İkinci tekme fotoğrafının sahibi de belli oldu

Güncelleme Tarihi:

İkinci tekme fotoğrafının sahibi de belli oldu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2014 14:48

Tekmeleme fotoğrafının sahibinin belli olduğunu yazdım bugün. Ama bir eksiklik olmuş; iki farklı açıdan çekilmiş iki ayrı fotoğraf karesi olduğunu belirtmemişim.

Haberin Devamı

Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’i iki polisin yere yatırdığı madenciye tekme atarken görüntüleyen karenin İzmir 9 Eylül Gazetesi foto muhabiri M.Emin Al’ın çektiğini yazdım.
Tekmeleme fotoğrafının öyküsünü yakından izleyen Sebati Karakurt gibi usta foto muhabirleri hemen iki farklı açıdan çekilmiş iki fotoğrafı yan yana koyarak, “Bu fotoğrafın sahibi belli”, “Bu fotoğrafın sahibi belli değil” diye yazdı.

Nitekim çok geçmedi, yine İzmir’den ses geldi. Habertürk gazetesinin İzmir Bürosundan Mehmet İnmez aradı:
“Hürriyet'in internet sitesinde yayınlanan tekme fotoğrafı bana aittir. Asıl gazetelerin, medyanın çoğunda kullanılan kare benim çektiğim enstantane. M.Emin Al, farklı acıdan çekti, ben farklı acıdan.
Ayrıca, benim çektiğim fotoğrafın diğer gazete ve ajanslara nasıl gittiğini bilmiyorum. Çünkü ben ne uluslar arası ajanslara ne de başkasına sattım fotoğrafımı. Hürriyet ve Zaman dahil bütün gazeteler benim fotoğrafımı kaynağını göstermeden yayınladı.
Bir kare fotoğraf, foto muhabirinin namusudur. Mehmet Emin arkadaşımızın da çektiği fotoğraf da güzel, ama benim çektiğim ve yayınlanan fotoğrafı Mehmet İnmez çekti diye yazsaydınız, daha çok mutlu olurdum.”

Bakar mısınız inceliğe! “Onun çektiği fotoğraf da güzel ama..” diyor. İşte bu yıllardır imzalarının kullanılmamasından dertlenen, bir yandan da meslektaşının da hakkını yememeye özen gösteren bir foto muhabiri davranışı. Doğrusu mutlu oldum onun bu meslek dayanışmasını yansıttığı satırlarını okuyunca.

Şimdi onun da hakkını teslim etmeliyiz Türkiye medyası olarak. 2000’li yıllar Türkiyesinden tarihe not düşen o fotoğrafı M.Emin Al ve Mehmet İnmez çektiler. Hem de onlarca foto muhabirinin arasından sıyrılarak, onlara fark atarak…
Yanlış anlama olmaması için hangi karenin hangi foto muhabirine ait olduğunu da belirteyim. Bu kare M.Emin Al’ın çektiği fotoğraf:

Haberin Devamı

İkinci tekme fotoğrafının sahibi de belli oldu

Haberin Devamı

Bu fotoğraf da Mehmet İnmez’in yakaladığı enstantane. Tabii gazete ve medya kuruluşlarının çoğunun da bu kare olduğunun altını çizmekte yarar var:

İkinci tekme fotoğrafının sahibi de belli oldu

Keşke Okur Temsilcisi olarak benim devreye girmeme gerek kalmadan Türkiye bu fotoğrafların sahibini ilk yayımlandığı andan itibaren öğrenebilseydi. Doğal olan yöntem oydu...

Tekme fotoğrafının sahibi

TEKMELEME fotoğrafı, Gezi olaylarındaki “Kırmızılı Kadın” fotoğrafından bu yana en çarpıcı haber fotoğrafıydı. Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’in iki polisin yere yatırdığı madenciye tekme atarken çekilmiş fotoğrafın, tarihte iz bırakacağı muhakkak.

Haberin Devamı

Peki bu fotoğrafı kim çekti? Merak ettim ama Hürriyet dahil hiçbir medya kuruluşunda foto muhabirinin imzasını göremedim. Oysa böyle bir fotoğrafı çekebilmek, bir foto muhabirine meslek yaşamı boyunca ya bir kere nasip olur ya da hiç.

Merak ettiğim sorunun yanıtını dün öğrendim. İzmir’den mail gönderen meslektaşımız Mehmet Emin Al, tekmeleme fotoğrafının kendisinin olduğunu belirtiyor; emeğine sahip çıkabilmesi için yardım etmemi istiyordu:
“Günlerdir şaşkınlık içindeyim ve oldukça da kırgınım. The Times, The Guardian, Washington Post başta olmak üzere birçok gazetede imzamı attılar ama kendi ülkemde hiçbir gazete imzamı atmadı.
Soma’da Başbakan’ın geldiği 14 Mayıs günü İzmir 9 Eylül Gazetesi Foto Muhabiri olarak görevli gittim. Vatandaşların Başbakan Erdoğan’ı protesto ettiği gün aynı yerde haber takibindeydim.
Müşavir Yusuf Yerkel’in vatandaşa attığı iki tekmenin 11 kare fotoğrafını doğru açıdan çektim. Gazeteme gönderdiğim gibi aynı zamanda Depo Photos’a da attım. Buradan da beş dakika gibi kısa bir süre sonra başta Reuters, AP, AFP gibi uluslararası ajanslar servis edince yine The Times, The Guardian, Washington Post gibi dünyanın önde gelen birçok gazetesinde benim imzamla Mehmet Emin AL/Depo Photos/Rueters/ şeklinde yayınlandı. Ancak kendi ülkemdeki gazetelerde imzam yok. Gündemi bu kadar ilgilendiren, etkileyen bu fotoğrafa acaba yazı işlerinde kimse neden ‘Bu fotoğrafa imza atılmaz mı?’ demedi? Meslektaşlarımın neden emeğime karşı bu kadar duyarsız kaldıklarını anlayamadım.”

Haberin Devamı

İşte o ünlü tekmeleme fotoğrafının öyküsü bu. O gün Soma’da belki onlarca foto muhabiri vardı ama o kareyi sadece M. Emin Al çekebilme başarısını gösterdi. Bize düşen meslektaşımızın hakkını teslim etmek ve başarısından ötürü kutlamak...

Yazarların mail adresleri

ESKİ Sağlık ve Turizm bakanlarından Bülent Akarcalı, Hürriyet’in eski okurlarından. Zaman zaman eleştirilerini de iletir Akarcalı. Bu kez yazarların mail adresleriyle ilgili olarak karşılaştığı bir sorunu aktardı:
“Gazetenin köşe yazarlarının çoğunun e-mail adresleri çalışmıyor. Gönderilen iletiler, ‘Bu adres geçersiz’ diye geri dönüyor. İsim vererek muhbirlik yapar konuma düşmek istemiyorum. En son ana gazete, magazin ve diğer ekler, spor yazarları olmak üzere 21 yazara gönderdiğim ‘Köşenizde belirttiğiniz e-mail adresinizin çalışıp çalışmadığını belirlemek için bu ileti gönderilmiştir’ bildirimine, otomatik 11 adet olumsuz cevap geldi.
Köşe yazarlarının her iletiye cevap vermeleri tabii ki istenilemez. Ancak köşelerine koydukları adresin geçerli olmaması kabul edilemez; okuru aldatmaya girer ve meslek ahlakına çok ama çok ters düşer. Ya hiç adres koymasınlar ya da koydukları adresleri, biz onları nasıl günlük okuyorsak, onlar da günlük okuyup takip etsinler veya sekreterlerine ettirsinler.”
Akarcalı haklı. Yazarların mail adreslerinin aktif durumda olması gerek. Okurla iletişimin aksamadan sağlanabilmesi ve okurun yanıltıldığı duygusuna kapılmaması açısından bu önemli.

Okurdan kısa kısa

Haberin Devamı

Cemil Salim Vergel: 16 Mayıs’ta dış basının Soma kazasıyla ilgili haberlerde “mayın kazası”ndan bahsettiğini fark ettim. Önce bunun bir dizgi hatası olduğunu düşündüm. Ama sonra İngilizcedeki “mine” kelimesinin hem mayın hem de maden olduğu aklıma geldi. Hürriyet gibi büyük bir gazetenin böyle bir çeviri hatasını aynı haberde birden fazla kez yapmasını doğrusu garipsedim.
Murat Bilge: 9 Mayıs’ta gazetenizin Kültür-Sanat sayfasında yayımlanan Picasso’nun ‘Kurtarma’ isimli tablosunun satışı haberindeki fotoğraf, sanatçının bir gün önce satılan “Portrait of Dora Maar” isimli çalışmasına ait.
Saniye Özsan: 13 Mayıs’ta Hürriyet internette yer alan “Rusya’nın Perm kentinde yolun karşısına geçmeye çalışan mini etekli kıza arkadan gelen başka araç çarptı” haberinde “mini etekli kız” tanımlaması çok mu gerekli? Haberin içeriğine hiçbir katkısı yok. Haberde iki kez yazılması seksist bir yaklaşım.
Bahri Ovalı: 12 Mayıs’ta çıkan “Uçan balonlar patladı” başlıklı haberde helyum gazının parladığı belirtiliyor. Doğrusu hidrojen gazı olmalıydı. Helyum asal gaz olduğundan parlamaz, pahalı olduğu için uçan balonlarda kullanılmaz.
Yavuz Karakoç: 13 Mayıs’ta “Envanter Devi” başlıklı yazıda, giriş cümlesinin ifadesi, bir uçak 1.3 milyar dolar gibi anlaşılıyor. Ama aynı yazının sağ tarafında bu uçaklardan 10 adet alınacağı ve toplam maliyetin 1.3 milyar dolar olduğu belirtilmiş. Yani envantere giren uçak 130 milyon dolar.
Suphi Bediz: Hukukta “haciz davası açmak” ve “hacze vermek” diye bir kavram yoktur. 9 Mayıs tarihli haberde “Özkan Sümer 165 bin liralık alacağına karşılık kulübe haciz davası açtı” demişsiniz. Doğrusu “... Kulüp aleyhine alacak davası açtı” olmalıydı.
İsmail Büyükakan: Hürriyet internette başlık; “Nizip’te insansız hava uçağı paniği”. Eleştiri; “Hava uçağı” ne demek oluyor? Karada giden ya da ‘Nizip Okyanusu’nda giden uçak da mı var? İnsansız uçak sözü yeterliydi.
Talip Aktaş: 10 Mayıs’taki “Yardım TIR’larını füzeyle vurdular” haberini üzüntüyle okudum. Kaynak gösterilen AA’nın Suriye konusundaki yanlı tutumu biliniyor ve Türkiye’den Suriye’deki radikal İslami gruplara “silah gönderildiği” ayyuka çıkmışken, bu haberin kesinlik içeren bir dille verilmesi objektif habercilikle bağdaşmıyor. Hiç değilse iddia olarak verilmeliydi.
Bora Ebussuutoğlu: 11 Mayıs’ta GS engelsiz basketbol takımının şampiyonluğuna başkanımızın sporcularla çekilen selfie’sini sadece 2 cm koymanızın değerlendirmesini size bırakıyorum. Spor sayfalarında da objektif olmanızı, güncel bir spor başarısını taraf gözetmeden duyurmanızı beklerim.
Koray Kılınçat: 21 Mayıs tarihinde manşetten verdiğiniz “Hazin İade” başlıklı haberinizde, Soma’da vefat eden maden işçimiz için kullandığınız “ceset” kelimesini bu elim olay özelinde uygun bulmadığımı, 301 gencecik fidanın hiçbirisi için bu tabirin kullanılmaması gerektiğini değerlendirmenize sunarım.
Mert Korkmaz: Koç Holding’in Ford fabrikası haberinde (12 Mayıs) “Ford’un Yeniköy fabrikası” deniyor. Fabrikanın açılış haberinde de aynı şekilde yazılmıştı. Yeniköy neresi? Emirgan ile Tarabya arasındaki Yeniköy mü? Herkes bütün Yeniköy’lerin yerini bilemez.
Orhan Uğuroğlu: Hürriyet’in foto muhabiri Rıza Özel’in Soma’da polis tarafından darp edilerek yere düşürüldüğü fotoğrafı Google aracılığı ile gördüm.
İki gündür bu haber ve fotoğrafın Hürriyet’te yayınlanmasını bekledim. Maalesef Hürriyet kendi muhabirinin saldırıya uğraması haberine gazetesinde yer vermedi.
Mehmet Çakıroğlu: 29 Nisan’da çıkan Fenerbahçe’nin 13 yıl sonra A2 liginde şampiyon olduğu haberi doğru değil. O zaman teknik direktör olarak başında olduğum Fenerbahçe Paf takımı 2008-2009 sezonunda ligi ikinci bitirmiş ancak TFF, cezalı oyuncu oynatması sebebiyle Antalyaspor’un üç puanını silmiştir. Bu sebeple o sezonun şampiyonu Fenerbahçe Paf takımıdır.
Ayşen Kara: Çevre adına yaptığınız son haberin (Antalya’daki taşocağı) gerçekten takdir edilmesi gerekiyor. Tüm ayrıntıları ve vurgusuyla mükemmel olan haberiniz sadece Antalya’da değil tüm Türkiye’de ses getirdi. Biz çevreci grupları olarak doğru haberciliğinizin her zaman arkasındayız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!