İlhan Söyler:Kesin şampiyon

Takımın sevk ve idaresi bir hayli zayıftı. Önce Suat ve Ergün bu görevi üstlendiler ancak tam anlamıyla yeterli olamadılar. Kanatlarda da sorun vardı. Hakan Ünsal sakatlığından dolayı verimli olamadı. Perez'in ise hücum gücü fazla, defans anlayışı zayıftı. Popescu'nun gidişi de savunmanın göbeğinde bir boşluk yaratmıştı. Ancak bu sorun çabuk çözüldü. Emre Aşık, sanki yeni futbola başlıyormuş gibi, istek ve arzusu ile bu boşluğu kapattı.

Lucescu, bu sorunları gidermek için çok uğraştı. Değişik ‘‘Yol arıyor’’, kimi zaman buluyor, olmuyor diğer yolu deniyordu. Orta alanda Hagi'nin yokluğunu bir tek Sergen tamamlayacaktı. Onun da fizik gücü oynamaya hazır değildi. Lig başlayana kadar, onu hazırlamaya çalıştı. Sergen, kah, bir bölü, kah bir buçuk bölü oynayabiliyordu.

İlk lig maçı çok önemliydi. Denizli ile oynanan bu maçı Ergün'ün tek golü ile kazanmayı bildiler. Ardından Şampiyonlar Ligi eleme maçları geldi. Arnavutluk'un Tiran takımı kolay geçildi ama ikinci eleme L.Sofya maçında ecel terleri döküldü. Yine de zor bir dönem geçilmişti. G.Saray'da yönetici, futbolcu ve teknik heyet derin bir ‘‘ohhh’’ çektiler. Rize deplasmanındaki farklı skor takımın rayına oturmaya başladığını gösterdi. Ardından Trabzon ve F.Bahçe, maçları kazanıldı. Şampiyonlar Ligi'nde ikinci tura çıkıldı. Ve Roma ile Barcelona karşısında bireysel hatalarla 3 puanlar kaçtı. G.Saray böylesine yoğun ve önemli maçlarda tabii ki hasar görecekti. Takımın fizik ve beyin gücü etkileniyordu.

HATALAR

Ve bu hasar Bursa maçında patlak verdi. Hep sarı kırmızılı takımın lehine yazılan ‘‘Tabela’’ bu kez aleyhine dönmüştü. Sakat ve cezalı oyuncular bollaşmıştı. Eksikti G.Saray. Ama yenilen 5 gol ortalığı sarstı. Erzurum'da kupaya da veda etti sarı kırmızılılar. Ama bundan da önemlisi ligin ilk yarısı biterken kötü oynamaya başlamıştı. Ankaragücü ve Yozgat maçlarında, hatlar arasındaki bağlantılar, ‘‘Pamuk ipliği’’ne bağlanmıştı. Birbirlerine kenetlenemiyordu. Kişisel bereci noksanlıkları, hataları göze batıyordu. Bir de bunların üstüne yönetimde yaşanan fikir ayrılığı eklendi.

Bütün bunlar G.Saray'da bu tatlı bir rüzgar olup geçti. Şimdi ilk bölüm bitti. Lucescu ve sorumlu olan kişilerin oturup ‘‘ Biz nerede yanlış yaptık?’’ diye düşünmesi gerekir. Ben G.Saray'ın sevaplarının fazla olduğu bir arenada şampiyon olacağına kesin gözle bakıyorum.

Son hatırlatmam Lucescu'ya. Terim G.Saray'a ilk geldiği yıl, kafasındaki oyun kalıbını değil, futbolcuların uyum sağladığı ve becerebileceği bir şablonu seçti. Ve hedefe ulaştı. Benden hatırlatması