İçimiz yanıyor

Ve Beşiktaş'ın 9 maçlık galibiyet serisi Diyarbakır'da noktalandı. Christoph Daum, maç sonrası sonuca ve oyuna değişik bir yorum getiriyordu...

Böyle sahada iyi futbol oynamaya kalksak yenilirdik.

Daum'
un söyledikleri doğruydu. Kötü zemin Beşiktaş'ın tüm teknik üstünlüğünü alıp götürmüştü. İki takım arasında Beşiktaş lehine oluşan değerlerin her biri kaybolmuştu.

Yine de, Beşiktaş böyle sahalara alışmalıydı, ya da bir çare bulmalıydı. Karakış ile birlikte gelen kar, bazı statların zeminini tarlaya çevirmişti. Ve Beşiktaş gelecek haftalarda bazı maçlarını benzeri sahalarda oynayacaktı.

Örnek mi, iki hafta sonra gideceği Güngören Stadı.

Bu hafta İstanbulspor-G.Birliği arasında oynanan maçı izleyenler gördüler. Golsüz biten karşılaşmada kaçan fırsatların herbirinde berbat zeminin etkileri saklıydı.

Öyleyse, sadece Beşiktaş değil, benzeri sahalara gidecek diğer takımlar da hesaplarını şimdiden yapsınlar.

Çünkü, kötü saha mazereti kaçan puanları geri getirmiyor!

KAHREDEN SLOGAN

EVET
, hafta sonu Diyarbakır'daydım. Servis arkadaşlarım Vedat Okyar, İsmail Er ve Atılay Kayaoğlu ile birlikte Diyarbıkar-Beşiktaş maçında görevliydik.

Sıcak bir ilgiyle karşılandık, sınırsız bir konukseverlikle ağırlandık. Bütün bir gece konuştuk. Birbirimizi anladıktan sonra dostluğumuz daha da koyulaştı. Ve dostların yüreklerindeki gizli değerler ve sırlar tek tek kelimelere dökülmeye başladı.

Diyorlar ki...

Diyarbakır halkı futbolu seviyor. Maç günlerini iple çekiyoruz. Bu sevgi zaman zaman bizleri Diyarbakırspor'un peşine takıp, diğer kentlere kadar götürüyor...

İşte, sorun da burada başlıyordu... Kendilerini maçın stresine kaptıran ya da hakeme kızan rakip takım taraftarları öfkelerini Diyarbakırlı taraftarlardan alıyordu.

PKK dışarı... PKK dışarı...

Bu sözler onları kahrediyordu. ‘‘Lütfen yaz’’ dediler. Söylediklerinin satırına dokunmadan yazıyorum...

Bizlere böyle bağırmasınlar. Biz taraftarlar, takımımız Diyarbakırspor'a tezahürat yaptıktan sonra rakip taraftarlardan gelecek tepkiyi endişe ve korku ile bekliyoruz. Ve biraz sonra korktuğumuz başımıza geliyor. Rakip taraftarların tezahüratı başlıyor.

PKK dışarı... PKK dışarı...

Bu sözler sanki ciğerimize işliyor. Ciğerimizi yakıyor. Biz PKK değil, Diyarbakırspor taraftarıyız. Bu farkı ayırt etsinler. Bu yanlışı düzeltsinler. Bizlerin PKK ile ne ilgisi var. Kimliğimize hiç uymayan bu sloganı kullanmasınlar. Yeminle, bu slogan yüreğimizi yakıyor.

Hiç bir yorum yapmadan tüm taraftarların anlayaşına soruyorum...

TARTIŞILANLAR

G.SARAY, Ali Sami Yen Stadı'nda üst üste 11. galibiyetini alarak nefis bir seri yakaladı. Ve Beşiktaş ile arasındaki puan farkını tekrar 3'e yükseltti.

Ancak, Rizespor maçında Ali Uluyol'un verdiği penaltı kararı ve Oumar'a gösterdiği kırmızı kartın tartışmaları hala sürüyor. Ve buradan yola çıkanlar, bariz hakem hatalarının özellikle neden G.Saray maçlarına rastladığını gündeme getiriyorlar.

İşte bu sezon G.Saray maçlarında tartışılan hakem kararları...

Ligin 10. haftasında G.Saray-Trabzon maçında Mutlu Çelik'in G.Saray lehine verdiği 2 penaltı kararı ve Trabzonspor yedek kalecisi Bülent'e gösterdiği kırmızı kart...

Ligin 13. haftasında G.Saray-Samsun maçında hakem Murat Ilgaz'ın G.Saray lehine verdiği penaltı kararı.

Ligin 14. haftasında İstanbulspor maçında Zafer Önder İpek'in İstanbulsporlu Petkov ve Bushi'yi kırmızı kartla ardı ardına oyun dışı bırakması.

17. haftada Selçuk Dereli'nin Yozgat maçında Sergen'in tekmesini sadece sarı kartla geçiştirmesi ve G.Saray lehine çaldığı penaltı kararı.

Bunları tartışanlar yine de bir gerçeği söylemeden geçemiyorlar...

G.Saray kollektif futbolun en gerçekçi temsilcisi. Noksansız bir özgüven ve motivasyon. Yüksek tempo, kazanma hırsı ve azmi... Lucescu ise, başarının sırrını şöyle yorumluyor...

Benim en büyük silahım, takımımda yarattığım rekabet.
Yazarın Tüm Yazıları