İkiyüzlü hayatımız

Kişiliğinizle topluma meydan okuyabilecek cesareti bulabiliyor musunuz? İlle de meydan okumanız gerekir anlamını çıkarmayın bu cümleden, ama saklanmayın da!
Ayfer Tunç’un Yeşil Peri Gecesi, ikiyüzlü hayatımızı / hayatları, gerçeklerden kaçarken kurduğumuz sahte dünyaları romana getiriyor.
Hep örtmek, hep başka görünmek! İşte bu gizleme gizlenme arzusu, romanda insanların yaşamını cehenneme çeviren baskıların korkunçluğunu ortaya çıkarıyor.
Romanın kadın kahramanının çektirdiği erotik / pornografik fotoğraflar, yaşamının her anında arkasından geliyor. Aslında bu durum, çevresindeki ikiyüzlü insanların, erkeklerin durumunu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmasına da yardımcı oluyor.
Ayfer Tunç’un yazarlığının bir özelliği vardır. Bir kitabındaki kahraman, onun deyimiyle “bir başka kitapta beni yaz” diye zorlar.
İnsanın çocukluğundan beri yetişme ortamı, büyüme koşulları, onun ilerideki kişiliğini biçimlendirir. Romanın kadın kahramanı da öyle değil mi? Çevresindekilerin bütün iç yüzünü, bir ahlak şeffaflığı içinde görüyor.
Roman kişilerinin, ekonomik ihtiyaçlar yüzünden, çoğu zaman da daha iyi ve daha rahat bir hayat yaşabilmeleri için, nasıl bir onur irtifası kaybettiklerini yazar ustalıkla, keskin saptamalarla bize iletiyor.
Yeşil Peri Gecesi, sorular yaratan bir özellik taşıyor. Hemen her satırında soracaksınız / sorgulayacaksınız. Peki yanıtlarını cesaretle, sinmeden verebilecek misiniz?
Yeşil Peri Gecesi, atlı karıncayı çağrıştırdı bana. Eksen bir kadın kahraman, çevresinde dönen tipler. Annesi, babası, amcası, arkadaşları, komşular ve iki erkek. Aslında, çocukluğundan beri kadın kahramanın gördükleri, yaşadıkları, insanların iğrenç yanlarını yeterince teşhis etme özelliği kazandırıyor.
Romanın kurgulanmasında beni etkileyen bir yanına değinmeliyim. Satır aralarına sıkça şiir giriyor, sanki o durumu, o sahneyi, o ânı ancak bir şiir daha iyi ifade edebilirmiş düşüncesi ağır basıyor. Bu bana türlerin ortaklığında yaratılma çabasının başarılı sonuç verdiğini gösteriyor. Romanın sonunda, metnin içine yedirilen şiirlerin, şarkıların, tangoların, güfte ve bestesinin kime ait olduğu yazılmış.
Romanın karakterler galerisinde yaşayanlar, kadın kahramanın yaşamındaki yerlerine göre önem kazanıyorlar, bu açıdan da önem sıralamasını iyi yapmış. Aslına bakarsanız, hepsi de kaybetmiş / kayıp tipler, kazanmak için de bir çabaları var mı? Yok.
Acaba birtakım açmazlarımızı, zaaflarımızı Yeşil Peri Gecesi’nden sonra mı itiraf edebileceğiz?�
Ayfer Tunç, onurlu yaşamanın, toplumsal ve bireysel ahlakın, ikiyüzlülükten kurtularak, kendimizi yargılayarak mümkün olduğunu gösteriyor.
İyi bir yazarın iyi romanını salık veririm.

KİTAPTAN

Onurun dumur olması

Hayatımın baraj sorusu: Kemik kırığı mı daha çok acı verir, onur kırığı mı? Cevap: Kaçıncı kez kırıldığına bağlı. Kemik kırığı ile duyulan acı birbiriyle doğru orantılıdır. Kırığın şiddeti arttıkça acının şiddeti de artar. Onur kırığı ile duyulan acı ise ters orantılıdır. Darbe sayısı arttıkça hissedilen acı azalır, hassasiyet tabakası kalınlaşır. Onur dumur olur.
Soruların hayattan geleceğine garanti verseler, ben de kazanırdım. Ersin gibi işletme mişletme bir yerleri. Ya da Mükerrem başöğretmenyengenin kızı Selda gibi basın yayın, iletişim, zabalak. Radyoevi koridorlarında kurumlu kurumlu dolaşmalar. Gecenin bir yarısı programında yatak odası sesiyle şiir okumalar. Elinde program metinleri, odadan odaya koşuşuyor, denetçi senin teknisyen benim. Nasıl meşgul, anası ölse görecek gözü yok. Şovmastgoon ya! ‘Hayat ve Biz’miş! Sanırsın ki vücuduna küçük gelen kafasının içi aman allahım ne akıllar, fikirler, ne analizler, sentezlerle doluymuş, o çırpıntılar yüreciğine de duyarlılık, duygusallık, insancıllık fink atıyormuş.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTiKLERi

Simon Beckett  Kemiklerin Şifresi İthaki Yayınları
Filiz Özdem Yeryüzünde Binbir Efsane YKY
Mario Levi İçimdeki İstanbul Fotoğrafları Doğan Kitap
Reha Bilge 1514 Gizia
Jeanette Winterson Fener Bekçisi Turkuvaz Kitap