İKSV’de sanatla teknoloji buluşması

İSTANBUL’daki konserini iptal eden Amy Winehouse bu yaz hevesle beklediğim isimdi.

Haberin Devamı

Hayal kırıklığına uğrattı.
Şimdi aynı heves ve merakla Amerikalı efsane ozan şarkıcı Paul Simon’u bekliyorum.
Bu yıl 70. yıldönümü kutlayan Paul Simon’ın, dinleyicilerine karşı 28 yaşındaki Amy  Winehouse ’dan daha sorumlu olacağından hiç kuşkum yok.
Paul Simon’un İstanbul’daki konserinin sponsoru Sony Eurasia .
18. İstanbul Caz Festivali’nin tüm etkinliklerine teknolojik sağlayan Sony Eurasia A.Ş. Genel Müdürü Mohsen Noohi ile İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’in davetiyle bir öğle yemeğinde buluştuk.
İran kökenli Mohsen Noori inanılmaz renkli bir kişi.
Sanatla teknolojinin ortak yanını “Her ikisi insanlara hayallerini gerçekleştirmek imkânını sağlıyorlar” diye açıklıyor.
“Sanat nasıl sınırları zorluyorsa teknoloji de öyle aynısını yapıyor. İkisinde de yaratıcılık önemli” diyor.
AYA İRİNİ’DEKİ 300 YILLIK KEMAN
Türkiye’de 2013  yılı için önüne 1 milyar Euro’luk satış hedefi koşmuş birinin “yaratıcılığa”  verdiği önem kimilerine şaşırtıcı gelebilir.
Ancak masadaki şarap bardağını tersine çevirip “ben buna bir sanat eseri” de diyebilirim diyen bir işadamının yaratıcılıktan beslenerek başarısını katlaması pekâla mümkün.
Mohsen Noori’nin şu tespiti önemli:
“Teknoloji sayesinde orta sınıflarda sanata farkındalığı arttırıyoruz”.
 3D teknolojisine örnek veriyor.
İKSV ile Sony Eurasia’nın işbirliği sayesinde bu yıl İstanbul Caz Festivali interaktif bir nitelik kazanıyor.
Dinleyicilere blog, playstation deneyimi yaşatılacak.
“Müziği daha iyi anlamaları, hissetmeleri için teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanmalarını sağlayacağız” diyor Mohsin Noori .
İKSV’yi buradan bir kez daha kutluyorum.
Zira bir yandan sanatı teknolojiyle desteklemenin yolunu buluyor.
Diğer yandan bizlere 300 yıllık bir Stradivarius’un nağmelerini dinleme fırsatını tanıyor.
Şaka değil.
Geçtiğimiz cumartesi günü Aya İrini’de Bilkent Senfoni Orkestrası’yla birlikte “Doğudan  Masallar” konseri için sahneye çıkan İngiliz keman sanatçısı Nicola Benedetti’nin elindeki keman 1712 yapımı bir Stradivarius idi.
Sanatla teknoloji buluşmasına “evet” ama 300 yıllık bir aleti kullanmaya da 10 kez “evet”.

Haberin Devamı

Kimi tanıdığın önemli

Haberin Devamı

TÜRKİYE’de görev yapan yabancı bir işadamı ile sohbet imkânı bulduğumda Türkiye izlenimlerini sormayı hiç ihmal etmem.
9 yıldan beri Türkiye’de çalışan Mohsen Noohi daha önce Almanya’da görev
yapmış.
Türkiye ile en önemli izlenimi şu:
“Kimi tanıdığın çok önemli. Hatta kimi tanıyıp bildiğin, neyi bildiğinden daha çok önemli”.
Noohi, işin püf noktasını yakalamış.
Şöyle devam ediyor:
 “Türkiye’de iş yaparken tanıdık ağının önemini asla hafife almayacaksın. Türkiye’de işler daha çok güven üzerinde yürüyor”.
 Hal böyleyken, “mühendis kafalı” Almanların aksine duygularıyla hareket eden bizim toplumda güven erozyonunun nelere mal olduğunu Noohi iyi fark etmiş.
Fark edilmeyecek gibi değil çünkü.

Haberin Devamı

Bilim kadını neden rahatsız ediyor?

CERRAHPAŞA Tıp Fakültesi eski öğretim görevlisi Prof. Ahmet Rasim Büyükusta, “bilim insanı” ve “bilim kadını” sözcüklerinin kendisini rahatsız ettiğini söylemiş.
Doğrusunun “bilim adamı” olduğunu beyan etmiş.
Zira dediğine göre, bilim dünyasında erkek üstünlüğü olduğu için “bilim adamı” kavramı daha uygun.
Büyükusta “Kaç kadın Nobel bilim ödülünü almış” diye sormuş.
Soru doğru ama gerisi yanlış.
Kadınların sayıları sadece bilim dünyasında değil hayatın her alanında kendisine biçilmiş rol nedeniyle erkeğin çok gerisinde.
Hem Türkiye’de, hem dünyada böyle.
Ama bu “böyle geldi, böyle gider” demek değil elbette.
Kadınların bilim dünyasındaki sayıları da artar, kavramlar da değişir.
20 yıl önce TÜBİTAK’ın başında bir kadın olabileceği kimin aklına gelirdi?
Dünyada bilim kadınlarının sayısındaki artışa en iyi örnek Unesco-L’Oreal işbirliğiyle her yıl yapılan “Kadın ve Bilim” yarışması.
Yarışmaya başvuranlar her yıl artıyor.
100 yıl sonra bilim dünyasında kadın ve erkek sayısı eşitlendiğinde mi kullanabileceğiz “bilim kadını” sözcüğünü?
Kavramların nasıl değiştiğine Fransa’ dan bir örnek.
Fransızlar “erkek” bir sözcük olan “Bakan” sözcüğünü pekâla “dişi” haline dönüştürdüler.
Bir asır önce Fransız dilbilimcilerinin aklına gelmeyecek olan şey 10 yıl kadar önce gerçekleşti ve Fransızlar “La Ministre” sözcüğünü kullanmaya başladı.
Profesör Küçükusta’ya son olarak bir de “İkinci Cins”in yazarı Simone de Beauvoir’ın sözlerini hatırlatayım:
“Kadın doğulmaz, kadın olunur”.
 Vaktiniz varsa bekleyin.
Dünyanın nasıl değiştiğini göreceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları