İhracatçı, tarımda otomasyon istiyor

Güncelleme Tarihi:

İhracatçı, tarımda otomasyon istiyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 2017 11:19

İhracatçı, tarımda otomasyon istiyor

Haberin Devamı

MERSİN Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 1 No’lu Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Murat Arukaslan, Türkiye’de üretilen birçok sebze ve meyvede son dönemlerde Avrupa ile rekabet edemez duruma gelindiğini, ihracatçının tarımda otomasyon istediğini söyledi.
MTSO 1 No’lu Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Murat Arukaslan, Avrupa’daki üreticinin otomasyon sürecini tamamlaması nedeni ile rekabette üst seviyeye ulaştığını belirtti. Türkiye’de halen atadan kalma usullerle üretimin sürdüğünü ifade en Arukaslan, " Çünkü Avrupa otomasyona geçti. Pırasayı, kirazı, çileği dahi makinelerle toplayarak işçilik maliyetlerini düşürdüler. Örneğin bir TIR pırasanın ekiminden TIR’a yüklenmesine kadar geçen sürede Türkiye’de 400 işçi görev alırken bir Avrupa ülkesi bu işlemi 4-5 kişilik ekiple tamamlayabiliyor. Bu da aramızda ciddi fiyat farkları doğuruyor. Dolayısıyla rekabet edemez duruma geldik. Aynı zamanda yalnızca işçilik maliyetini ortadan kaldırmayla kalmıyorlar hem ürün standardını yakalayabiliyor hem de firelerini azaltabiliyorlar. Bu da bizim ürünlerimizin tercih edilirliğini azaltan önemli etkenler arasında yer alıyor" dedi.
Türkiye’nin de acil olarak Tarım 4.0’a geçmek için gerekli adımları atması gerektiğine vurgulan Arukaslan, işçiliğe dayalı çalışmadan doğan zararın önüne geçmek için tarımda makine alımlarının desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti.  Narenciyede makineleşmeye geçilmesi nedeni ile bu alanda rekabetin daha kolay olduğunu kaydeden Arukaslan, "Bir başka yöntem olarak yine narenciyede olduğu gibi sebze ve meyvenin desteklenmesiyle de rekabetçi yapımızı güçlendirebiliriz. Narenciyedeki Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) uygulaması sebze ve meyveye de getirilmeli. Sebze ve meyve üreticisi küçük arazilerde çalıştıkları için makineleşme sürecine geçmeleri oldukça zaman alacak gibi gözüküyor. Kısa vadede sonuç alınması için destek şart. En zor şartlarda çalışan üretici, sebze üreticisidir. Narenciyede olduğu gibi destek alırsa özendirici olacaktır. Her ikisi de ihraç ürünü ve tercih edilen ürünler. Birisi desteklenirken diğeri üvey evlat olarak görülmemeli" diye konuştu.
Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatını artırması için realist bir yol haritasının şart olduğunu dile getiren Arukaslan, şunları söyledi:
 "Öncelikle bir strateji belirlenmeli. Bu strateji pazar ve ürün grupları üzerine yapılmalı. Bizim Uzakdoğu’ya ya da Afrika pazarına tarımsal ürün gönderme planlarımızı gerek ürünün bozulabilir bir ürün olması gerekse de navlun maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle gerçekçi bulmuyorum. Bu nedenle bizim hedef pazarlarımız yine Avrupa, özellikle de Kuzey Avrupa, Rusya ve komşu ülkelerimiz olmalı. Bu pazarların 10 yıl sonrası hedeflenmeli. 10 yıl sonra bu pazarlarda yetişemeyecek sebze ve meyveler ya da ağırlıklı olarak kullanacakları ürünler saptanmalı ve şimdiden kendimizi bu ürünlere hazırlayacağımız çalışmalar yapılmalı. Örneğin kuşkonmaz gibi makinelerle toplanması yakın zaman için mümkün olmayan, rekabetçi yapımızı koruyabileceğimiz ve o pazarlarda yoğun olarak tüketilen ürünlere yönelebilmeliyiz."
Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) de değinen Arukaslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu sistem çiftçinin ürününü, kullandığı ilaçları kayıt altına almasını gerektiren oldukça önemli bir sistem. Ancak maalesef iç piyasaya verilen ürünlerde ÇKS aranmıyor. Yalnızca ihracata gidecek ürünler için soruluyor. Güzel bir fikir olarak doğan ÇKS, bugün ihracatçının önündeki bir engel olarak kalmıştır. Bu sisteme ya kuralına uygun olarak devam edilmelidir ki hem iç pazardaki tüketici ne yediğini bilsin hem de ihracatçı rahatlasın ya da sistemden vazgeçilmelidir."

MERSİN, (DHA)

FOTOĞRAF

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!