Hasan Güyüldar, Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın 1 trilyonluk bir ödenek tahsis edilmesi için Milli Piyango İdaresi ile görüştüğünü, ödeneğin programa alındığı müjdesini Arınç adına verdi... Tesisin iki yıl içinde bitirilmesi düşünülüyor.

Yaklaşık 100 bin nüfuslu Tunceli’de kayıtlı 1261 engelli bulunduğu, ancak bu sayının ‘arka odadakilerle’ birlikte daha yüksek olduğunu söyledi Türkiye Sakatlar Derneği Genel Sekreteri Yılmaz Demirel... Engellisine sahip çıkan ‘Avrupalı Tunceliler’ çok önemli bu yerel soruna sahip çıkarak epeyce katkıda bulunmuşlar.

Artık Tunceli dağlarında silah sesleri yerine ‘hayırlı bir iş’ için önceki akşam atılan havai fişeklerinin sesleri yankılanıyordu.

‘Umudun Türküsü’, insanın türküsüdür.

Gelin çıplak

CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nın (Erdemir) satılıp satılmaması konusunda Türkiye’de referandum önerisini getirerek ‘Ulusal değerlerimizin satışına halk karar versin’ dedi. Baykal doğru söylüyor.

Hükümet, sadece Erdemir’i değil, TÜPRAŞ’ı da, Petkim’i de, THY’yi de halka sorsun; satalım mı satmayalım mı?

Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, ‘2004 yılında ülke ekonomisine 8.2 milyar dolar katkı sağlayan TÜPRAŞ, bölgesel enerji şirketi olma potansiyeline sahipken geleceğimiz neden satılıyor?’ diye soruyor. Bunlar bizim altın bileziğimiz, kolyemiz... Başka değerli neyimiz var?

Bir de onları satarsak, çeyizimizde bir şey kalmayacak. Gelin çıplak kalacak.

Dışişleri’nin abidesiydi

DIŞİŞLERİ Bakanlığı’na 42 yıl hizmet vermiş E. Büyükelçi Özdemir Benler’i (83) 23 Nisan günü Marmaris’te vefat ettiğinden ve Armutalan’da toprağa verildiğinden sanırız çok kişi haberdar olmadı.

Olayı bize duyuran emekli öğretmen Duran Ergül, Benler’i şöyle anlatıyor:

‘Onu tanımak, onun dostu olmak, onunla oturup ülke sorunlarını konuşabilmek bir onurdu. Bizler onun dost çevresi olarak bu onuru yaşadık. Alçakgönüllü bilge kişiliğiyle çevresine hep umut, yaşama sevinci, direnme gücü verdi. Son nefesine kadar yerel gazeteye yazdığı yazılarda hem ülke sorunlarına, hem de yerel sorunlara değinerek ‘aydın sorumluluğu’ nedir hepimize öğretti.

BM ve NATO’da verdiği üst düzey görevler yanında büyükelçi olarak da seçkin bir isimdi.

1965’te Kıbrıs’ta görevlendirildi ve saçlarını orada ağarttı.

1979’da Lahey Büyükelçisi iken yaşamının en büyük acısını yaşadı. 26 yaşındaki tek evladı Ahmet Benler’i Ermeni terörüne kurban verdi. Şehit Ahmet Benler, Fransa’da Grenoble Üniversitesi’ni bitirmiş, New York’ta master yapmış, Lahey Delft Üniversitesi’nde doktorasını yapmakta olan bir elektrik yüksek mühendisiydi.

Tek suçu, büyükelçinin oğlu olmasıydı.

Bu büyük acıya karşın Özdemir-Jale Benler çifti dimdik ayakta durdu. Yaşamdan kopmadı; çevrelerine ışık saçtı; örnek oldu. Jale Benler Hanımefendi, sevgili eşini oğlunun yanında toprağa verirken yine bir metanet anıtı gibiydi. Başsağlığı dileklerini dudaklarındaki acı tebessümle kabul edişi hafızalardan silinmeyecek bir görüntüydü.

Büyükelçi Özdemir Benler, şehit oğlu Ahmet Benler’e kavuştu ama ülkemiz muhteşem bir insan kaybetti.’ Sevenlerinin başı sağolsun.

GÜNÜN SÖZÜ

‘Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması her şeyden önce etnik temelde meydana gelmiştir.’

(Prof. İlber Ortaylı)

Biliyor musunuz

İSTANBUL 2 No’lu Şube Yönetici, temsilci ve üyeleri; Tez Koop-İş Sendikası Disiplin Kurulu Başkanlığı’na başvurarak, ‘sendika yönetim kurulu üyelerinin, Migros ve Gima işverenleriyle anlaşarak bilerek veya kasten üyelerin yasayla kazanılmış haklarını işverenlere peşkeş çektiklerini’ öne sürerek genel merkez yöneticilerin sendikadan ihraç edilmelerini istediklerini...

MESAJ PANOSU

MALTEPE
Üniversitesi’nde bugün 14.00’te ‘AB Sürecinde Sermaye-Emek İlişkileri’ konulu konferans var. Konuşmacılar TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı ve Yrd. Doç. Engin Ünsal. 0216-626 10 50
Yazarın Tüm Yazıları