IMF görüşmesi emeklilik yaşında kilitleniyor

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

IMF görüşmeleri başladığında, bazı bürokratların görüşmeler konusunda fazlaca umutlu olduklarını yazmıştık.

IMF ve Dünya Bankası'nın tavrını gördükçe, bu iyimser bürokratlardan bazılarının fikirlerini değiştirmeye başladıklarını görüyoruz.

Müzakereler derinleştikçe, bu iki kuruluşun da beklenen tavizleri vermeye yanaşmayacakları açıkca görülmeye başladı.

IMF ve Dünya Bankası'nın ısrarlı oldukları konuların başında ‘‘emeklilik yaşı’’ geliyor. Bu konudaki ısrarları şöyle:

- Kesinlikle TBMM'ye gelecek tasarıda emeklilik yaşı kadınlar için 58, erkekler için 60 olarak yeralmalı. Ayrıca, Başbakan iki yıl sonra emeklilik yaşının 63'e çıkacağını açıklamalı. Bu yeni emeklilik yaşı konusunda kesin olarak geçiş süresi tanınmamalı. Başka türlü bu sorun çözülmez.

Bunun yanısıra başka ısrar ettikleri unsurlar da var.

Örneğin, 3 yıllık bir program yapılsa dahi, ilk yılda enflasyonun şok biçimde düşürülmesi gerektiği konusunda da ısrarlılar.

Bu düşüşü sağlamak için, yani yüzde 50 yerine en azından yüzde 20-30'lara inebilmek için harcamaların daha da kısılması, bütçeye ek gelirler sağlayacak önlemlerin alınması isteniyor.

Bunu nedenle de ‘‘KİT ürünlerine 6 ay zam yok’’ gibi sözlerin yerine getirilemeyeceğini, kurların, sabit olmasa bile çok az bir artışla gitmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Buna karşılık Türkiye işi, ‘‘Bunları yaparsak kaç para veriyorsunuz?’’ noktasına getirdikçe, IMF'den hiç bir somut söz almayı da başaramıyor.

Yani IMF, ‘‘Siz istediğimiz bu programı uygulayın size 5 milyar dolar, 10 milyar dolar veririz’’ gibi bir şey de söyleyemiyor.

Peki şimdi ne olacak?

Büyük ihtimalle bayramda da çalışacak olan IMF ve Dünya Bankası uzmanları, sonunda bir metin ortaya çıkaracaklar.

Yani, kendilerine göre; ‘‘Türkiye'nin uygulaması gereken istikrar programı’’nı ortaya çıkaracaklar. (Bizimkiler ‘‘biz yaptık’’ diyecekler.)

BIRAKIP GİDECEKLER

Ve ortaya çıkan bu metni bizimkilere bırakıp, gidecekler.

Sosyal güvenliğin yanısıra, tarımsal sübvansiyonların netleştirilmesi ve azaltılması, bunun sonucunda taban fiyatlarda düşük artış, bankacılık sisteminin disipline edilmesi, kamu bankalarının özelleştirilmesine hemen geçilmesi gibi istekler, hazırlanacak bu programda yeralacak.

Ondan sonrasında iş Hükümete kalacak.

Hükümet bırakılacak bu metni inceleyip, böyle bir programı uygulayıp uygulayamayacağına karar verecek.

Şubat ayında ya IMF yine Ankara'ya gelecek ya da bizimkiler Washington'a gidip, karşı görüşlerini iletecekler. Bir kez daha müzakereler yapılacak.

Yani iş uzayıp gidecek. Öyle anlaşılıyor ki; işin uzaması hem karşı tarafın, hem de bizimkilerin işine geliyor. İş uzadıkça, ‘‘görüşmelerimiz devam ediyor’’ mesajı verilip, Türkiye'nin dışardaki itibarı değişmeyecek.

Bu arada da hem IMF hem de bizim bürokratlar ‘‘İçerdeki siyasi kargaşının netleşip, erken seçim olup olmayacağının belli olmasını, Hükümetin ömrü konusunda somut göstergelerin ortaya çıkmasını’’ bekleyecek.

IMF ve Dünya Bankası'nın ısrarlı oldukları konular, Hükümetin, önünü bir yıl görse bile, kolayca yapabileceği şeyler değil.

Umarız, Hükümet, IMF için değil ülke için, zor da olsa enflasyonu düşürecek bir programı uygulamaya razı olur.














Yazarın Tüm Yazıları