İmtiyazlı, sınıflı...

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ara sıra değindiğimiz "Türkiye’de hemen her kesimin imtiyazı var. Bunlar da kaldırılmalı, Dokunulmazlık konusu da o bağlamda ele alınmalı" tezini savunurken galiba boşuna sevinmişiz.

Gerçi onların bu görüşü "Milletvekili dokunulmazlığını kabul edilebilir düzeye getirmek isteyen" CHP’nin önünü kesmek için savunduklarının farkındayız ama "doğru ne olursa olsun doğrudur" diye seviniyorduk.

Başbakan Erdoğan’ın "Necmettin Erbakan özel belgede sahtekarlık suçundan aldığı mahkumiyet sonucu 11 trilyon TL. tutarında para cezasını ödemeden, 2 yıl 4 aylık (fiilen 11 ay kadar) hapis cezasını kendi evinde çekmesini" öngören çabalara destek vermesinden anlaşıldı ki mesele imtiyazlara karşı olmak değilmiş.

Meğer, "Bizim istemediğimiz imtiyazlar kaldırılmalı ama biz isteyince yeni imtiyazlar konulabilir" demek istiyorlarmış.

Ne güzel değil mi?

Bildiğiniz gibi "para cezasını öderseniz hapis cezasını evinizde çekebilirsiniz" diyen hüküm yeni Ceza Yasası’na sırf Erbakan’ın aldığı bu mahkumiyet yüzünden konulmuştu.

Ama Erbakan, "O da olmaz" deyince yasa tekrar değişiyor ve "Parayı ödemeden de olur"a dönüştürülüyor.

Artık bu kadarı da çok fazla...

İmtiyaz konusu bu sıralarda bir başka nedenle gündemde:

Bu defa hükümet, yürürlükteki Pasaport Yasası’nı değiştirip "imtiyazlı" kesimi sayısal olarak azaltmaya çalışıyor:

Daha önce gazetelerde yayınlandıgı gibi, devlet memurlarından Birinci, İkinci ve Üçüncü derecelere kadar yükselmiş olanların kendilerine ve aile bireylerine -onların emekli olmalarından sonra da- Yeşil Pasaport veriliyordu.

Yeşil Pasaport’un özelliği, Lacivert kapaklı -yani herkese verilen- pasaport sahipleri gibi başkonsolosluk kapılarındaki vize kuyruğunda çile doldurma zorunluğundan sahibini -genelde- kurtarmasıydı. Ne var ki, "imtiyaz" salgın hastalık gibidir. Çabuk yayılır. Nitekim Yeşil Pasaport alanların sayısı 2.5 milyonu bulmuştu (5 Mart 2005 Yeni Şafak). Şimdi bu sayı 90 bine indirilmek isteniyor.

Doğrusu iyi ediliyor. Hatta illerin vergi rekortmeni konumundaki kişilerle bir önceki yıl en az 30 milyon ABD Doları tutarında ihracat yapan işadamlarına da Yeşil Pasaport alma hakkı tanıyor. Öneri, eski milletvekillerine ve ilçe belediye başkanlarına "Yeşil Pasaport" alma hakkı tanıyor ama anayasa yapan Kurucu Meclis ve Danışma Meclisi üyelerine tanımıyor.

Keza... Diplomatik Pasaport konusunda da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin uygulamasını göz ardı ediyor. Tüm AB üyesi ülkeler, Emekli Büyükelçilerine yıllar boyu taşıdıkları Diplomatik Pasaportu, emeklilik dönemlerinde de verdiği halde öneride bu gerçek dikkate alınmıyor. Ama aynı diplomarın eski dostlukları vs. Türkiye’nin işine yarayacağı zaman "Aman koş!" diye yardım isteniyor. O sırada kimsenin aklına nedense, "Bu adamın cebindeki pasaport nedir?" sorusu gelmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları