İki soruya yanıt

ADALET ve Kalkınma Partisi iktidarı, dediğini yaptı. Böylece Anayasa’nın 24 maddesini değiştirmeyi amaçlayan kavganın birinci perdesi Meclis Başkanı M. Ali Şahin’in “336 kabul, 72 ret, 1 oy boş” açıklamasıyla kapandı. Ama “pandomim” bitmedi. Çünkü önümüzde bir de “halkoylaması” süreci var. Hem de sürprizli...

Ama sürprizi sona saklıyoruz...
Anayasa söz konusu olunca biz tanınmış bilim adamı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’e zihnimize takılan şeyleri sorarız. Pek nadiren (şu meşhur 367 meselesi gibi) hususlar hariç, aynı görüşü paylaşırız. Ama dün, Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar’ın, “Yapılan değişikliğin referandumdan önce Anayasa Mahkemesi’ne götürülemeyeceğine” ilişkin sözlerini okuyunca Prof. Teziç’in görüşünü sorduk.
Prof. Sancar özetle, “Meclis’ten mecburi referandum sınırında kabul edilerek geçen metin halkoyundan geçmedikçe mevcut değildir” diyor, henüz yasalaşma süreci tamamlanmamış metin için Anayasa Mahkemesi’ne gitmenin doğru olmayacağını söylüyordu.
Oysa Prof. Teziç özetle, “Eğer o görüş doğru olsaydı, referandumdan sonra metnin Resmi Gazete’de tekrar yayımlanması gerekirdi. Oysa referandumla ilgili kuralları düzenleyen yasa, referandum sonucunun Yüksek Seçim Kurulu tarafından yayınlanmasını, yasanın yürürlüğe girmesi için yeterli sayıyor. Çünkü referandumdan önce Cumhurbaşkanı’nın Resmi Gazete’ye gönderdiği metni “yasa metni” olarak görüyor” dedi.
Kaldı ki Anayasa Mahkemesi, bu soruyu malum “Cumhurbaşkanının halkoyu ile seçilmesini” öngören Anayasa değişikliği muhalefet tarafından kendisine getirilince tartışmış. Neticede, 5 Temmuz 2007 tarihli, 2007/68 sayılı kararında, “Evet, referandumdan önce yapılan başvuruyu Anayasa Mahkemesi inceler” demiş.
Demek ki sağda solda çırpınıp “Anayasa Mahkemesi’ne gideceklerse referandumdan sonra gitsinler” demenin zerre kadar anlamı yok.
Ama asıl sürpriz o değil. Meğer Prof. Teziç, “Referandum ne zaman yapılabilir?” sorusu üzerinde çalışıyormuş.
Hani gazetelerde “Referandumun temmuz sonlarında” yapılacağına ilişkin haberler okuyoruz ya...
Hoca hiç de öyle düşünmüyor. Çünkü özetle:
“Eğer Anayasa’nın ‘Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz’ diyen 67’nci maddesinin son fıkrası ile, Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması hakkındaki 3376 sayılı, 23 Mayıs 1987 tarihli yasanın: ‘Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri tatbik edilir’ diyen hükmü birlikte okunduğu zaman, “referandumun” önümüzdeki 60 günün sonunda değil, önceki yasanın emrettiği gibi 120’nci günün sonunda yani ancak Eylül’de halkoylamasına sunulacağı görülür” diyor.
Öyle ya... Referandum öncesindeki süreyi 120’den 60 güne indiren yasa 10 Mart 2010 tarihinde kabul edilmemiş miydi?
Yazarın Tüm Yazıları