İkiyüzlü dostlarımız

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Marifetlerini hiç bilmiyorduk dersek dürüstlük olmaz. Almanların da, Yunanlıların da PKK'ya sessiz ve sinsi bir destek verdiğinden haberdar idik. İran'ın, Belçika'nın, Hollanda'nın adı da şurada burada geçerdi.

Elbet hiçbiri Suriye kadar pervasız değildi.

Ama Suriye zaten ‘‘terörist devletler’’ listesinde olduğu için onun PKK ile ilişkisinde hayret edecek bir şey yoktu.

Frankfurt'taki arkadaşlarımızdan İsmail Tipi, özellikle Almanya ile Yunanistan'ın PKK ile ilişkilerini inkár edemeyecekleri şekilde ortaya koyan bir haber verdi.

Bugünkü Hürriyet'te göreceğiniz gibi Alman Güvenlik Güçleri, Atina yakınlarındaki Lavrion Mülteci Kampı'nda -anlaşılan Kürt kökenli- küçük çocuklara, ‘‘Türkiye'yi bölmelerini’’ öğütleyen eğitim verildiğini tespit eden viedo çekimlerine sahiplermiş.

Aynı şekilde Hollanda, Almanya ve Belçika'da da PKK kampları varmış. Almanya'daki kamplarda gençlere ‘‘temel eğitim’’ verilirken, Belçika ve Hollanda'daki kamplarda maket vs. ile ‘‘silah eğitimi’’ de yapılıyormuş.

Arkadaşımız haberinde, ‘‘PKK, Almanya'daki Kürt aile ve işadamlarını, örgüte bağışa zorluyor. Bağış adı altında haraç toplanıyor. PKK kamplarına çocuklarını göndermeyen aileler tehdit ediliyor ya da çok yüksek miktarda para ödemek zorunda bırakılıyor’’ diyor.

Almanya gibi polisin halkla iç-içe olduğu bir ülkede ne olup bittiğini Alman Devleti'nin bilmemesi mümkün mü?

İnsanları korkutarak onlardan bağış adı altında haraç toplamanın teröre yardım anlamına geldiğini ve pek çok ülkede (eminiz Almanya'da da öyledir) suç teşkil ettiğini Almanlar reddedebilir mi?

Yunanistan'ın PKK'ya destek verdiği, PKK militanlarını oradaki kamplarda eğittiği sayısız kanıtla ve sayısız defa ortaya konduğu halde, Yunan hükümetinin sözcüsü Evangelos Venizelos utanmadan, ‘‘Tekrar ediyorum: PKK üyeleri Yunanistan'da eğitim görmüyor’’ diyor, ‘‘Yeter artık! Bitsin bu iftiralar... Yunan hükümetinin PKK ile resmi hiçbir ilişkisi yoktur’’ (4 Temmuz 1995, Sabah) diye bir de vurguluyordu.

Yunanistan'ın PKK ile resmi hiçbir ilişkisi yok idiyse Yunan Dışişleri Bakanı Teodoros P/Dangalos, Kamu Düzeni Bakanı Filipos Peçalnikos, İçişleri Bakanı Alekos Papadopulos, Öcalan'ın yakalanması üzerine neden kabineden kovuldular?

Yunanistan Gizli Servis Başkanı Stavrakis neden işinden oldu?

Ve Abdullah Öcalan ifadesinde ‘‘Yunanistan'la ilişkimiz 1988 yılında başladı’’ derken yalan mı söylüyordu? Keza Öcalan'ın, ‘‘Tanesi 18 bin dolara satılan Stella füzelerini Yunanistan'ın finansmanıyla aldık’’ (7 Mart 1999 Hürriyet) şeklindeki sözlerini Yunanlılar reddedebiliyorlar mı?

Soruyoruz: Evangelos Venizelos'un yüzü acaba hiç kızarmaz mı?

Ne yazık ki aynı sözleri Türkiye'ye karşı ikiyüzlülük yapan öteki dost(!)larımız için de söylemek mümkündür. Ama sırası gelince...



Yazarın Tüm Yazıları