İki akademisyenden hükümet ve muhalefete altın öğütler

TÜRKİYE’nin iki değerli bilim adamının Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi için yaptıkları “Türkiye’de Toplumsal Eşitsizlik 2009” başlıklı araştırma, gerek iktidar, gerek muhalefetin çıkarması gereken pek çok dersle dolu.

Haberin Devamı

TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL EŞİTSİZLİK 2009' ARAŞTIRMASI / TAM METİN

Siyaset bilimci Prof. Ersin Kalaycıoğlu ile sosyolog Prof. Ali Çarkoğlu’nun bu araştırmasından çıkan en çarpıcı mesaj, “Halkın ekonomik gündemi ülkenin siyasi gündeminden kopmuş gözüküyor” uyarısını içeriyor. İkisi arasında büyük bir kopukluk var ve daha önemlisi, buna paralel bir şekilde halkın demokrasiye olan memnuniyetinde de ciddi bir düşüş yaşanıyor.
TEMEL TALEP: GELİR EŞİTSİZLİĞİNİ DÜZELTİN
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçilip muhalefet stratejisini geçim ve yoksulluk konularına odaklamasının ardında yatan mantıkla, bu bilimsel araştırmanın ortaya koyduğu bulgular arasında önemli bir örtüşme var. Araştırma, bu strateji değişikliğini haklı gösteriyor; çünkü bulgulara göre, halkta gelir dağılımındaki dengesizliğin düzeltilmesine dönük çok kuvvetli bir talep bulunuyor.
TÜBİTAK’ın mali desteği ve TÜİK’in teknik yardımıyla yürütülen bu araştırmada 65 ilde ziyaret edilen toplam 3500 haneden anket yapılabilen 1569’unda yöneltilen sorularla Türk halkının toplumsal eşitsizliğe ilişkin algısı ölçülmüş.
Burada önem taşıyan, deneklerin yüzde 70’inin hak ettiğinden daha az kazanç elde ettiğini düşünüyor olmasıdır. Daha önemlisi, halkın yüzde 92 gibi ezici bir çoğunluğunun ülkede gelir dağılımındaki farkların “çok büyük olduğunu” düşünmesidir.
Bir başka ilginç saptama, büyük çoğunluğun gelir dağılımdaki eşitsizliğin giderilmesi için doğrudan hükümeti sorumlu görmesidir. İki akademisyen, bu verilerden hareketle Türkiye’de uygulanmakta olan klasik liberal piyasa ekonomisinin ideolojisine uygun düşünen insanların toplumdaki oranının çok düşük olduğunu vurguluyor. Toplumdaki devlet algısı çok yüksek, buna karşılık liberal ekonomik görüşün tabanı çok sığdır.
ADİL BİR TOPLUMSAL YAPI ARZULANIYOR
Gelir dağılımındaki eşitsizlik algısına paralel bir şekilde halkın üçte ikisi kişisel kazancının adil olmadığına inanıyor. Keza yüzde 67’si, zenginlerin gelirlerinden daha yüksek bir oranı vergi olarak vermesini talep ediyor. Deneklerin dörtte üçü, yüksek gelirlilerin daha iyi eğitim ve sağlık hizmeti almasını da adaletsizlik olarak algılıyor.
Bir diğer ilginç sonuç, Türkiye’de toplumun büyük bir kesiminde sınıfsal düşünme tarzının olmadığı. Toplumda işçi sınıfı ve orta sınıf uzlaşmazlığı algısı düşük çıkarken, halkın yüzde 72’si temel uzlaşmazlığı “yoksullar ve zenginler” arasında bir mesele olarak algılıyor.
Peki Türkler kendilerini sosyal katman olarak nerede algılıyor? Halkın yüzde 22.8’i kendini alt sınıf, 15.9’u emekçi sınıf, yüzde 18.9’u alt orta sınıf, yüzde 38.1’i orta sınıf, yüzde 2’si orta üst sınıf, yüzde 0.6’sı ise üst sınıf olarak görüyor. Fikri olmayan, yanıt vermeyenlerin oranı ise yüzde 1.8.
Vatandaşın kendi dışında toplumu nasıl algıladığına gelince düşündürücü bir tablo var. Burada en üstte küçük bir seçkinler grubu, altta ise çoğunluğun yer aldığı bir toplum algısıyla karşılaşıyoruz. Nasıl olması istendiğinde ise insanların yüzde 52.1’i “çoğunluğun ortada”, yüzde 25.2’si ise “çoğunluğun en üste yakın kesimde”, “en alta yakın kısımda ise çok az kimsenin olduğu” bir yapı istiyor. Özetle Türk halkı, alt ve üst kesimlerin küçük kaldığı, çoğunluğun ortada yer aldığı adil bir toplum düzeni arzuluyor.
ÇATIŞMA VE KUTUPLAŞMA BİR YERE GÖTÜRMÜYOR
Prof. Çarkoğlu’na göre, araştırmanın işaret ettiği en önemli sonuçlardan biri, yoksulluk ve işsizliğin ulaştığı boyutların siyasiler tarafından tam olarak okunamadığı olgusudur. Prof. Çarkoğlu, bu alanlarda acil olarak bir şeylerin yapılması gerektiğini belirtiyor.  Muhtemelen bu sonucu tamamlayan bir başka çarpıcı bulgu, halkta demokrasi memnuniyetinin düşmüş olmasıdır. Demokrasiden memnun olanların oranı 2007 yılında yüzde 52 iken, bu oran şimdi yüzde 28’e düşmüş, memnun olmayanların oranı da yüzde 29’dan 50’ye çıkmıştır.
Bu durumun gerisinde 2007-2009 yılları arasında izlenen siyasetin yattığını belirten Prof. Kalaycıoğlu, “Benim kanaatim, çatışma ve kutuplaşmayla bir yere gitmiyoruz” diye konuşuyor.
Prof. Kalaycıoğlu, bu çerçevede Anayasa değişikliklerinin de çatışma değil, elitler arasında uzlaşma yoluyla gerçekleştirilmesi ihtiyacının ortaya çıktığını belirtiyor.

Haberin Devamı

İki akademisyenden hükümet ve muhalefete altın öğütler
İki akademisyenden hükümet ve muhalefete altın öğütler

Yazarın Tüm Yazıları