İkinci 28 Şubat mümkün mü

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Fethullah Gülen'e en yakın kişilerden birisi Zaman Gazetesi'nin sahibi Alaattin Kaya.Kaya dün, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'le görüşüyor.

Amacı, Ecevit'in önümüzdeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısındaki tutumunu öğrenebilmek.

MGK'DA SAVUNACAK

Ecevit çok net bir cevap veriyor.

Fethullah Gülen olayı MGK'ya getirilirse, onu savunmaya devam edecek.

Alaattin Kaya, önümüzdeki hafta da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüşecek. Demirel'in de Fethullah Gülen'e karşı tutumu belli.

Ona yakın bir kuruluşun verdiği ödülü kabul etmiş, üstelik ödül törenine bile katılmıştı.

Sosyal demokrat kanatta Fethullah Gülen'e ılımlı bakan tek kişi DSP lideri Ecevit değil.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin de benzer düşüncelere sahip.

Buna karşılık Deniz Baykal ve CHP uzak duruyor. Bu konudaki tutumları Çevik Bir'inkine daha yakın.

Hükümetin öteki iki ortağı Yılmaz ve Cindoruk'un tutumu da Ecevit'le aynı doğrultuda. Böylece Türkiye'de Fethullah Gülen adı etrafında önemli bir tartışma başlıyor.

Fethullah Gülen, eskiden beri dini unsurların toplumu bölen değil, birleştiren özelliklere sahip olması gerektiğini söylüyor.

Dün yayınlanan bir demecinde, ‘‘Okula devam edebilmek için türban takmaktan vazgeçilebileceğini’’ söylüyordu.

LİDERLER FARKLI

Bu sözleri askerlerin baskısı altında söylemiş olduğu düşünülebilir.

Ancak Zaman Gazetesi'nin arşivlerine bakanlar, Gülen'in 1990 yılındaki türban tartışmasında da benzer bir tutum aldığını görebilirler.

Askeri kanattan gelen işaretler, 27 Mart'ta yapılacak olan MGK toplantısında Fethullah Gülen konusunun da gündeme gelebileceğini gösteriyor.

Bunun yanında, irtica ile mücadelede hükümet üzerinde, 28 Şubat olayına benzer bir baskının oluşturulabileceği de söyleniyor.

Türkiye, 27 Mart'ta ikinci bir 28 Şubat sendromu daha yaşayabilir mi?

İki günden beri Ankara'da yapılan açıklamalar ve basındaki havaya bakılırsa, askerlerin bu defa aynı desteği almasının şüpheli olabileceği sonucu çıkıyor.

Ayrıca MGK toplantısında karşılarına oturacak olan siyasi heyetin de Erbakan-Çiller ikilisinden farklı bir tutum sergilemesi ihtimali yüksek.

En azından son 48 saatte yapılan açıklamalar böyle bir izlenim veriyor.

Koalisyonu oluşturan üç partinin liderinin tutumu, şu noktada askerlerden farklılaşıyor.

RAPORDAKİ İFADE

Hükümetin irtica ile mücadele konusunda yeterli gayreti göstermediğini söylemek haksızlık olur. Zaten bazı MGK raporlarında, bu kararların uygulanması konusunda hükümetin ‘‘azami iyi niyet ve gayret içinde olduğuna’’ dair ifadeler var.

Bunlar ortadayken, hükümeti ‘‘Yeterince mücadele etmiyorsunuz’’ diyerek suçlamak ve ara rejim tartışmalarına yol açmak kimseye yarar getirmez.

Bütün bunlar alt alta yazıldığında şu gerçek ortaya çıkıyor. İrtica ile mücadele konusunda, demokratik ve hukuki zeminde bir mücadele için makul olan yol bulunmalıdır.

Bu yolun bulunması, askerleri de rahatlatacaktır. Çünkü onların perde arkasından her işe müdahale ediyor izlenimi vermeleri Silahlı Kuvvetler'i de olumsuz etkileyecek bir yörüngeye girebilir.

PSİKOLOJİK RANT

Buna karşılık hükümetin de artık içine girdiği ataleti atıp, sosyal ve ekonomik alanda etkili bir icraata başlaması gerekiyor.

Çünkü hükümetin bu alandaki başarısızlığı, ister istemez irtica ile mücadele konusundaki performansını da etkiliyor.

Ülkede giderek negatif bir psikoloji yayılıyor.

Bu açıdan bakıldığında hükümetin kamuoyu gözündeki itibarının çok iyi olduğu söylenemez. Yılmaz, ilk günlerdeki müthiş psikolojik rantı ne yazık ki iyi kullanamadı.

Oysa o rant iyi kullanılsaydı, Türkiye bugün kesinlikle ara rejim tartışmalarını yaşıyor olmazdı.













Yazarın Tüm Yazıları