İktisadın esasları

İKTİSAT ilminin kuramcılarından Hayek’in "İktisat, insan yapması değildir; ama içinde insan vardır" özdeyişine yazılarımda birçok kez yer vermişimdir.

Hayek’in bu ifadesinde iki saptama yer alıyor. Birincisi, iktisadın "insan yapması" yani "yapay" bir şey olmadığıdır. Bu ibare, sözün İngilizce orjinalinde "man made" olarak geçiyor.

Hayek, iktisadı insanlar yapmamıştır derken, acaba iktisadı Tanrı yapmıştır demek mi istiyor? Pek tabii, Hayek gibi ulu bir aklın Tanrı’yı idrak yeteneği bizde olmadığına göre, isterseniz kısaca "İktisat, doğaldır" demek istemiştir diyelim. Daha pratik olsun diye bu ibareyi, "İktisadın esasları, doğanın yasalarında vardır" şeklinde anlayalım. Tam bu sırada aklıma, tüm káinatı ve de iktisadın esaslarını yaratan Tanrı’nın yeryüzüne "kadınlar için giyim kuşam yönetmeliği" yollayıp yollamadığı sorusu takılıyor. Neyse, mübarek bayram günü, aklımızın ermediği bu bahse hiç girmeyelim daha iyi.

Özdeyişteki ikinci saptama, iktisadın içinde insan olduğudur. Bunun anlamı, birinci saptamadan daha anlaşılır. Kısa bir açıklama yapmak gerekirse Hayek, "iktisat kapsamına giren hiçbir eylem ve işlem yoktur ki, bunun insani bir boyutu olmasın" demektedir.

* * *

Yukarıda yazdıklarım, bir bakıma benim iktisada ve iktisadi olaylara nasıl ve nereden yaklaştığımı anlatmaktadır. Zaten her yazar, son tahlilde kendini yazar. Bu yüzden de yazarların eserleri, farklı konularda olsa bile birbirine benzer.

Dikkatli bir okur, her yazarın "şifresini" bir süre sonra çözer. Yazar lafı çardaktan alıp asmaya bağlamaya çalışsa bile, nerede damaya çıkacağını ilk paragrafta belli eder. Şifreyi çözünce okurun karşısına iki seçenek çıkar.

Eğer yazarı sevmiş, yani yazarın mesajını benimsemişse, onu okumaya devam eder.

Sevmemişse, bir süre sonra o yazarı bırakır. Benim yazılarımı okumaya devam edenlerin şifremi çoktan çözdüklerinden şüphem yok. Ben de bir okur olarak yazarların şifrelerini çözmeye bayılırım. Tespitime göre, bazı yazarlar hayatlarının belli dönemlerinde bir veya iki kere şifre değiştiriyor.

* * *

Bizim gibi iktisat üzerine yazmaya çalışanların şifrelerini çözmek çok daha kolay. Mesela "yüksek faizci" yazarlar var. Bunlar söze nerden başlarlarsa başlasınlar sonunda "faizler artmalı" diye bitirirler. Bir zamanlar "Az ye, çok yaşa" diye bir tabir vardı. Galiba bir de "Ne kadar yüksek faiz, o kadar düşük enflasyon" diye bir altın kural var.

Halbuki; enflasyonu en düşük ülkelerde, mesela Avrupa’da ve Japonya’da reel faizler sıfırlarda dolaşıyor. Demek ki, istikrar tedbirlerinin varacağı son nokta "düşük faiz, düşük enflasyon" istasyonu. Acaba, biz bu istasyona hiç varamayacak mıyız? Atalarımız ne demiş: Faizin azı yarar, çoğu zarardır.

Son Söz: Hiçbir sebep sonuç ilişkisi, doğrusal değildir.
Yazarın Tüm Yazıları