İbrahim Bodur’un kızını gelin verip, karşılığında torun almasının hikayesi…

Melihat Gülses benim için Türk müziğinin son dönem yıldız yorumcularının önde gelen bir ismi.

Haberin Devamı

Örneğin her zaman en sevdiğim şarkılar listesinde ön sırada yer alan Arif Sami Toker’in “Erişti nevbahar eyyamı”nı, Sabite Tur da, Emel Sayın da çok iyi yorumlar ama ben Melihat Gülses’i dinlerim hep.

Güftesi Fevzi Halıcı’nın olan Cinucen Tanrıkorur’un “Şavkıması sana doğru yolların” şarkısını, rahmetli besteciden de defalarca dinlemiştim. Ama bu şarkıyı Melihat Gülses bana sevdirdi.

İbrahim Bodur’un sanayideki 55’inci, seramikçilikteki 50’nci yılını anılaştırmak için hazırlanan ve Melihat Gülses’in yorumlarından oluşan beş CD’lik “Miras” albümünü masamda bulunca, gerçekten çok sevindim. Hemen bunları disk çalara koyup, dinlemeye başladım.

 

Beyaz köpükler

 

Haberin Devamı

Bu beş diskten üçü, özgün çalışmalardı. İlk diskte Dede Efendi, Nikoğos Ağa, Tanburi Ali Efendi, Tatyos Efendi, Hacı Arif Bey gibi klasik Türk müziğinin büyük isimlerinin bestelerini dinleyerek zaman içinde bir yolculuk yapabiliyorsunuz.

Sonraki iki disk, Melihat Gülses’in daha önceki çalışmalarını içeriyordu. Dördüncü diski ise, Akustik Plak “Beyaz Köpükler” adıyla daha sonra müzik pazarına da çıkardı. Bu diskte gerçekten çok güzel eserler var. Örneğin güftesi Z. Celal Köseoğlu’nun, bestesi Necip Gülses’in olan “Beyaz Köpükler”, dinlemekten keyif alacağınız bolero havasında bir Nihavent fantezi… Güftesi Saadet Vural’a ait Dursun Karaca bestesi“Gitmemiş Gibi” de bu çizgideki güzel bir deneme.

Ancak beni “Miras” albümünün 5’inci diski en fazla etkiledi.

Sanayici İbrahim Bodur’un şiirleri, bu diskte değişik besteciler tarafından şarkılaştırılmıştı. Bu besteciler arasında Talat Er, İhsan Özer, Rüştü Eriç, Hasan Esen, Bilge Özgen, Amir Ateş, Hasan Şanlıtürk ve Necip Gülses de vardı.

 

Güle güle git Zeynep

 

Hepsini dikkatle dinledim ve İbrahim Bodur’un kamuoyundaki imajının çok ötesinde ne kadar duygusal bir insan olduğunu anladım.

Haberin Devamı

Özellikle iki şarkının besteleri kadar güfteleri de beni çok etkiledi.

Bunlardan Amir Ateş’in Muhayyerkürdi makamında bestelediği ve güftesi İbrahim Bodur’un kızı Zeynep için yazdığı “Duvağın telinle güle güle git” şarkısıydı.

“Duvağın telinle güle güle git

Gözlerin ardında kalmasın Zeynep,

Mutluluk yolunda bile bile git

Kirpiğinde yaşlar olmasın Zeynep”

Beni etkileyen ikinci şarkıda, İbrahim Bodur’un torunu için yazdığı ninniyi (Hoş geldin altın top) Necip Gülses Hicaz makamında bestelemişti.

 

Hoş geldin altın top

 

“Hoş geldin hoş geldin ruhumuza,

Hoş geldin hoş geldin kalbimize,

Hoş geldin gönlümüze, hoş geldin evimize

Hoş geldin neslimin devamı bize

Haberin Devamı

Sen güneş gibi doğdun evimize

Ruhumuza, kalbimize, gönlümüze”

Kızını gelin veren ve karşılığında torun alan herkes, benim bu iki eseri neden bu kadar çok beğendiğimi anlar.

Bu bayram günü, Türkiye’de bu duyguların müziğe hala yansıdığını bilmenin lezzetini siz sayın okurlarımla paylaşmak istedim. Melihat Gülses’e de, İbrahim Bodur’a da, bu albümün yapımına katılan seçkin sazlara da, bestecilere de teşekkür ediyorum.

Ülkeler önemlerini asla abartmamalıdır

Dünyadaki her ülkenin göreceli bir “jeo-stratejik ve jeo-politik önem”i vardır.

Ancak bu önem, hem o ülke yönetiminin hem de o ülkedeki karar ve düşünce odaklarınındünya gerçeklerini doğru algılayabilmesi ve iç dinamikleri ile dış konjonktürü uyum halinde tutabilmesi oranında artar.

Haberin Devamı

Örneğin Şah’ın devrildiği güne kadar İran, ABD için bu coğrafyanın kilit ülkesi ve en stratejik müttefikti.

Humeyni’nin İran’a döndüğü 1 Şubat 1979’dan beri İran ABD için yok ama ABD Ortadoğu’da bütün ağırlığı ile hala var.

Veya 1974’ün Şubat’ında ABD’nin Vietnam’dan kaçarcasına çekildiği güne kadar, bu uzak Asya ülkesinin içindeki gelişmeler, Washington için ABD’nin iç politika sorunlarıydı. Şimdi ise, Vietnam ABD için sadece turistik bir ülke.

Bu tür önem kayıplarını önlemenin yolu bizim için, AB ile entegrasyondur, dünya ticareti içinde payımızı artırmaktır, ülkemizde hukukun üstün olduğu anayasal demokrasiyi yerleşik hale getirmektir.

Tüm dış ilişkilerin öfkeli reaksiyonlara ve tüm ittifakların pamuk ipliğine bağlı olduğu, iç politikanın kısır kamplaşmalarla sürdürüldüğü bir çizginin, uzun vadeli çıkarlarımıza aykırı olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları