Hükümet neden kilitlendi

BAŞBAKAN, yardımcıları, diğer bakanlar inkar ediyorlar ama son dönemde, Hükümetin alması gereken kararlar konusunda bir kilitlenmenin yaşandığını herkes görüyor. Özel olarak konuştuğunuzda, çok sayıda Bakan da bu kilitlenmeyi kabul ediyor.

İş çevreleri de açıkca söylemeseler de, Hükümetteki bu ataletten rahatsızlar. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eleştirilere sert yanıtlar vermesi, ‘kamuoyu önünde tartışma yapar konuma düşmemek için’ işalemi örgütlerini bu eleştirilerini açıkca söylemekten caydırıyor.

İşadamları, son dönemde görüştükleri Başbakan ve yakın çevresinde bir moral bozukluğunun açıkca hissedildiğini söylüyorlar. ‘Danışmanların hepsinde bir yılgınlık, sanki mağlup olmuş bir ekip havası seziliyor’ diyorlar. Aynı havanın bazı bakanlarda da olduğu belirtiliyor.

Peki, Hükümeti kilitlenmeye, atalate, moral bozukluğuna iten ne?

Aslında yaklaşık bir aydır Ankara’da bu soru sıkca sorulup yanıtı aranıyor. Bu soruya yanıt olabilecek tahminler ise daha çok uluslar arası ilişkilere bağlı yapılıyor. Herşeyden önce AB konusunda AKP içinde bir ‘yenilmişlik’ havası bulunduğu belirtilirken, AKP’nin sık sık yaptırdığı anketlerden bu yönde sonuçlar çıkmış olabileceği, bunun da Hükümeti ikircikli bir konuma getirmiş olabileceği söyleniyor. Bazı tahminciler, AB konusunda Hükümetin uzun süredir somut adım atamamasının bir nedeninin de bu anketler olabileceğini söylüyorlar.

Tahminlerin odak noktasındaki konuların başında AB’nin yanısıra ABD ile ilişkiler de geliyor. ABD yönetiminin AKP hükümetine karşı daha sert bir tutum takındığı ve sanki desteğini çekmiş bir izlenim verdiğini hatırlatan siyasi çevreler, bunun da ötesinde ABD’nin kamuoyuna yansımayan AKP Hükümetini zor duruma düşürebilecek büyük talepleri olabileceğini de söylüyorlar. Bunlar içinde Ermenistan kapısının açılması, İncirlik üssünün yoğun olarak kullanılması gibi talepler sıralanıyor.

Ancak bu taleplerin bile Hükümetteki bu yenilmişlik havasını açıklayamadığından şüphelenenler de var. ‘Daha önemli birşeylmer olabileceği’ tahmininde bulunan bazı kişiler örneğin, ABD’nin ‘Sonbahar gibi Irak’taki askerlerini çekip, yerine Türk askerlerinin geçmesini istemiş olabileceğini’ söylüyorlar. Buna karşılık Kıbrıs ve Kerkük konusunda Türkiye’nin isteklerinin yerine getirilebileceğinin söylenmiş olabileceği de kaydediliyor.,

Özellikle bu tahmin, şimdilik ‘bir komplo teorisi’ gibi gözüküyor ama ‘neden olmasın’ diyenlerin sayısı hiç de az değil...

GÜL BAŞBAKAN GİBİ AMA..

Bu arada Hükümette oluşan atalette, parti içi çekişmelerin rolünden de sözediliyor. Özellikle ‘yolsuzluk’ konusunda Parti yönetiminin sıkıştığı, açıklayamadıkları dosyalarda yeralan bazı isimleri partiden ihraç edemedikleri, bu konuda görüş ayrılığı yaşandığı da söyleniyor.

Bu bağlamda Başbakan Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül arasındaki ‘iktidar kavgasının kızışmaya başladığı’ da söylentiler arasında. Gül’ün son günlerde sürekli kamuoyu önüne çıkıp, bir yandan ‘Başbakanla birlikte’ havası vermeye çalışıp öte yandan ‘şunları yanlış yapıyoruz’ dediğini hatırlatan gözlemciler, uzun süredir hep söylenen bu çatışmanın, hazırlanan dosyalarla birlikte kızışmış olabileceğini kaydediyorlar.

Bu arada Gül’ün bir Başbakan gibi ekonomiden iç siyasete her konuya girip sanki bir Başbakan gibi konuşması da dikkat çekiyor. Erdoğan’ın yakın çevresi, örneğin geçen hafta Gül’ün Londra’da yatırımcılarla biraraya gelip ekonomi konuşmasına içerlemiş durumda. Hatta, Gül’ün bu organizasyonunu yaptığını öğrendikleri Devlet Bakanı Ali Babacan’a bile tepkilerini, dile getiriyorlar.

Geçen hafta Müteahhitler Birliği’nde yaptığı konuşmayı izleyenler de IMF’le ilişkiler, siyaset gibi her konuya değinen Gül’ün konuşmasının genel havasını ‘bir savunma konuşması’ olarak nitelendiriyorlar. Gül’ün bu konuşmada ‘gecikme yok’ mesajı vermek için sürekli savunmada olduğunu kaydeden müteahhitler, vizyon ortaya koyamadığını kaydediyorlar.

Kısacası; Hükümetteki kilitlenme artık malum, kilitlenme nedeni için rivayet muhtelif...
Yazarın Tüm Yazıları