İnadın kırılması bayramı

“BEN de, sendika olarak halkın önünde bu meydana girmek isterdim. Ama bizim burada beklememiz gerekti. Güvenlik önlemleri çok fazla ama alanın açılması demokrasiye bir katkı olacaktır. İnsanların üzerinde 1977’nin izlenimi var. Bugün bunları atacağız.”

Dün sabah, alanın henüz kapalı olduğu saatlerde Taksim Meydanı’nda KESK Haber-Sen 8 nolu şube okul sekreteri Bektaş Saltuk ile konuşuyorum. Ben bariyerlerin önünde, o arkasında.
Polisler görünmüyor ama ara sokaklar tıklım tıklım polis dolu. Sinek uçurulmuyor.
Her şeye rağmen havada iyimserlik var.
32 yıllık hasret sona eriyor.
Bu romantik bir şey değil. Hasret alanın taşına toprağına mı? Hayır.
Hasret, 12 Eylül zihniyetini sonlandırmaya.
Halkın, isteklerini demokratik yollardan seslendirmeye, normalleşmeye, demokratikleşmeye hasret.
* * *  
“ANAYASA değişikliği bizim isteklerimizi tam olarak yansıtmasa da 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nın halka açılması siyasi bir karardır. AKP Hükümeti’nin aldığı bir karardır. Yumuşamaya neden olmuştur. Bu kararı nedeniyle AKP’yi destekliyoruz” diyor sendikacı.
Halk samimiyeti ölçer.
Biber gazı yediğinde, hortumlar yüzünden sendikalarının kapısından dışarıya adım atamadıklarında, yetkililerin “şiddet”e mazeret bulmaya çalıştıklarında karşılarına dikilen baskıyı, inadı ölçmeyi bildiği gibi.
* * *
DÜN sabah çok erken saatlerde Taksim’e çıkarken, meydana gerilimsiz girdiğimiz günleri hatırladım.
1977 öncesi CHP’nin taşıdığı kalabalıkları, sol hareketlerin onlardan nasiplenmek için gösterdikleri çabaları; CHP konvoylarının önüne sızıp, kendi örgütlerimizin afişlerini açarak meydana girdiğimiz günleri. Toy kurnazlıkları.
Daha sonraki yıllarda CHP Yönetimi’nin sol ile arasına mesafe koymak uğruna yavaş yavaş o kitlelerden kopuşunu anımsadım.
Kanlı 1 Mayıs’ı, içim ağlayarak düşündüm.
Türkiye’nin üzerine yürümekte olan darbenin, sinsi ayak seslerini; terörü, kutuplaşmayı; 1974 affı ile gelen demokratikleşme umudunun gözlerimizin önünde buharlaşmasını anımsadım.
* * *
DÜN sabah, Taksim Meydanı, olağanüstü güvenlik önlemlerine rağmen, ayı kapanı hissi veren bariyerlere, ara sokaklara gizlenen zırhlı, meydana yayılan sivil polislere rağmen 33 yıllık aradan sonra sivil toplumla kucaklaştı.
Sendikacının dediği gibi, “Bu meydanı açanlara teşekkür ediyoruz. Ama onu açtıranın örgütlü mücadele olduğunu da aklımızdan çıkartmayalım.”
Halk istedi, siyaset bu isteğe uydu ve meydan açıldı. Dün Taksim Meydanı ile büyük buluşma, derin devlet komploları, kısır siyasi çekişmeler olmazsa eğer, Türkiye’nin tam demokrasiye hazır olduğunu bir kez daha gösterdi bana.
Yazarın Tüm Yazıları