İ. Melih'e sorular

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Kamuoyunda İ nokta Melih olarak bilinen şahıs, son günlerde karısını da ortalığa çıkarmaya başladı. Birlikte masa tenisi falan oynuyorlar! Aklınca yaklaşan yerel seçimler öncesinde kamuoyuna mesaj veriyor:

‘‘Ben Fazilet Partisi mensubuyum ama karım örtünmüyor...’’

Aferin sana!

Bu şahıs Ankara'yı mahvetmeye -bilinçsizce- devam ediyor. Tıpkı İstanbul'daki Tayyip gibi. İstanbul'a önceki gece bir yağmur yağdı, ortalığı yine seller götürdü. Nerede bu Tayyip beş yıldan beri? İstanbul'da ne yaptı? Harcadığı yüzlerce trilyon lira nereye gitti ki, koskoca İstanbul bir yağmurda sellere teslim oluyor.

İstanbul'un güzelim ormanları yıllardan beri yağma ediliyor, yakılıyor ve kaçak yapılarla doluyor. Nerede bu Tayyip? Ne iş yapıyor? Hangi kaçak yapılaşma ile mücadele ediyor? Nerede Fazilet'li Beykoz Belediyesi ki, her yeri kaçak yapılar kaplamış, ormanlar yakılıyor ve bu adamlardan tık yok!

Varsa yoksa din sömürüsü! Varsa yoksa din tüccarlığı!

***

Şimdi elimde bazı belgeler var. Ankara'yı perişan etmeyi gerçekten başaran (!) İ nokta Melih'e bazı sorular soracağım.

Bu belediyeye bağlı olan ve doğrudan Melih tarafından yönetilip, yönlendirilen Belko, Anfa, Belpa, Bugsaş isimli bazı şirketler var.

Örneğin, sürekli zararda olan Belko, mülkiyetindeki otomobillerden 9'unu Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ve 3'ünü yine Fazilet'li Etimesut Belediyesi'ne hibe etti mi? Yüksek bedelle satın aldığı 5 otomobili ise İ nokta Melih belediyesine kiraladı mı?

Aynı şirket bir yanda sürekli adam çıkarırken, öte yanda kendi yandaşlarını işe alıyor mu? Çok sayıda şirket personeli İ nokta Melih belediyesinde çalışıyor gibi görünüyor mu?

Belko'nun Tuzluçayır ve Güvercinlik parça yakıt kömür eleme ihalesine, Fazilet Partisi'ne yakın dört firmanın davet edildiği, bu firmalardan ihaleyi alan Tuğra Ltd. şirketinin ihaleden üç hafta önce kurulduğu ve hiçbir tesisinin olmadığı doğru mu?

Toz kömürden briket kömür yapılması ihalesine üç firmanın davet edildiği, ihaleyi kazanan Çınar Gün şirketinin ihaleden yaklaşık bir ay önce kurulduğu ve üretim yapacak hiçbir tesisinin olmadığı doğru mu?

Bu firmayla imzalanan sözleşmenin hiç gereği yokken ve ceza koşulu uygulaması yapılmadan, süresinden önce feshedildiği ve işin BKS Briket Kömür isimli bir şirkete daha yüksek fiyatla verildiği doğru mu?

Çınar Gün firması, ismini değiştirerek BKS oldu mu?

Bu rezaletle ilgili olarak Belko Genel Müdürü Hasan Göktaş hakkında, devletin müfettişleri tarafından savcılığa suç duyurusu yapıldı mı?

Şimdilik bu soruları soruyorum ve bir başka konuya geçiyorum.

***

CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'ten dün aldığım mektup:

‘‘Sincan ilçesi Yunus göleti, çevresindeki sosyal tesislerle birlikte ilçenin yüzünü değiştirecek bir proje idi. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi belediyeyi aldığında, gölet ve yürüyüş yolları tamamlanmıştı. Biten kısım projenin yüzde 30'unu oluşturuyordu. Yaklaşık 50 milyar ödenmişti. Projenin diğer sosyal tesisleri yap-işlet-devret sistemiyle ihale edilmişti. Sürdürülseydi 1996 yılında bitecek ve toplam maliyeti 300 milyar lira olacaktı.

Ancak Refah'lı Melih Gökçek bu projeyi sürdürmedi. Gerekçe olarak da gölet tabanının su sızdırdığını gösterdi. DSİ Genel Müdürlüğü inceleme yaptı ve sızıntı olmadığını bildirdi.

Belediye suyu boşalttı. Gölet iki yıl boyunca tahrip olmaya bırakıldı. Sonunda da gölet alanı söküldü ve yeniden ihaleye çıkıldı.

Şimdi sıkı durun:

300 milyara tamamlanacak proje, 1998 birim fiyatlarına göre tam tamına 4,9 trilyon liraya, Durmaz İnşaat isimli tarikatlara yakın bir şirkete verildi. Beş yılda tamamlanması öngörülüyor.

Bayındırlık Bakanlığı'nın şu andaki birim fiyat artış oranına göre hesapladığımızda, bu proje 160 trilyona mal olacak.

İsyan etmemek elde değildir. 1994 parasıyla harcanan 50 milyar liranın sökülüp atılmasına mı, 1996 yılında hizmete girmesi gereken tesislerin 2003 yılına kalmasına mı, yoksa tüyü bitmemiş yetim hakkından oluşan bu kaynaklarımızın trilyon trilyon gericilere peşkeş çekilmesine mi yanalım?

Gölet alanında iki kez basın toplantısı düzenledim. Çevre halkı şu olup bitene büyük tepki gösteriyor.

Bu hükümetin içişleri bakanları da, aynen Refahyol hükümeti gibi, olup bitene seyirci kalmaya devam ediyorlar.’’

***

Sevgili okuyucularım, Türkiye parasızlıktan kıvranırken, yol, hastane, okul yaptıramazken, hiçbir harcama için yeterli kaynak bulamazken, özellikle İstanbul ve Ankara belediyeleri, har vurup harman savuruyor.

Soran yok, karışan yok, hesap soran yok!

Denetim yapması gereken Sayıştay mensuplarına İ nokta Melih kentin en güzel yerinde araziler bağışlıyor, oralarda yapılan iş merkezlerine bu kişiler ortak ediliyor. Kim kimi denetleyecek, kim kimden hesap soracak?

Alfagas isimli imalathaneye İ nokta Melih tarafından 80 milyon dolar para ödendiğini burada bin defa yazdım. Ne değişti? Paralar şakır şakır ödenmeye devam ediyor ve hemen her ihalenin altından dinci Muradiye Vakfı çıkıyor.

Jetpa isimli dinci bir kuruluş, Ankara'nın tam göbeğinde, Kızılay Meydanı'na bir gecekondu kurdu. Tam Güvenpark içinde, o görkemli anıtın önünde bir utanç abidesi. Bir ay öncesine kadar orası oto galerisi gibi çalışıyordu.

Yazdık çizdik, Ankara Valiliği'nden tık yok! Vali Bey oradan her gün geçiyor da, şu rezilliği görmüyor mu? Yoksa kaldırmaya gücü mü yetmiyor?

Bu çirkinlik ve saygısızlık, İ nokta Melih belediyesine Jetpa tarafından hediye edilen iki araba uğruna yapılıyor ve aylardan beri devam ediyor.

Kimin umurunda!

Memleketin trilyonları bu iki şahsa, İ nokta Melih ve Tayyip'e emanet edilmiş, babalarının parası gibi ona buna harcıyorlar.

Ama haklılar! Böylesine boşluğu yakalasaydım, ben de aynı şeyi yapardım!

***

Emin Çölaşan'ın notu: Yavuz Donat, Sedat Ergin ve ben, NTV'deki programa bu gece başlıyoruz. Bu gece ve her salı saat 21.05'te birlikte olmak dileğiyle.













Yazarın Tüm Yazıları