İlk gün manzaraları

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

TBMM yeni yasama yılına yeni salonda giriyor. Devletimize, milletimize ve muhterem vekillerine hayırlı, uğurlu olsun! Olsun da, ben bu yeni salona alışamıyorum. Cilalı ihtişamına rağmen TBMM Başkanı Çetin de ısınamıyor:

‘‘Eski salon değişti, bir tarih yok oldu. Eskisini arıyorum. Yeni salonu içime sindiremiyorum. Böyle salon mu olur? Bir kere mimariye ters bir uyum içinde. Rengârenk koltuklarla donatılmış. Ayrıca salona konulan beyaz mermerler de hamam havası veriyor.’’

Belki fazla tutucuyuz. Ama, Çetin gibi ben de o eski salonun havasını soluyarak mesleğimin çeyrek yüzyılını geçirdim. Şimdi yabancılık çekiyorum.

DYP BOYKOTU İlk gün manzaralarına gelince... DYP Grubu ilk birleşime katılmıyor. Eski DYP'li Ahmet Neidim üzülerek, ‘‘Bu eylemle ne kazandılar?’’ diye soruyor. Yine eski DYP'li İbrahim Gürdal yanıt veriyor:

‘‘Cumhurbaşkanı'nı dinlemediler, biir. Trafik kurbanı olan DYP Bilecik Milletvekili Şerif Çim için yapılan saygı duruşuna katılmadılar, bu ikii. Asıl ihanet, misyondan kopup kine omuz vermeleriydi, üüç. Değer mi hiç?’’

Neidim, ‘‘Bizler baskı altında DYP'yi kurarken, siyasi yasaklara karşı mücadele ederken tatlı su kahramanlarının çoğu neredeydi?’’ diye yeniden soruyor. Eski günlere taşınıyoruz. Neidim ve Gürdal'ı o dönemde tanımıştım. Gürdal DYP Isparta, Neidim Sakarya İl Başkanı idi. Bir gezide, ‘‘Yıllarca ayrı kamplardaydık. Şimdi demokrasi kampında toplandık’’ demişti. Bu sözünü hiç unutamadım. Bu, bir Demirel kültürüydü. Şimdiki DYP Lideri ile yakın çevresi ise sabah akşam Demirel ve ailesine hakaretler yağdırıyor.

Nereden nereye?

Gürdal, kuliste bir DYP'liye, ‘‘Oldu mu bu? Vatandaş size kapı dışında kalın diye mi oy verdi?’’ diye sesleniyor. DYP'li yönetici duymazdan gelip hızla uzaklaşıyor.

KABİNE GENÇLEŞSİN Rüşdü Saracoğlu beni görünce, ‘‘Bıyıklar gitmiş’’ diye takılıyor. Dedesinden bir anı aktarıyor. Başbakan Şükrü Saracoğlu'nu İsmet Paşa Köşk'e çağırıyor: ‘‘Daha genç bir kabine istiyorum, gençlerden vekil seç.’’ Başbakan, ‘‘Ben kabinemden memnunum ’’ diyor. Ama Paşa, ‘‘Yok yok, kabinede gençlere de yer ver’’ diye ısrar ediyor. Saracoğlu, bakanlarını topluyor. Paşa'nın isteğini açıklıyor. İlginç bir çözüm bulunuyor. Bakanlar bıyıklarını kesiyorlar. Ertesi gün Saracoğlu, kabinesini Paşa'ya takdim ediyor: ‘‘Efendim vekiller heyetini gençleştirdim.’’ Paşa'nın çok hoşuna gidiyor. Gülerek, ‘‘Gençlere muvaffakiyetler dilerim’’ diyor.

Bıyık muhabbetimiz Ecevit'le sürüyor. Değiştiğimi söylüyor. Bir sonraki pazar sohbetine geleceğini söylüyor. Bu pazar, Denizli'de mitingi varmış! Ecevit salona girerken DSP'li Fikret Ünlü görünüyor. Beni Karaman'a davet ediyor: ‘‘Karaman, Ecevit'i bekliyor. Seni de götüreceğim.’’

Başsavcı Vural Savaş'la merdivenlerde kucaklaşıyoruz. Konuşmadan, laik cumhuriyete ve hukuk devletine saygı frekansında buluşuyoruz.

Cumhurbaşkanı'nı dinlerken, gazeteci arkadaşım İdris Akyüz eğilip, ‘‘Bu metin başkanlık programı abi’’ diyor. Demirel, Meclis'ten ayrılırken İbrahim Gürdal'a, ‘‘Buraya altı defa geldim, bir yıl sonra yedinciye de geleceğim’’ diye sesleniyor. Merak edip gece telefonda soruyorum. Lafın önü arkası yok:

‘‘Şekil önemlidir. Ben, Cumhurbaşkanı seçildiğim gün de konuştum. Sonra altı yıl aksatmadan konuştum. Önümüzdeki yıl kısmetse yine konuşacağım.’’

Anayasa'ya göre, açış konuşmasını isterse yapar. Demirel, hiç aksatmadı. Evren ve Özal sanırım birer kez konuşmuşlardı. Demirel görevini yapıyor:

‘‘Ben söylenmesi gerekenleri söyledim. İçte ve dışta gerekli yerlere gereken söylenmiştir. Mürteci de payını almıştır, irtica da, bölücü de.’’

Apo da payını alıyor, Esad da! Sözün kısası; Türkiye istikrar arıyor.



Yazarın Tüm Yazıları