Hülle

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Gazetemizin salı günkü nüshasında ‘‘hülle’’ yoluyla ülkeye kaçak Mercedes marka otomobil sokulması başlıktan verilmişti. Hülle, şeran (veya hukuken) yasak olan bir eylemi, şeklen şeriata (veya hukuka) uygun hale getirme yöntemidir. Hülle, en ileri ülkelerde bile rastlanan bir olaydır. Hukukun, işlemlerin şekil şartlarının yerine getirilmesini, çoğu zaman işlemin hukuka uygun olmasıyla özdeş tutması yüzünden, hülle hiç bitmeyecektir. Bu yüzden de uygulamada en fazla rant getiren avukatlık türü ‘‘gayri meşru işi kitabına uydurma ve suçluyu beraat ettirme’’ sanatını içerendir.

Arkadaşların bu son Mercedes kaçakçılığına ‘‘hülle’’ adı vermelerinin sebebi, bu işlemin danışıklı (muvazaalı) bir evlilik ile gerçekleştirilmesidir. Ülkemizde hülle denince akla ilk, danışıklı evlilik gelir. Büyüklerimizden dinlediğimize göre, karısını üç defa ‘‘boş ol’’ diyerek boşayan kocanın, tekrar aynı kadınla evlenmesi caiz değildir. Zengin bir adam, çok sevdiği karısını, üç kez ‘‘boş ol’’ diyerek, boşamış. Sonra da bunu yaptığına pişman olmuş. Hocaya gidip ‘‘Ben böyle bir iş yaptım, ama karımla tekrar evlenmek istiyorum. Yok mu bunun bir yolu?’’ diye sormuş. Hoca da ‘‘Bir çaresini buluruz’’ demiş. Pir-i fani, parmağından başka bir yeri kalkmayan ihtiyar bir adam bulmuşlar. Cebine para koyup bu kadınla evlendirmişler. Ertesi gün de, ihtiyara üç defa ‘‘boş ol’’ dedirtip, kadını boşatmışlar. Sonra da zamanını bekleyip, eski kocasına tekrar nikâhlamışlar. Klasik hülle hikâyesi budur. Şimdi de Mercedes araba vergisiz ithal edilinceye kadar evlenme diye, çağdaş bir hülle kültürümüze katılmış bulunuyor. Ne demişler, hüllede çare tükenmez.

Ülkemiz iş vergi kaçırmaya gelince tam bir ‘‘hülle’’ diyarıdır. Yıllardan beri, yurtdışında yaşayanların veya orada görevle bulunanların, ülkeye, gümrüksüz veya gümrüklerde alınan diğer vergilerden muaf mal ithal etmeleri adeta kutsallaştırılmış bir hülledir. ‘‘Doğu Bank’’ işhanında organize edilmeye başlanan bu hülleli (hileli) ithalat, şimdi tüm yurt sathına dağılmıştır. İş, yüz milyonlarca dolarlık hacme ulaşmıştır. Serbest bölgeler, vergi kaçırmak bakımından tam anlamıyla birer ‘‘hülle merkezi’’dir. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da yapılan sınır ticareti, sınır ticareti olma vasfını çoktan aşmış, ülkenin en büyük vergi kaçakçılığı eylemine dönüşmüştür. Teşvikli ithalat, fon kaynaklı teşvikli krediler, hülle yaparak malı götürmek isteyenler için ideal otlaklardır.

Eğer hülle yoluyla, yani, kanuni gibi duran yollarla, kanunsuz işler yapılmasına ve bu yöntemle devletin ve milletin soyulmasına karşıysak, hülleye açık ‘‘imtiyaz’’ düzenlemelerinin hepsini sorgulamalı ve mümkünse yürürlükten kaldırmalıyız. Unutmayalım, haksız gelirin ve servetin kaynağı, devletin uyguladığı mevzuattır. Mevzuat ne kadar sadeleşir, istisna ne kadar azalırsa hülle, daha doğmadan ölür.

SON SÖZ: İmtiyaz, hak değildir. Amacını aştığı an iptal edilir.













Yazarın Tüm Yazıları