Furkan Andıç: 'İkinci şansı vermem anılardan bile silerim'

Güncelleme Tarihi:

Furkan Andıç: İkinci şansı vermem anılardan bile silerim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 22, 2016 16:07

Kanal D’nin yeni dizisi “Tatlı İntikam”, cumartesi akşamlarının yeni fenomeni olma yolunda. Genç bir şefle okul yıllarında aşkına karşılık vermeyip kendisiyle dalga geçen “zengin kız”ın komik macerasını anlatan dizi, büyük ilgi görüyor. Dizide Leyla Lydia Tuğutlu’yla başrolü paylaşan Furkan Andıç’ın hayran sayısı da her geçen gün katlanarak artıyor. Ama gördüğü ilgi, onun çizgisini bozmaya yetmiyor: “Ben bunlarla değişecek insan değilim.”

Haberin Devamı

◊ “Tatlı İntikam” dizisi çok iyi bir başlangıç yaptı, giderek de yükselen bir ivmeyle yoluna devam ediyor. Neler söylemek istersiniz bu konuda?
- “Tatlı İntikam” çok güzel bir intikam hikayesi. Bugüne kadar içinde bulunduğum en iyi projelerden... Erkek-kadın ilişkileri dışında arkadaşlık ve aile kavramına da eğlenceli bir dille yer veriliyor.
◊ Bu sezon romantik komedi dizileri yükselişte. Sizin dizinizi diğerlerinden ayıran ne?
- Bizimki bugüne kadar Türk televizyonlarının gördüğü en eğlenceli intikam hikayesi. Leyla ile (Lydia Tuğutlu) çok farklı bir ruh yarattık. Bunun yanı sıra iki karakterin aileleri ve arkadaş çevreleri de hikayeye farklı tatlarla dokunuyor. Ben izlerken çok eğleniyorum.
◊ Sinan karakterine nasıl hazırlandınız? Sonuçta o bir şef ve sahnelerinin çoğu mutfakta çekiliyor...
- Çekimler başlamadan bir oyuncu koçuyla çalıştım. Ayrıca çok değerli bir şeften temel mutfak eğitimi, pasta ve dünya mutfakları üstüne ders aldım. Çünkü bilgi kısıtlı olunca, yetenek ikinci planda kalıyor. Bir şeyler öğrendikçe de heveslendim, daha çok vakit geçirmeye başladım mutfakta. Hatta bu rol sayesinde aşçılık stajı yaptım diyebilirim. 20 gün boyunca yemek koktum (gülüyor).

Haberin Devamı

Furkan Andıç: İkinci şansı vermem anılardan bile silerim



BIÇAĞI YERE BIRAKTIM PARMAĞI DA ÜSTÜNE BASTIM!

◊ Mutfak eğitimi zorladı mı sizi?
- Böyle bir karakter canlandıracaksanız, en alttan başlamanız gerekir. Ben de öyle yaptım. Aşçının da, bulaşıkçının da, garsonun da yapması gereken her şeyi öğrenmeye uğraştım. Doğrama konusunda hâlâ eksiklerim var ama tedirgin oluyorum.
◊ Neden? Mutfak kazaları mı yaşandı yoksa sette?
- Yaşanmaz mı? Gergin bir sahne vardı. Bıçağı aniden yere bırakmam gerekiyordu. Aynen olması gerektiği gibi bıraktım ama o sırada parmağı da üstüne bastım!
Çekime ara vermek zorunda kaldık, çünkü kanama durmadı. Tampon yapılmasını gerektirecek kadar derindi. Hâlâ izi duruyor. “Tatlı İntikam” hatırası olarak kaldı.
◊ Az önce mutfakta her işi yaptığınızı söylediniz. Bulaşık olayına da girdiniz mi?
- Tabii. Eğitim döneminde mutfağı ve işleyişi daha iyi tanımak adına şefe rica ettim, her işe el attım. Bulaşık yıkadım, yetmedi üstüne paspas yaptım. İlk söylediğimde garipsediler ama ısrarlı bir şekilde “Paspas yaptırın bana” deyince elime tutuşturdular paspası, yer sildim.
◊ Yemek yapmayı öğrendiniz mi?
- Evet, tanıtımlarda gösterilen pastalar hazırlanırken ben de iki pasta yaptım. Süslemesi bile bana aitti. Fotoğraflarını çektim, saklıyorum.

Furkan Andıç: İkinci şansı vermem anılardan bile silerim


LEYLA’YLA DEĞİŞİK BİR KİMYA BULDUK BİRBİRİMİZDE

◊ Dizideki partnerin Leyla Lydia Tuğutlu ile aranız nasıl, sette uyum sağlandı mı?
- “Çok iyi” diyeceğim, klişe sanılacak. Ama başrolün partnerini övmesi gibi değil bu, gerçek... Leyla çok pozitif ve anlaşılabilir biri... Ben de çok zor biri sayılmam. Tanışıp birbirimize ısınmamız 20 dakika aldı. Değişik bir kimya bulduk birbirimizde.
◊ Geçmişteki Tankut, bugünün Sinan’ı ve gerçekte olan Furkan... Hangisiyle daha fazla ortak yanınız var?
- Evet, aynı kişi olmalarına rağmen ikisi de çok ayrı karakterler. Tankut kaybeden, Sinan kazanan taraf dizimizde. Tankut naif, saf, bir yandan da pasif ve özgüvensiz. Ondan farkım; ben hiçbir zaman özgüvensiz olmadım. Sinan ise biraz soğuk; ben cıvıl cıvıl bir adamım. Ne kadar yorgun olursam olayım, neşelenmek için bir mazeretim vardır. Bir de Sinan hâlâ geçmişte aldığı kalp yarasının acısını taşıyor. Ben geçmişteki olayı uzatmam. Furkan olarak bu iki karakterin tam ortasında durduğumu söyleyebilirim.
◊ “Tatlı İntikam” sayesinde popülaritenizin arttığı bir gerçek. Hayranlarınızdan, izleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
- İnanın henüz farkına varamadım. Çünkü yoğunluktan dolayı dışarı çıkamadım. Sosyal medyayı da eskisi kadar sık kullanmıyorum. Ama takip edebildiğim kadarıyla tepkiler çok olumlu.
◊ Bu tempo sosyal hayatınızı nasıl etkiledi?
- Kendime zamanım kalmadı ki sosyal hayatım olsun! Annemi görmüyorum haftalardır, “Survivor”dakilere döndüm (gülüyor). Genelde bulduğum ilk fırsatta ailem ve arkadaşlarımla zaman geçirmeye çalışıyorum.

SİNİRLENDİĞİMDE ANNEM BİLE YANIMDA DURMAK İSTEMEZ

◊ Tankut’un öğrencilik yılları çok sıkıntılı geçmiş. Sizin okul yıllarınız nasıldı?
- Çok eğlenceliydi. Zaten hâlâ öğrenciyim, Yeditepe Üniversitesi’nde okuyorum. Ondan önce iki farklı üniversitede okudum. Ukrayna’da ekonomi okudum, Bilgi Üniversitesi’nde Radyo Televizyon... Yeditepe’de de Görsel İletişim okuyorum. Başka bir okula kayıt olacağım şimdi. 4 yılda 4 okul gibi bir haldeyim. Yani inşallah (gülüyor).
◊ Dizide canlandırdığınız karakter, okulda aşık olduğu kız yüzünden büyük travma yaşamış. O yüzden de intikam yemini etmiş. Siz olsanız benzer bir durumda intikam narası atar mısınız?
- Aşk asla beni intikama sürüklemez. Kin veya intikam duygum yok.
◊ Bir insanı ne yaparsa silersiniz peki?
- Yalanı asla kabullenmem. Öyle bir durumda da o kişiyi hayatıma hiç girmemiş biri olarak görürüm. Yani anılarımdan bile silerim, izi kalmaz! Annem, “Sen çok zor sinirlenirsin ama sinirlendiğinde yanında durmak istemem” der. Yani sildim mi gerçekten silerim. Kendini yıpratmak istemiyorsan en iyi çözüm bu.
◊ Daha önce böyle bir şey yaşadınız o zaman...
- Evet olmuştur. “Tur” diyorum çünkü sildiğim için anmam, konuşmam. Kimseye ikinci şansı da vermem.

Haberin Devamı

Furkan Andıç: İkinci şansı vermem anılardan bile silerim

ŞÖHRET VE PARAYLA DEĞİŞECEK İNSAN DEĞİLİM

◊ Birkaç yıl önce verdiğiniz bir röportajda “Oyunculuk akıl işi değil” demişsiniz. Hâlâ aynı düşüncede misiniz?
- Evet. Doğru demişim. Düşünsene, aynı bedende bir başkasının hayatını yaşıyorsun. Onun mutluluğunu, acısını hissediyorsun. Mesela şu an haftanın 6 günü Sinan’ı yaşıyorum. Kolay değil. Buna rağmen işimi çok severek yapıyorum.
◊ Oyuncu olmasaydınız ne olurdunuz?
- Basketbolcu olurdum. Hayalimdi ama okulla bir arada yürümedi maalesef.
◊ Popülerlik, yüksek kazanç ve geniş sosyal çevre... Hayatınız çok değişti mi?
- Ben bunlarla değişecek insan değilim. Arkadaşlarım beni ünlü görmüyor, öyle davranmıyor. Sokakta yürürken “Bu adam artık ünlü, el şakası yapmayayım” demiyorlar. Etrafımdakiler bana lisedeki basketbol oynayan çocuğa davrandıkları gibi davranmaya devam ettikleri için, bahsettiğin renkli hayata kendimi kaptırmadım.

Haberin Devamı

   

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!