Hükümetin hataları, HDP'nin hataları

Türkiye, bir günün içinde; son yılların en vahşi sokak gösterilerine sahne oldu. Tablonun bu hale gelmesinde; hükümetin de HDP'nin hatalarının olduğu açık. Tabii, şunu ekleyelim: Bizim "hata" dediğimiz şeylerin bazıları, "stratejik tercihler" olabilir.

Haberin Devamı

Kriz iyi yönetilemedi... Uzun süredir, PKK'dan gelen, "çözüm sürecinin bittiği" yönündeki mesajların; sık sık tekrarlandığı bir gerginliğin içine girmiştik,.

HDP'ye yakın duran ve ağırlıklı olarak Türk solu kökenli kesimlerce dillendirilen, "çözüm bitmiştir" havası; Kürt hareketinin psikolojisini etkiliyor. Çok değişik çevrelerden bir rüzgar gibi esmeyi sürdüren "Hükümete teslim oldunuz" psikolojik baskısı; Kürt hareketi üstünde, özellikle son dönemde, yoğunluk kazanıyor. Belki bu bağlamda; genç kuşak seküler Kürtlerin talep ve özlemlerini de, ayrıca değerlendirmek gerekiyor.

Tabii şunları da görmekte yarar var: HDP yöneticileri; Kobani krizinden önce de, sonra da, hükümet yetkilileriyle sık sık görüştüler. Hükümet ile HDP arasında (Başbakan'ı da kapsayan) bir diyalog vardı. İki taraf da, görüşmelerden memnun oldukları yönünde mesajlar veriyorlardı.

Haberin Devamı

Aynı şekilde, Öcalan, son yaptığı açıklamalardan birisinde; "çözüme çok yakınız" mesajını vermişti. Bu, son zamanların, en ileri değerlendirmelerindendi. Öcalan; Bakanlar Kurulu'nun bir hükümet kararı haline getirdiği çözüme ilişkin son adımı da, olumlu buluyordu.

Uygulamalar açısından bakıldığında, umutlu sayılabilecek adımlar devam ediyor, grafik yükseliyordu. Fakat, aynı analizi "üslup" veya "söylem" düzeyinde yapmak, çok kolay değildi. İki taraf da; zaman zaman, tansiyonun aniden şiddetle yükselmesine yol açan bir dile yönelebiliyordu.

IŞİD-TÜRKİYE İLİŞKİSİ İDDİASI

Kobani, işte bu tablonun üzerine geldi. PKK, "Kobani'deki kuşatmayı Türkiye'nin kışkırttığını" öne süren iddialarda bulundu. Bu hava, Kürtlerin önemli bir kısmı arasında yaygınlaştı. AK Parti'ye öfke duyan çeşitli çevreler; "Türkiye IŞİD'le işbirliği yapıyor" iddiasını, Batı medyasının bir kesimiyle yoğun bir alışveriş içinde yaygınlaştırıp, bir "algı mühendisliği" yaptılar. Kürtlerin Kobani'deki gelişmelerden kaynaklanan öfkesi; bu değerlendirmelerle birlikte, iyice tepkisel bir ruh haline dönüştü.

Haberin Devamı

Kobani'nin düşme tehlikesinin arttığı oranda; "Türkiye IŞİD'le işbirliği içinde" söylemi de, paralel bir şekilde yükseliyor. Bu ruh halinin, bir çatışma ortamını kışkırtacağı belliydi.

Sonunda, olanlar oldu. Türkiye, bir günün içinde; son yılların en vahşi sokak gösterilerine sahne oldu. Can kayıplarının ötesinde; toplum, manevi olarak da, yeni bir bölünme gerilimiyle yüz yüze geldi.

Tablonun bu hale gelmesinde; hükümetin de, bir yasal parti olarak HDP'nin de ciddi hatalarının olduğu açık. Tabii, şunu da ekleyelim: Bizim "hata" olarak tanımladığımız şeylerin bazıları, "bilinçli stratejik tercihler" olabilir.

HÜKÜMETİN HATALARI

1.Kobani'deki kritik olayların, Kürtler üzerinde yarattığı travmanın derinliği, tam anlamıyla kavranamadı.

Haberin Devamı

2. "PYD ve PKK terör örgütüdür", "IŞİD de PKK da teröristtir" söylemi; zaten gergin olan gelişmelerin, daha da gerilmesini tetikledi. IŞİD, bütün bölgeyi tehdit eden bir örgüt. PKK ise, şu anda; Türkiye'nin lideriyle barışı gerçekleştirmek üzerine, görüşmeler yürüttüğü bir yapılanma. Şu koşullarda; "PKK teröristtir" söylemi ile, ne hedeflenmiş olabilir?

3. Direniş sürerken, "Kobani düştü, düşüyor" ifadesi de; gerilim içindeki Kürtleri, iyice öfkelendirdi.

4. Hükümet, zaman zaman "Kobani'ye elimizden gelen her desteği yaparız" şeklinde olumlu açıklamalarda bulunsa da; somut bir adım atamadı, inandırıcılığını yükseltemedi. Gerilim psikolojisini düşürebilecek bir dil adına, gerekli özen gösterilmedi.

Haberin Devamı

5.Olaylar patlak verdikten sonra, yapılan "misliyle karşılık veririz" açıklaması da, polisin gösterilere yönelik uyguladığı geleneksel aşırı şiddet de olumsuz sonuçlar doğurdu.

6. Çözüm süreci için olsun, Kobani'deki durum için olsun, hükümetin diğer siyasi aktörleri (CHP ve MHP) bilgilendiren, onların katkılarını talep eden bir diyalog süreci içine girmesi önemliydi.

HDP'NİN HATALARI

1. Kobani nedeniyle gerilim dozu iyice yükselmiş bir kitleyi sokağa çağırmak, bir kırılma noktasıydı. Ne yapacağı ve nerede duracağı belli olmayan bir kitle şiddeti, ortalığı yakıp yıktı. Bu bir öngörü hatası olarak da görülebilir. Başka bir açıdan bakıldığında, hükümeti cezalandırma amacını da içermiş olabilir. Sonuç, yapılan en azından bir öngörü hatası sayılabilir.

Haberin Devamı

2. HDP yetkilileri; Hükümet'le bu konuları defalarca konuştukları ve hükümetin tutumunu bildikleri halde; "Türkiye IŞİD'le işbirliği yapıyor" algısının oluşmasına destek veren dilden geri durmadılar. Hatta bu algıyı körüklediler.

3. "Türkiye, Kobani'ye yardım etsin" çağrısını yaparken; nasıl bir yardım yapılabileceğine ilişkin somut öneriler getirmek yerine, "Kobani düşerse çözüm süreci biter" tehdidini kulanmayı tercih ettiler.

4. Meydana gelen olaylardan sonra, hiç sorumluluk üstlenmeden suçu "bir takım provakatörler"in kötülüğüne havale etmek inandırıcı olmadı.

SONUÇ

Kriz doğru ve sağlıklı yönetilemedi. Çözüm süreci ağır bir darbe yedi.

Öcalan, süreci başlatan taraflardan birisi olarak; sorumlu ve olumlu tutumuyla, masanın devrilmesine engel oldu.

CHP'nin, "Kobani'ye operasyon tezkeresi çıkaralım" çağrısı da, Türkiye'yi savaşa sokmaya yönelik yeni bir çözümsüzlükten ibaret.

Yaşanan tüm acılara rağmen; iki tarafın da, hala, esas olarak; "çözüm sürecine sahip çıkan" gerçeklikten kopmadığını söyleyebiliriz. Şu açık: Çatışmadan, her iki tarafa da bir fayda yok. Yanan, yıkılan ülkede; herkesin emeği var. Ölenler, bu ülkenin insanları. İki taraf birbirinin psikolojisini yeterince derinlemesine kavrayamıyor olsa bile, bu gerçek ortada.

Belki önümüzdeki yıllarda çok daha farklı açılardan analiz edebileceğimiz korkunç yanlışlar içinden geçtik. Umarız taraflar, yaşanan acıdan ders çıkarırlar.

Çözüm yıkıcılarına fırsat vermeyecek bir olgunluğa doğru ilerlemek dileğiyle...

Yazarın Tüm Yazıları